• DOLAR 34.649
  • EURO 36.384
  • ALTIN 2932.005
  • ...
Doğu Türkistan'da devam eden zulüm İstanbul'da protesto edildi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İHH öncülüğünde "Doğu Türkistan'a Ses Ver" başlığıyla cuma namazının ardından Fatih Camii'nde düzenlenen basın açıklamasına çok sayıda STK destek verdi.

Grup adına basın açıklamasını okuyan İHH Genel Sekreteri Durmuş Aydın, "Çin hükümeti özellikle 2017 yılından beri sayılarının insan hakları örgütlerince bin 200’ü geçtiği belirtilen toplama kamplarında 1 ila 3 milyon kişiyi alıkoyuyor. Çin zulmünün açıkça diğer adı adım adım soykırımdır! Doğu Türkistanlılar, inanmadıkları din karşıtı, ırkçı, ayrımcı Çin hükümeti ideolojisinin söylevlerini, marş ve şiirlerini ezberlemek zorunda bırakılıyor. Sanki bir dinmiş gibi, Çin komünist partisinin liderine tazime zorlanıyor. Biz burada Uygur'u, Kazak'ı, Kırgız'ı ve Hui'siyle bütün dini gruplara mensup insanları, ırkçı bir yaklaşımla topyekûn ortadan kaldırmayı hedefleyen Çin’in soykırım içeren uygulamalarından vazgeçmesi adına bir kanaat oluşturmayı hedefliyoruz." dedi.

İHH Genel Sekreteri Durmuş Aydın

Anadilde eğitim ve dini kisvelerin kullanılması yasak

Uygurların bugün en temel insani haklarının ellerinden alındığını ve kitlesel bir cezalandırma ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Aydın, "Çin'in Uygur bölgesinde uyguladığı terörle savaş ve güvenlik merkezli politikaları Uygur toplumunu kültürel kimliklerinden, dini inançlarından sıyrılmış ve 'terbiye edilmiş' makbul vatandaşlar haline getirecek kitlesel bir sosyal mühendislik projesi olarak görülmelidir. Bugün geldiğimiz noktada, Uygur bölgesinde, Uygurca tüm eğitim kurumlarından kaldırılmış, din eğitimi ve öğretimi yasaklanmış, Kur'an-ı Kerim dahil dini kitapları bulundurmak ve okumak, ibadet etmek, sakal bırakmak, başörtü, uzun etek gibi dini kisveler kullanmak yasaklanmıştır." diye konuştu.

"Yüksek teknoloji ürünü takip ve gözetleme sistemleri derhâl kaldırılmalı"

Aydın, "Öncelikle Çin'in bu tutumdan derhal vazgeçmesi gerektiğini ilkesel olarak hem uluslararası toplumun hem de kamuoyunun kabul etmesi gerekmektedir. Doğu Türkistan'da kurulan ve Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer azınlık gruplarının evlerinin içine kadar takip edilmesini sağlayan yüksek teknoloji ürünü takip ve gözetleme sistemleri derhâl kaldırılmalı; sokak sokak, cadde cadde, ev ev bu uygulamaları yapan bin 400’ü aşkın güvenlik şirketi bölgeden çekilmelidir. Çin, Dünya Sağlık Örgütü'nü, bağımsız sağlık kurumlarını ve insan hakları örgütlerini derhâl kamplara davet etmelidir." şeklinde konuştu.

İHH olarak bağımsız gözlemci heyetinin bir parçası sıfatıyla Uygur bölgesine ziyaret yapmaya talip olduklarını hatırlatan Aydın, uluslararası ve ulusal sivil toplumu bu minvalde harekete geçmeye çağırdı.

"Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği. Teşkilatı Doğu Türkistan için aktif rol almalı"

Aydın, "Yapılan saldırıların bütün dini gruplara gerçekleştiriliyor olduğu gerçeğini ele alarak; Birleşmiş Milletler Teşkilatı'na da aynı kararlılıkla Doğu Türkistan hususunda daha aktif rol ve sorumluluk alması gerektiğini söylüyoruz. Birleşmiş Milletler, Çin'in insan haklarını ayaklar altına alan toplama kampları vahşetini derhâl durduracak sahici adımlar atmalıdır. Çin'in veto engelini aşabilecek önlemler getirilmelidir. İslam dünyasının çatı kuruluşu olan İslam İşbirliği Teşkilatı, Doğu Türkistan konusunda daha aktif rol almalıdır. Teşkilatın kuruluş misyonu deruhte edilmelidir. Zira mevcut durum Çin’i daha da cesaretlendirmektedir. Toplama kampları utancından kurtuluncaya kadar tüm ülkeler Çin ile siyasi, ticari ve askerî bağlarını koparmalıdır. Çin’in en büyük ticari ortağı İslam dünyasıdır! Bu çerçevede, ekonomik yaptırım mekanizmalarının etkinliği göz ardı edilmemelidir. İslam dünyası ve medya kuruluşları Doğu Türkistan’daki hak ihlallerini yok görmekten vazgeçmeli ve bu konuya daha çok ilgi göstermelidir. Son olarak belirtmek isteriz ki; Dün olduğu gibi, bugün ve yarın da her türlü hak ihlaline karşı mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz ve mazlumların yanında kalmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Doğu Türkistan'ın ve Doğu Türkistanlılar da ümmetin bir parçasıdır olduğunu hatırlatarak konuşmasına başlayan Özgür-Der Yönetim Kurulu Üyesi Hamza Türkmen, "Tüm ümmet coğrafyası fiziki, ekonomik, kültürel olarak küresel cahiliyenin, maddeci modernitenin kuşatması altındadır. Liberal veya sosyalist boyutu ile kapitalizm işgalcidir, soykırımcıdır, baskıcıdır, katliamcıdır. Rabbimiz, mağdur olan mustazaflara yardım edilmesini istiyor. Bu bilinçle tabiki Türkiye'deki vicdanlı, fıtrattan, insanlıktan yana olan tüm şahsiyetli insanlar, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin seslerine ses olmalıdırlar." dedi.

Doğu Türkistan STK'lar Birliği Başkan Vekili Abdulahed Udun

"Artık konuşmanın, kınamanın değil somut adımlar atmanın zamanıdır"

Doğu Türkistan'da yıkılan on binlerce cami, on binlerce şehid ve kirletilen ırzların sadece 35 milyonluk halkın değil tüm ümmetin ırzı ve namusu olduğunu vurgulayan Doğu Türkistan STK'lar Birliği Başkan Vekili Abdulahed Udun, "Bugün tüm İslam âlemi üzerine düşeni yapmalıdır. Ancak İslam âleminde bir suskunluk hâkimdir. Maalesef Suudi Arabistan'da birkaç kardeşimiz Çin'e iade edilmek üzere hapishanede tutulmakta. Bunların serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Tüm dünyadaki İslam örgütleri ve insan hakları örgütlerine şunu haykırıyoruz! Doğu Türkistan insandır. İnsanlığa sahip çıkın. Oradaki zulmü durdurun. Artık konuşmanın, kınamanın değil somut adımlar atmanın zamanıdır. Çin'in yıkılacağı gün yaklaşmıştır." diye konuştu.

Basın açıklaması, yapılan dua ile son buldu. (İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir