Ülkeyi nasıl yönetecekler?
Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, anayasa değişikliğine kadar ülkeyi altılı masada yer alan genel başkanlar ile ve istişare yoluyla yöneteceklerini bildirdi.
BBC'den Ayşe Sayın'ın aktardığına göre; Saadet lideri, anayasa değişikliği teklifini açıklayan altılı masanın bundan sonraki yol haritasıyla alakalı şunları söyledi:
"Şu anda bizim açıkladığımız bu anayasa değişikliği hangi maddeleri içine alacak, onunla ilgili bir çalışma yapıldı, bu da kamuoyuyla paylaşıldı bir rapor olarak da takdim edildi. Şimdi bunun arkasından, yönetim nasıl olacak? Yani cumhurbaşkanı seçildi, cumhurbaşkanı şu anda biz ne yazarsak yazalım, bugünkü sisteme göre cumhurbaşkanı, yani layüsel (sorumsuz), kanunların üstünde. Seçildikten sonra, şunu söylerse – biz niye söyledin deriz de – itirazımızın bir etkisi olmaz, “Ben kendi bildiğimi yaparım, 5 sene içinde de değişiklikleri yaparız” derse ne olacak. Onun için biz bir yol haritasını ortaya koymuş olduk. Yani seçimden sonra anayasa nasıl değişecek, cumhurbaşkanı bu süreçte nasıl çalışacak, istişareleri nasıl yapacak? Adeta parlamenter döneme geçmişiz gibi çalışılacağını ifade ediyoruz.
'BAKANLAR KURULUNU BİRLİKTE BELİRLEYECEĞİZ'
İstişareyle olacak. O kadar. Yani biz bu değişikliği süratle devreye alacağız. Çünkü anayasa değişmeden sistemi değiştirmek mümkün değil. Anayasa’nın nasıl değişeceğini de biz kendi teklifimizle ortaya koymuş olduk. Onun için ilk günden itibaren ne yapacağımızı, cumhurbaşkanının nasıl çalışacağını, yani burada istişare en önemli konu. Yani cumhurbaşkanı, bütün siyasi parti genel başkanları ile istişare ederek karar alacak. Yine bir Bakanlar Kurulu oluşacak.
Bu bakanlar birlikte belirlenecek. Evet bu konuda herhangi bir paylaşım yapılmadı. Vardığımız şey şu; seçim neticesine göre cumhurbaşkanı parti genel başkanlarıyla görüşerek, bakanları onlardan bilgilerle belirleyecek. Ama o bakanlar da bir istişare mekanizmasının içinde karar alacaklar. Çünkü aslında karar alma yetkileri yok şu anda. O karar, cumhurbaşkanı tarafından benimsenirse bir mana ifade ediyor. İmzayı cumhurbaşkanı atacak.
'KOALİSYON HÜKÜMETİ GİBİ YÖNETECEĞİZ'
Tabii buradaki süreci şimdiden tahmin edemiyoruz. 400’ün üzerinde milletvekili çıkarılırsa, hemen anayasayı referanduma götürmeden değiştirebileceğiz. 360-400 arası olursa referanduma götürme mecburiyeti var, 360 yakalanamazsa biz, belli bir süre, belki 5 sene böyle idare edeceğiz. Anayasa değişikliği yapılmadan, birlikte Türkiye’yi sanki bir koalisyon hükümeti varmış gibi yöneteceğiz."
Karamollaoğlu, "Liderler, bu ortak yönetimin neresinde olacak? Cumhurbaşkanı yardımcısı mı olacaklar, kabinede mi olacaklar?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Önümüzdeki toplantıda bu konu netleşecek. İki husus var zaten. Bir yol haritası dediğimiz bu; yani biz Türkiye’yi seçime kadar ve seçimden sonra nasıl yöneteceğiz? Biz şu konuda kararlıyız; birlikte yöneteceğiz. Aynen koalisyonlarda olduğu gibi yöneteceğiz. Ancak, birlikte yöneteceğiz de cumhurbaşkanı anayasa değişmediği için layüsel. Tabii nasıl olacak? Cumhurbaşkanı seçiminden önce, cumhurbaşkanı adayı, siyasi parti genel başkanları ile birlikte. “Ben bundan sonra, bu değişiklik sağlanana kadar siyasi parti genel başkanları ile istişare ederek Türkiye’yi yöneteceğim.” Bu taahhütte bulunacak, o kadar. Burada iş geliyor, mesela bazen şunu söylüyorlar, “parti genel başkanları cumhurbaşkanı yardımcısı olsun…” Olamaz ki, mesela milletvekiliyse milletvekilliği düşer."
Saadet lideri "Ama genel başkanlar milletvekili olmasın, diyorlar…" diyen basın mensubunu şu şekilde yanıtladı:
"Niye olmasın? Biz eğer belli bir süre Türkiye’yi yöneteceksek, bu koalisyon diyelim, genel başkanların Meclis dışında kalması niye gerekli? Mühim olanı bu istişare mekanizmasının adı nasıl konulacak? Siz buna cumhurbaşkanı yardımcılığı derseniz, milletvekillikleri otomatikman düşer. Ama cumhurbaşkanı kendiliğinden, “siyasi parti genel başkanları ile istişare ederek karar alacağım” derse kimsenin yapacağı bir şey yok. Bir makam tarif edilmiyor ki."
'EŞGÜDÜM KURULU DENİLEBİLİR'
Karamollaoğlu, "Yüksek İstişare Kurulu gibi bir kurul mu olacak?" sorusuna karşılık şu ifadeleri kullandı:
"Şimdi öyle bir kurul var, ama şu anda o kurulların hiçbir etkinliği yok. Halbuki, cumhurbaşkanı taahhüt edecek, genel başkanlar da bunu benimseyecek. Mesela buna teklif olarak “eşgüdüm” de denilebilir. Eşgüdüm kurulu… O kadar. Eğer cumhurbaşkanı istişare ederek karar almaya razıysa, bunu benimsedim, böyle çalışacağım diye kamuoyuna deklare etmesi bir taahhüttür. Cumhurbaşkanlığı makamına gelecek kişinin de bu taahhüdüne güvenilir.
Görüş bu. Tabii şimdi biz bunu önümüzdeki toplantıda, net bir şekilde ifade edeceğiz. Şu anda ben bunu böyle teklif ediyorum, ama diğer arkadaşların da görüşü şu anda bundan farklı değil. Üzerinde durduğumuz konu şu, buna biz buna cumhurbaşkanlığı yardımcılığı diyemeyiz.
Bunu ortak açıklamada da görürsünüz diye düşünüyorum. Ama bu, benim yaptığım bu açıklama istikametinde bir açıklama olacak."
"Anayasa teklifinizde, cumhurbaşkanı yetkileri sembolik olacak diyorsunuz ama halk tarafından seçilmesi öngörülüyor. Siz iktidarın eleştirilerinden kaçınmak için mi bunu korudunuz?" sorusu sorulan Saadet lideri şunları söyledi:
"Ne olur Cumhurbaşkanını da halk seçse? Cumhurbaşkanını halk seçerse bu Meclis’in üstünde olur, nereden çıktı bu? Bizim derdimiz Cumhurbaşkanının aldığı kararların mutlaka sorgulanabilmesi gerekir.. Bunun karşısında da bir Meclis olacak. Cumhurbaşkanı da yeri geldiğinde bir takım kararları alabilir. Biz tekliflerimizi sunduk. Bu müzakere de edilebilir gerekirse çıkmaza girerse, yeni seçimi de zorlayabilir.
Halkın seçmesi biraz daha bugünkü sistemle de milletin görüşünün yansıması babında faydalı olur diye düşündük. İlla Meclis seçsin diye bir kanaat, o eskiye dönüş olarak yorumlanabilirdi. Biz burada bilahare cumhurbaşkanının yetkileri müzakere edilebilir, kısıtlanır yerine göre ama ne olursa olsun, cumhurbaşkanı tek başına her türlü kararı alma ve uygulama makamında değildir artık. Üzerinde durduğumuz nokta bu. Kimin seçeceği bu karar alındıktan sonra bana göre tali bir konudur. Meclis de seçse halk da seçse. “Halk seçerse benim yetkilerimi kimse kısıtlamamalı!” Meclis’i kim seçiyor, başkaları mı?"