İnsanlık tarihinin en eski mesleklerinden biri olan kürkçülük icra edilmeye devam ediyor
Tarihi insanlık tarihinin en eski dönemlerine kadar uzanan ve unutulmaya yüz tutmuş el işi sanatlarından biri olan kürkçülük mesleği, günümüzde yaşatılmaya çalışılıyor.
Şanlıurfa'da yaklaşık bir asırdır kürkçülük mesleğini sürdüren Mehmet Ali Mızrakçı, ilerleyen yaşına rağmen işini severek yaptığını ifade etti.
Unutulmaya yüz tutmuş kürkçülük mesleğinin son temsilcilerden Şanlıurfalı Mehmet Ali Mızrakçı, ömrü yettiğince bu mesleği sürdüreceğini belirtti.
2 metrekarelik iş yerinde kürk üreten, 83 yaşındaki Mızrakçı, 12 yaşından bu yana mesleğini devam ettiriyor.
Teknolojinin gelişmesinden dolayı fabrikalarda kürk üretimi yapıldığını söyleyen Mızrakçı, kendisinin el işi usulüyle kürk ürettiğini vurguladı.
Kürkçülüğün çok eskilere dayandığına dikkat çeken Mızrakçı, kürk yapımının birçok aşaması olduğunu dile getirdi.
En çok kış aylarında kürke rağbet olduğunu belirten Mızrakçı, icra ettiği mesleği hakkında bilgi verdi.
"Sadece 2 kürkçü ustası kaldı"
120 kürkçü dükkanından sadece 2 tanesinin kaldığını söyleyen Mızrakçı, "12 yaşında kürkçülüğe başladım. Babam beni ustanın yanına verdi. O zamandan bu zamana kadar böyle devam etti. Çıraklıktan ustalığa kadar geldim. Sadece 2 kürkçü ustası kaldı; biz de gidince dükkânım satılır. Kimse gelip kürkçülük yapamaz, yapmak istemez. Kürkçülük, deri ilaçlama ve etini sıyırmak gibi 10 aşamadan geçiyor. Eskiden 120 kürkçü dükkânı vardı, şu an 3-4 tane tek kaldı. Hepsi de benim yaşımdadır, yavaş yavaş gidiyorlar." dedi.
"İşimizi severek yapıyoruz"
Kürk üretiminin meşakkatli bir iş olduğunu dile getiren Mızrakçı, "Ham deriyi Balıklıgöl'ün suyuna basıyoruz. İlaçlayıp güneşte kurumaya bırakıyoruz. Bir deri 12 sefer elinden geçiyor. Kolay değil. Haftada bir kürk yapıyorum. Afyon, Konya, Sandıklı ve Pınarbaşı'ndan deri getirtiyoruz. Deriyi biriktirip bize haber ederler. Biz de gidip derileri alırız. İşimizi severek yapıyoruz. Evde oturamam. Dükkâna gelmezsem rahat edemem." diye konuştu.
"Makine deri kürkü dikemez"
Kürkün el işi olduğunda kaliteli olduğunu belirten Mızrakçı, "Kürk üretimi yapan fabrikalar, bizim yaptığımız kürkü yapamaz. Onlar makine işi yapar; biz el işi yaparız. Yine kürk alanlar oluyor. Makine deri kürkü dikemez, yırtılır. Mecburen el işi olmalı. Kürk, el işi olacak. Fabrika işi olunca makine yırtar." şeklinde konuştu.
"Kürkçülüğün tarihi çok eski yüzyıllara dayanıyor"
Nasreddin Hoca'nın kürkle ilgili bir fıkrasını anlatan Mızrakçı, "Kürk yaz aylarında satılmaz. Kış aylarında kürk satışı oluyor. Sadece kış ayında satılır. Yazın kürk yapımına yavaştan başlarız, kışın satarız. Kürk hatıra özelliği taşır. Nasreddin Hoca'yı bir yere davet ediyorlar. Nasreddin Hoca kürksüz bir şekilde köşede bir yerde oturuyor ama sonraki hafta kürkle gidince kendisini en başa koyuyorlar. Yemeğe başlamak için hocayı beklerler. Nasreddin Hoca da 'ye kürküm ye' diyor. Kürkün dışarıda bir şerefi var. Kürkçülüğün tarihi çok eski yüzyıllara dayanıyor. Çok eski bir geçmişi var." ifadelerini kullandı. (İLKHA)