Sudan İhvan Lideri İle Röportaj
Sudan İhvan-ı Müslimin Cemaati lideri Ali Caviş, davetli olarak geldiği İstanbul`da Gazetemizin sorularını cevapladı.
Mehmet Özcan / Doğruhaber
Sudan’da İslami faaliyetler, halkın ekonomik durumu, Kuzey ve Güney bölgelerinin son hali ve daha birçok konuda söyleşi yaptığımız Sudan İhvan-ı Müslimin Cemaati lideri Ali Caviş, gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. İslam dünyasının vahdetine de değinen İhvan lideri; sınırların kaldırılması, eğitim sisteminin değiştirilmesi, ortak para biriminin oluşturulması ve ortak askeri birliğin kurulması gibi somut önerilerde bulundu
Çok geniş topraklara sahip olmasına rağmen yıllardır batının ambargosuna maruz kalan Sudan, oldukça fakir bir İslam ülkesidir. Yakın bir zamana kadar tek parça olan ülke, batılıların da baskısı sonucu Güney ve Kuzey diye ikiye ayrıldı. Halen Güney Sudan’ı yüzde 20’lik bir nüfusa sahip Hıristiyan kesim yönetirken Kuzey Sudan, Şeriatla yönetilmeye devam ediyor. Darfur meselesi, kabile çatışmaları gibi her iki bölgenin de kolay kolay sonlandırılabileceği meseleleri ise çözüm bulmadan orta yerde duruyor. Güney Sudan, batılı ülkeler ve özellikle de siyonist israil’le ilişkilerini sıkı tutarken Kuzey Sudan ise başta Mısır olmak üzere Türkiye ile ilişkilerini geliştiriyor.
Geçtiğimiz günlerde davetli olarak geldiği İstanbul’da görüştüğümüz Sudan İhvan-ı Müslimin Cemaati lideri Ali Caviş ile önemli meseleler üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. İhvan lideri, ülkedeki Müslümanların durumu ve faaliyetleri, mevcut sistem, halkın ekonomik durumu, ayrılan güney bölgesinin son durumu gibi daha birçok konuya cevap verdi. Ayrıca İslam dünyasının vahdeti noktasına da değinen Sudan İhvanı lideri; sınırların kaldırılması, eğitim sisteminin değiştirilmesi, ortak para biriminin oluşturulması ve ortak askeri birliğin kurulması gibi somut önerilerde de bulundu.
İşte Sudan İhvan-ı Müslimin Cemaati lideri Ali Caviş’in sorularımıza verdiği cevaplar!
Öncelikle Sudan’ın genel durumunu anlatabilir misiniz?
Geniş toprakları ve zengin yeraltı kaynakları olan Sudan, biliyorsunuz ikiye bölündü. Güney Sudan anavatandan ayrıldı. Güneyin ayrılmasından sonra Sudan’ın şu anki nüfusunun yüzde 98’i Müslümanlardan oluşuyor.
GÜNEY’DE NÜFUS ÇARPITILIYOR
Güney Sudan’da Müslümanların nüfusu nedir?
Aslında Güney Sudan’ın nüfusunun önemli bir kısmı Müslümanlardan oluşuyor. Ancak yapılan nüfus sayımlarında, kasıtlı olarak Güney Sudan’daki Hıristiyanlar çoğunluk olarak gösteriliyor. Emperyalistlerin sistemli çalıştıkları Güney Sudan’da, Müslümanların sesi çıkmıyor. Çünkü buradaki Müslümanların çoğu okuma-yazma bilmiyor. Bu nedenle kendilerini ortaya koyamıyor, ifade edemiyorlar.
HALK EL-BEŞİR YÖNETİMİNDEN RAHATSIZ
Sudan’ın mevcut sistemi nasıldır?
Sudan 1920’den 1983 yılına kadar İngiliz yasalarına göre yönetilmiştir. 1983’te Cafer Numeyri, Sudan’da şer’i yasaları uygulamaya koydu. Ömer el-Beşir de bunu devam ettirdi. Ömer el-Beşir, İslam şeriatının uygulanması konusunda sürekli kararlılığını ifade ediyor. Ancak el-Beşir yönetiminin ciddi yolsuzluk problemleri var. Basına sansür uygulanıyor. Bu nedenle el-Beşir yönetimine yönelik halkta rahatsızlık var.
TURABİ VE EL-BEŞİR’E BAĞLI HAREKETLER
Sudan’daki önemli İslami Hareketler hangileridir?
1945 yılından önce İslami söylemler kullanan hareketler, siyasi partiler vardı. Ancak gerçek manada Sudan’da İslami hareket, 1945’te kurulan Sudan İhvan-ı Müslimin cemaatidir. Ne var ki bu hareket daha sonra bölünmelerle karşı karşıya kaldı. İlk olarak 1969’da Hasan Turabi, cemaati ikiye böldü. Turabi’nin ayrılmasından sonra Sudan İhvan Hareketi gücünü kaybetti.
Turabi ile el-Beşir ikilisinin kurduğu Kurtuluş Cephesi, 1989’da yönetime el koydu. Devlet başkanı el-Beşir görünse de bu dönemde Turabi perde arkasından Sudan’ı yönetiyordu. Bu durum 1999’a kadar devam etti. 1999’da el-Beşir, Turabi’yi saf dışı bıraktı. O zamandan beri ülkeyi el-Beşir yönetirken Turabi de her şeye muhalefet ediyor. Turabi’nin Halk Kongresi adında bir hareketi vardır. Ömer el-Beşir’in partisinin adı ise Milli Kongre’dir. Son dönemlerde İhvan Cemaati tekrar kendini oluşturmaya başladı, seçimlere girdik. Ancak milletvekili elde edemedik. Fakat sistemli ve disiplinli bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
SUDAN İHVAN’I NASIL ÇALIŞIYOR
Sudan İhvan Cemaati’nin sistemi ve işleyişini anlatabilir misiniz, Sudan İhvanı nasıl çalışıyor?
Sudan İhvan Cemaati’nin yapısı, klasik İhvan-ı Müslimin hareketinin yapısı gibidir. Bizim 9 üyeden oluşan merkez icra kurulumuz, bunun yanında 40 üyeden oluşan genel şura kurulumuz vardır. Cemaati icra kurulu yönetir. Bunun yanı sıra bizim eğitim ve davet çalışmalarımız, kadınlar ve öğrencilerden oluşan kurullarımız ve taşra yönetimlerimiz bulunuyor.
Basın yayın organınız var mı?
Bizim TV kanalımız yok. Ancak aylık bir gazete çıkarma çalışmalarımız sürüyor.
Yönetimle aranız nasıl?
Yönetimle aramız gayet iyidir. 2005 ile 2010 yılları arasında yönetime dâhil olduk. Sudan halkı, iletişime ve diyaloga açıktır. Sudan halkının güçlü bir alt yapısı vardır. Genel olarak yönetimin İslami cemaat ve hareketlerle arası gayet iyidir.
EKONOMİ KÖTÜ, HALK SIKINTILI
Sudan’ın şu an ekonomik durumu nasıldır?
Sudan ekonomisi petrole dayanıyordu. Güney’in ayrılmasından sonra Sudan bu gelir kaleminden mahrum kaldı. Çünkü Sudan petrol sahalarının büyük bir kısmı, Güney’de yer alıyor. Fakat Allah’ın yardımıyla Güney’in ayrılmasından sonra Sudan’da altın ortaya çıktı. Öyle ki Sudanlılar fazla bir emek sarf etmeden kendi çabalarıyla altın bulabiliyorlar. Bu da Sudan için önemli bir gelir kaynağı oldu. Yine de Sudan’ın ekonomisi kötü durumdadır. Halkın büyük sıkıntıları var. Sudan halkı çalışkan bir halk değil.
DARFUR SORUNU, TURABİ İLE EL-BEŞİR’İN ÇEKİŞMESİNİN SONUCU
Darfur meselesi ne durumda, biraz da bu konuya değinebilir misiniz?
Aslında Darfur sorunu, Turabi ile el-Beşir’in ihtilafının ve çekişmesinin bir sonucudur. Darfur’un tamamı Müslüman’dır. Darfur halkı, Güneydeki isyana karşı Sudan’ın bütünlüğü için cihad etmiştir. Fakat ne olduysa Turabi, el-Beşir ile ayrı düştükten sonra oldu. Turabi, el-Beşir’den intikam almak için etrafındaki Darfurluları merkezi hükümete karşı kışkırttı. Ondan sonra sorun büyüdü ve uluslararası bir mesele haline geldi.
AMBARGOYA ALIŞTIK
Batı’nın Sudan’a karşı uyguladığı ambargonun yansımaları nasıldır?
Biz yirmi yıldan beri batılıların ambargosuyla karşı karşıyayız. Normal vatandaşlar olarak bizler ambargoya alıştık. Artık ambargonun varlığını hissetmiyoruz. Ancak hükümet bunu elbette ciddi bir şekilde hissediyor. Çünkü hükümet birçok malzemenin temininde sıkıntı çekiyor.
SİYONİSTLERİN SUDAN ÜZERİNDEKİ HESAPLARI
Siyonist israil’in Güney Sudan üzerinde bir takım hesapları olduğu biliniyor. Bunlar nelerdir, bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Bunu anlamak için siyonist israil’in stratejisini iyi okumak gerekir. David Ben Guryon şunları söyler: “Bizim güvenliğimiz, Ortadoğu’nun merkezinden değil merkezi çevreleyen mücavir bölgelerden başlıyor. Sudan ve Türkiye bu bölgelerdendir.” Bu nedenle siyonistler mücavir statüsündeki bölgeleri istikrarsızlaştırıyor, buraları bölmeye çalışıyorlar.
ŞU AN GÜNEY SUDAN’DA TAM BİR KAOS VAR
Bu bağlamda şunu sormak istiyorum, Güney Sudanlılar anavatan Sudan’dan ayrıldıkları için memnunlar mı?
Şu an Güney Sudan’da tam bir kaos var. Ondan fazla etnik grup var. Aralarında sadece Arapçayla anlaşabiliyorlar. Büyük güvenlik ve ekonomik sorunları var. Fiyatlar ateş pahası. Şimdiki bütün ihtiyaçlarını anavatan Sudan’dan karşılıyorlar. Üzerlerinde batılı emperyalistlerin ve siyonistlerin baskısı olmazsa Sudan’la tekrar birleşecekler. Şimdi olmasa da eninde sonunda Güney’in anavatanla birleşeceğine inanıyorum.
Sizin cemaatinizin Güney’de faaliyetleri var mı?
Evet, başkent Cuba’da çalışmalarımız var. Ayrılıktan önce yoğun faaliyetlerimiz vardı. Bölünmeden sonra azalarak da olsa devam ediyor.
TÜRKİYE’DEN BAŞKA BU ROLÜ OYNAYACAK ÜLKE YOKTUR
Türkiye’ye, İstanbul’a yönelik bakışınız nasıl? Yeni bir Endülüs modelini sunabiliyor mu?
Evet, bu çok ilginç! Doğru bir vizyon, fakat bir farkla. Endülüs İslam Medeniyeti, Avrupa’ya ilim ve medeniyeti ihraç etti. Şimdi İstanbul onu alıp İslam âlemine tekrar geri getiriyor. Coğrafi ve tarihi konumuyla Türkiye’den başka bu rolü oynayacak ülke yoktur. Bu gerçekten doğru bir vizyondur.
VAHDET İÇİN SOMUT ÖNERİLER…
İslam dünyasının hali malumunuzdur. Birçok İslam beldesi işgaller ve yıkımlarıyla uğraşıyor. Müslümanların vahdeti için ne gibi somut adımlar atılabilir?
Vahdet, Müslümanların vazgeçilemez ve değişmez idealleridir. Fikir olarak, ideal olarak sağlam bir şekilde yerini koruyor. Ancak bunun için adımların atılması gerekir. İşe, sınırları kaldırmakla başlamak gerekir. Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, Sudan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Kendisine ayrılan makamında bizi kabul etti. Ona dedim ki: “Libya, Sudan ve Mısır’ın birleşmesi için çaba sarf etmeniz gerekir. Dinleri, tarihleri, kültürleri bir olan halkların arasındaki yapay sınırları kaldırmak için ne gerekiyorsa yapmalısınız.” Düşünebiliyor musunuz, petrol ve zenginlik Libya’da, nüfus ve tecrübe Mısır’da, uçsuz bucaksız tarım arazileri Sudan’da. Aradaki yapay sınırlar bu potansiyellerin bir araya gelmesini engelliyor. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Dahası emperyalistler şunu da başarmış durumdadır: Yapay sınırlar, bize yapay kimlikler oluşturdu. Artık insanlarımız yapay sınırların çizildiği bölgelerle kendilerini isimlendiriyor. Buna da nerdeyse bir kutsallık atfediyor. Bir kere Müslümanların psikolojisi sınırları kaldırmaya müsait değil. İşe ilk önce belki de buradan başlamak gerekiyor. Bunun için eğitim sistemimizin değişmesi gerekir. Mesela ortak bir para birimimiz, ortak bir askeri gücümüz olabilir. Bunlardan başlamak mümkündür.
TÜRKİYELİ MÜSLÜMANLAR, SAHİP OLDUKLARI DEĞERLERE GÖRE HAREKET ETMELİLER
Türkiyeli Müslümanlara yönelik mesajınız nedir?
Türkiyeli Müslümanların, sahip oldukları tarihin ve bulundukları coğrafyanın önemini ve ağırlığını hissederek buna göre büyük düşünmeleri gerekir. Çünkü tarihleri ve konumları onlara bunu dayatıyor.
Çok teşekkür ederiz, bize vakit ayırdığınız için.
Ben teşekkür ederim.
Mursi’ye şunu dedim; yapay sınırları kaldırmalısınız
İslam dünyasının hali malumunuzdur. Birçok İslam beldesi işgaller ve yıkımlarıyla uğraşıyor. Müslümanların vahdeti için ne gibi somut adımlar atılabilir?
Vahdet, Müslümanların vazgeçilemez ve değişmez idealleridir. Fikir olarak, ideal olarak sağlam bir şekilde yerini koruyor. Ancak bunun için adımların atılması gerekir. İşe, sınırları kaldırmakla başlamak gerekir. Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, Sudan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Kendisine ayrılan makamında bizi kabul etti. Ona dedim ki: “Libya, Sudan ve Mısır’ın birleşmesi için çaba sarf etmeniz gerekir. Dinleri, tarihleri, kültürleri bir olan halkların arasındaki yapay sınırları kaldırmak için ne gerekiyorsa yapmalısınız.”
ORTAK BİR ASKERİ GÜCÜMÜZ OLABİLİR
Düşünebiliyor musunuz, petrol ve zenginlik Libya’da, nüfus ve tecrübe Mısır’da, uçsuz bucaksız tarım arazileri Sudan’da. Aradaki yapay sınırlar bu potansiyellerin bir araya gelmesini engelliyor. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Dahası emperyalistler şunu da başarmış durumdadır: Yapay sınırlar, bize yapay kimlikler oluşturdu. Artık insanlarımız yapay sınırların çizildiği bölgelerle kendilerini isimlendiriyor. Buna da nerdeyse bir kutsallık atfediyor. Bir kere Müslümanların psikolojisi sınırları kaldırmaya müsait değil. İşe ilk önce belki de buradan başlamak gerekiyor. Bunun için eğitim sistemimizin değişmesi gerekir. Mesela ortak bir para birimimiz, ortak bir askeri gücümüz olabilir. Bunlardan başlamak mümkündür.