Şeyh Said ve dava arkadaşları Elazığ`da rahmetle anıldı
Elazığ Yeni İhya-Der tarafından düzenlenen kitlesel basın açıklamasıyla Şeyh Said ve 47 dava arkadaşı rahmetle anıldı
ELAZIĞ - Elazığ`da Yeni İhya-Der, Cuma namazı çıkışı Elazığ PTT meydanında yaptığı basın açıklamasıyla Şeyh Said ve 47 dava arkadaşını andı.
Basın açıklamasını okuyan Yeni İhya-Der Üyelerinden Abdulsamet Açıkgöz, "Bugün takvimler, Şeyh Said ve dava arkadaşlarının şahadetlerinin 88. yıldönümünü göstermektedir. Bizler, İstiklal Mahkemelerinin keyfi ve hukuksuz uygulamaları sonucu zulüm ve haksızlığa uğramış insanları hatırlamak ve halkımıza reva görülen zulme dikkat çekmek için buradayız. Hem kıyamın hatırlanıp unutulmamasını, hem de amaç ve gayesini siz değerli halkımızla paylaşmak istedik" dedi.
Emperyalist batı medeniyeti hayranı yöneticilerin, işgalcilerin telkin ve tavsiyeleri ile Türk milliyetçiliğini esas alan Ulus Devlet modelini benimsediklerine dikkat çeken Açıkgöz, "Türkler dışındaki Müslüman halklar dışlandılar, varlıkları inkâr edildi. Ret ve İnkâr devletin resmi politikası oldu. Kardeşler arasına nifak soktular, inkâr ve asimilasyon politikaları ile herkese Türklüğü dayattılar. Üretilen efsane ve faraziyelerle Türklük kutsallaştırıldı, mutluluk kaynağı sayıldı. Türkçe konuşmayanlar/konuşamayanlar cezalandırıldılar. Ülkede yaşayan herkesin varlığı Türk varlığına armağan edildi. Bu gün dahi o dönemin faşizan söylemlerinin ve uygulamalarının birçoğu halen devam etmektedir. "şeklinde konuştu.
Camilerimiz kapatıldı, atlar için ahır olarak kullanıldı
Kıble olarak kendilerine batıyı örnek alan idareciler tarafından İslam`a, İslami değerlere ve Müslümanlara savaş açıldığını ifade eden Açıkgöz, "Batı tipi yaşam tarzı zorbalıkla topluma dayatıldı, İslam`a ve İslami yaşam tarzına saldırılar başladı. Kutsallarımıza hakaret edildi. Kuran-ı Kerim`in öğrenilmesi, öğretilmesi yasaklandı. Baskınlarda Kuran-ı Kerimler toplatılarak meydanlarda yakıldı. Elifba dersi alanlar, Kuran-ı Kerim dersi verenler, devrim yasalarına karşı geliyorlar denerek istiklal mahkemelerine sevk edildiler. Camilerimiz kapatıldı. Bir kısmı, atlar için ahır olarak kullanıldı. Arapça ezan yasaklandı. Kısaca rejim İslam`a ve İslami değerlere düşmanlık yapmakta sınır tanımadı.
Kıble olarak kendilerine batıyı örnek alan idareciler tarafından İslam`a, İslami değerlere ve Müslümanlara savaş açıldığını ifade eden Açıkgöz, "Batı tipi yaşam tarzı zorbalıkla topluma dayatıldı, İslam`a ve İslami yaşam tarzına saldırılar başladı. Kutsallarımıza hakaret edildi. Kuran-ı Kerim`in öğrenilmesi, öğretilmesi yasaklandı. Baskınlarda Kuran-ı Kerimler toplatılarak meydanlarda yakıldı. Elifba dersi alanlar, Kuran-ı Kerim dersi verenler, devrim yasalarına karşı geliyorlar denerek istiklal mahkemelerine sevk edildiler. Camilerimiz kapatıldı. Bir kısmı, atlar için ahır olarak kullanıldı. Arapça ezan yasaklandı. Kısaca rejim İslam`a ve İslami değerlere düşmanlık yapmakta sınır tanımadı.
Bu süreçte İslam`ın tüm halklara verdiği İslami ve insani tüm hakların aynısını talep eden Müslüman Kürtlerin haklı ve meşru talepleri kabul edilmedi. Bunun neticesinde inancını ve kimliğini inkâr eden rejime karşı âlimler, aydınlar, şeyhler her tarafta itiraz edip tepki gösterdi. Rejim, bu tepkiyi dikkate almadı. Âlimlerin haklı ve meşru taleplerini kabul etmedi. Halkın inancı ve değerleri ile barışma yerine, çatışmayı, sindirmeyi, imha etmeyi tercih etti. Seslerini duyurmak, rejimi yapılan yanlışlardan döndürmek için kıyamdan başka yol bulamayan Âlimlere ve şeyhleri Müslüman halkın temsilcileri ya çatışmalarda ya da darağaçlarında sallandırılarak katledildiler" dedi.
"Devlet geçmişi ile yüzleşmeli ve suçunu kabul etmeli"
Devlet geçmişi ile yüzleşerek suçunu kabul etmesi gerektiğini belirten Açıkgöz, devletin mağdurların ailelerinden ve halktan özür dilemesini ve mağduriyetlerini gidermesini istedi. Açıkgöz, "Halkının dini ve dili ile barışılmalı, ret, inkâr ve asimilasyon politikasından vazgeçilmelidir. Müslüman halkın inancı ve etnik kimliği üzerindeki yasaklar ve kısıtlamalar kaldırılmalıdır. İslam`ın tüm halklara tanıdığı İslami ve insani hakların aynısı, Müslüman Kürt halkına da tanınmalıdır.
Devlet geçmişi ile yüzleşerek suçunu kabul etmesi gerektiğini belirten Açıkgöz, devletin mağdurların ailelerinden ve halktan özür dilemesini ve mağduriyetlerini gidermesini istedi. Açıkgöz, "Halkının dini ve dili ile barışılmalı, ret, inkâr ve asimilasyon politikasından vazgeçilmelidir. Müslüman halkın inancı ve etnik kimliği üzerindeki yasaklar ve kısıtlamalar kaldırılmalıdır. İslam`ın tüm halklara tanıdığı İslami ve insani hakların aynısı, Müslüman Kürt halkına da tanınmalıdır.
Ulus devlet anlayışından vazgeçilmelidir. Hak ve adalet ölçüsünde, kardeşliğin esas alındığı bir devlet yapısı oluşturulmalıdır.
İstiklal Mahkemeleri tutanakları, TBMM arşivi, Genelkurmay arşivi biran önce açılmalıdır. O dönemdeki katliamlarla ilgili maddi gerçekler tüm yönleriyle ortaya çıkarılmalıdır.
Müslüman Kürt halkı nezdinde saygınlığı olan Şeyh Said ve arkadaşlarının ders kitaplarında İngiliz kışkırtması, hain ve isyancı gibi safsata kelimelerin ders kitaplarından çıkarılmalı ve saygınlıkları korunmalıdır.
Şeyh Said ve arkadaşları ile Bediuzzaman Said Nursi başta olmak üzere kabirleri halktan gizlenenlerin, mezarlarının nerde olduğu açıklanmalı ve halkın ziyaretine açılmalıdır.
Rabbim başta Şeyh Said olmak üzere tüm İslam şehitlerinin şahadetlerini kabul etsin. Temennisinde bulunarak açıklama son buldu. (Yasin Kavaklı - İLKHA)