Örgün eğitimden yaygın eğitime geçiş son yıllarda giderek artıyor
Memur-Sen İstanbul İl Başkanı Talat Yavuz, son yıllarda örgün eğitimden açık öğretime geçişte yaşanan artışın okulların yetersizliğinden değil sistemin arızasından kaynaklandığını belirtti.
Son yıllarda açık liseyi tercih eden öğrencilerin sayısındaki artış devam ediyor. 3 yıl içinde açık liseye geçen öğrenci sayısı 1 buçuk milyonu buldu. Rakamlar, çeşitli gerekçelerle eğitimini tamamlayamayanların eğitime devam ettiği açık liselerin örgün eğitime alternatif hale geldiğine işaret ediyor.
Özellikle lise son sınıfta örgün eğitimden açık öğretime, üniversite sınavına daha rahat hazırlanacağını düşünmesi geçen öğrencilerin sayısındaki artış okullarda verilen ders müfredatı hakkında düşündürüyor.
Memur-Sen İstanbul İl Başkanı Talat Yavuz, konuyla ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
"Doğal olarak çocuklarımız sınava hazırlıkta çözümü okuldan değil de okul dışı etkenlerde arıyor"
Son yıllarda öğrencilerin özellikle lise son sınıfta örgün eğitimden ayrılarak yaygın eğitime geçmelerini eğitim sistemimizin bir arızası olarak değerlendiren Yavuz, "Bu durum tabii ki bizim eğitim sistemimizin akademik eğitime ağırlık veren, sınav başarısını önemseyen, sınavların baskısında bir eğitim sisteminin ürettiği arızalı bir yapıdır. Doğal olarak çocuklarımız sınava hazırlıkta çözümü, okuldan değil de okul dışı etkenlerde arıyor. Böylece okulda oyalandığını düşünüyor, okulumun kendisini sınava doğru hazırlamadığını düşünerek hem de yasal olarak sınıfını geçebileceği, lise diplomasını alabileceği, beraberinde de sınava daha çok hazırlanabileceği dershaneye, kursa, özel derse ayrılabileceği zaman olarak görüyor. Böylece yasal boşluktan yararlanarak yaygın eğitime geçmiş oluyor. Son yıllarda da giderek de sayısı artıyor. Özellikle okulların emek vererek yıllar yılı yetiştirdiği başarılı öğrencilerin son sınıfta kaybetmeleri de okulun prestiji açısından çocukların okulda alması gereken diğer davranış, eğitim noktasında eksik olarak yetişmesine yol açıyor. Eğitim sistemimiz; okulların ve öğretmenlerin, eğitim kapasitesinin boşa gittiği sistemin bir arızası buna çözüm üretmek gerekiyor." dedi.
"Hem okulun resmi müfredatını işleyerek hem de sınav hazırlıklarını yapmayı her okul başaramıyor"
Eğitim sisteminin en büyük sorununun sadece akademik başarıyı önemseme olduğunu vurgulayan Yavuz, "Burada bu işi güzel yapan; hiçbir öğrencisi sınav hazırlıklarında, okul kurslarında hafta sonu da dahil okul derslerinin dışında yapan okullarımız var. Bu okullardan hiçbir öğrenci ne yaygın eğitime geçiyor veya işte ben saatlerim dışında herhangi bu kursta da giden öğrenci yok ama bu okulların sayısı çok az. Doğal olarak hem okulun resmi müfredatını işlemek hem de sınav hazırlıklarını yapmayı her okul başaramıyor. Ama bu okullardan büyük bir oranda yaygın eğitime doğru özellikle son sınıfta öğrencilerimiz biraz daha okul dışı etkenler olan dershanelere, kurslara geçerek diplomasını açık liseden alıyor ama sınavda kendi bildiği kaynaklardan hazırlanıyor. Bu duruma okulların yetersizliği dememek lazım sistemin arızası demek lazım. Yani okullarda sonuçta ders saatini belli, müfredatı belli, eğitim ilkeleri doğrultusunda sınırları çizilmiş yönetmeliklerde belli müfredatı uygulamak zorundadır. Sınav hazırlıklarının da bunun bir yan ürünü olması lazım. En doğrusu da okulda normal müfredatın verdiği derslerde verilen konulardan sınavın olması lazım. Bu durum Türkiye'de bir türlü sistematik bir istikrara kavuşmadı ve böyle bir problemimiz var. Giderek derinleşen, dönüşen ama bir türlü çözemediğimiz bu problemdir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)