Taksiciler: İstanbul'a 2 bin yeni taksi soruna çözüm olmaz
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi toplantısında, kent genelinde çalışan ihtiyaç fazlası bin 803 minibüs ve 322 taksi dolmuşun, taksiye dönüştürülmesinin kabul edilmesini değerlendiren taksiciler, bu sayının mevcut soruna kesinlikle çözüm olmayacağını, daha çok minibüsün taksiye dönüştürülmesi gerektiğini savundu.
Uzun süredir tartışılan yeni taksi uygulaması ve son alınan karar ile 2 bin 125 yeni taksinin çalışmaya başlayacağı konusunu İLKHA muhabirine değerlendiren taksiciler, yaklaşık 18 bin taksinin aktif olarak faaliyet gösterdiği megakent İstanbul'da, her geçen gün nüfus artmasına rağmen yıllardan beridir taksi sayısının hiç değişmediğini ifade ettiler.
Halkın taksi ihtiyacının mevcut sayı ile asla karşılanamayacağını dile getiren taksiciler, en az 30 bin taksi ile sorunun çözüme kavuşabileceğini, bunun için de trafiğin daha fazla yoğunlaşmaması adına minibüslerin taksiye çevrilmesi önerisinde bulundular.
Bayram Özbek
"Arayan 200 kişiden 150'sine 'taksi yok!' diyorum"
1995 yılından beri taksicilik yapan ve 2013 yılından itibaren de taksi durağı işleten Bayram Özbek, "2 bin yeni taksi, taksi sorununa asla çözüm olmaz. İstanbul'un 1990'da kaçtı, şimdi kaç? İstanbul'un nüfusu 16 milyon diyorlar. Kesinlikle yanlış. Benim nazarımda 25 milyondan fazla. 1990 senesinde 18 bin 600 taksi vardı. Şu anda (2 bin yeni taksi ile birlikte) 21 bin taksi var. Bu sayı yetmez! 30 bin taksi olmalı ki yetsin. Burada günlük 200'e yakın telefona bakıyorum ama 150 tanesine 'taksi yok!' diyorum." şeklinde konuştu
"Vatandaşların şoför değişim saati olan 14.30-15.30 saatlerine dikkat etmelerini istiyoruz"
Bazı taksicilerin yolcu almadığına ilişkin şikâyetlerle ilgili de konuşan Özbek, "Gerçek şu ki, sabah çalışan şoför saat 06.00'da arabayı alıp saat 14.00-14.30'a kadara çalışıyor. O saatte nerede işi bittiyse yolcuyu bırakıp durağa geri dönmek, saat 15.00'da diğer şoföre arabayı teslim etmek zorunda. Eğer saatini 10 dakika aşarsa diğer şoför işe çıkmaz. Bu bizim mesleğimizde katı bir kuraldır. Ya taksiyi 15.00'dan öce verecek ya da tam saatinde verecek. Trafik kalabalık, durağa dönemiyor. Taksi durağa gelirken durması için el kaldırana durmayınca şikâyet ediliyor. Lütfen bu saatlere dikkat edelim. 14.30-15.30 arasında taksilerde şoför değişim saatidir. Bu saatte yolcu almamalarına bir şey diyemem ama bunun dışında yolcu alınmıyorsa büyük tepki gösteririm." dedi.
Recai Temiz
"3-4 bin taksi cezalı olduğu için trafiğe çıkamıyor"
20 yıldır taksicilik yapan Recai Temiz, "Biz zaten şu anda var olan araçlara şoförlerin icraları, sabıkalarından dolayı şoför bulamıyoruz. Çoğu araba durakların 10 metre ötesinde, sağda solda, sokak aralarında yatıyor. Tek şoför çalışıyor. Yorulduğu zaman kilitleyip gidiyor. Bu araç trafikte olmadığı için yolcu mağdur oluyor. Bunun üzerine yetkililerin bağladığı 3-4 bin araba var. Hâlbuki arabayı bağlamayıp şoföre ceza kesilse ve ikinci şoförün çalışmasına izin verilse en azından vatandaşlar mağdur olmaz. Burada vatandaş ile taksicileri karşı karşıya getiriyorlar." diye konuştu.
"Zam yapmak, plaka basmak çözüm değil! Bu sorunun çözümü şirketleşmek"
Günde 12-14 saat taksi kullandığını ve son 3-4 saat çok yorulduğunu belirten Temiz, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Vatandaş durmam için el kaldırıyor ama trafikte yorgunluktan uyurum diye kaçıyorum. Arkamdan motosikletli gelip neden yolcu almadığımı soruyor ve arabayı bağlıyor. Nasıl olacak şimdi? Hadi 2 bin plaka bastınız bir de onlar için 4 bin şoför lazım. Veya bağlanan araçları bırakın. Ya da para cezasına çevirin. Bu ülkeye para lazım değil mi? Bu cezalandırma sisteminde arabanın suçu ne? Diğer şoförün, yolcunun suçu ne? Böyle yaparak piyasayı bunalıma soktular. Taksici ile müşteri birbirine düşman kesildi. Şimdi '2 bin plaka basacağız' diyorlar. Tamam, basın ama arabalar İBB otoparkında yatacak. Çünkü İstanbul'da artık şoför kalmadı. İstanbul'da taksi şoförlüğü yapan kişilerin yüzde 50'si ya işyeri batmış, ya yuvası dağılmış insanlardan oluşuyor. Onlar da 'hem gezerim hem de para kazanırım' mantığı ile taksicilik yapıyor. Bu işin çözümü bu değil. Bu işin çözümü şirketleşmek. Bu sorun dünyanın birçok ülkesinde bu şekilde çözüme kavuştu. Zam yapmak, plaka basmak çözüm değil. Zaten yürümeyen bir trafik var. Zaten ekonomik olarak taksiye zor binen bir halk var. Buna rağmen neden plaka basacak, zam yapacaksınız? Taksi plakalarını bölge bölge şirketlere verin. Şirketler de kendi bünyelerinde veya İBB'den onaylı şoförlerle işi yürütecek."
Alaattin teke
Yaptığı işin batması sonucunda 3 yıl önce taksicilik yapmak zorunda kaldığını ve şimdilerde belgesinin süresiz olarak elinden alınması sebebiyle mağdur olduğunu dile getiren Alaattin Teke, "Belli saatler arasında çalışıyorum. Saat 3'te alıp 3'te veriyoruz. Saat 2 olmuş, istikametim Zeytinburnu ama müşteri Avcılar'a gitmek istiyor. Arabayı diğer şoföre teslim etmem gerekiyor. Saat 3'e kadar nasıl gidip dönerim? Dönemeyince diğer arkadaşın hakkını yemiş oluyorum." dedi.
"İş saatinde namaz kılmaya, yemek yemeye hakkımız yok mu?"
Gün içerisinde yaşadığı bazı sorunlara ilişkin de konuşan Teke, "Diyelim ki arabayı kenara çektim bir çay içeceğim veya karnım acıktı yemek yiyeceğim ya da tuvalete gideceğim. O ara müşteri gelip 'beni falanca yere götür' diyor. Kardeşim tuvaletim geldi, sıkıştım gitmeyeyim mi? Namaz saatinde namaz kılma hakkımız yok mu? Adam plakanın fotoğrafını çekip belediyeye şikâyet ediyor. Uygulamadan çağırıyorlar. Gidip sokak sokak yeri ararken birisi durmam için el kaldırıyor. Durmayınca şikâyet ediyorlar. Gece olunca ayyaşı, berduşu, sarhoşu var. Geçen sene enseme silah dayadılar. Benim can güvenliğimi kim sağlayacak? Tamam, müşteri haklı olabilir ama benim hakkımı kim savunacak? Şu anda boştayım. Okuyan oğlum var. Ona bir katkım, evime bir katkım olmuyor. Evim barkım yok, ailem dağıldı. Benim hakkımı kim savunacak?" diye konuştu. (İLKHA)