Aileyi koruma kanununun düzenlenmesine ilişkin İLKHA’ya konuşan Hukukçu Osman Yurt, kadınların ve kızların korunmasının bir ihtiyaç olduğunu belirtti.

Kadınların ve kızların korunması herkesin ortak sorunu olduğunu belirten Yurt, “Kol kırılır yen içinde kalır' diyen, şiddeti, dövmeyi kültürün bir parçası gören bir toplumda bu konuda yapılacak düzenlemeler de son derece önemlidir. Dolayısıyla kadınların ve kızların korunması bir ihtiyaçtır. Toplumun bilinçlendirilmesi de ayrıca bir ihtiyaç. Ama yasal düzenlemelerin her konuda olduğu gibi bu konuda çok katı olarak uygulanması ve katı usullerle çözüm bulmaya çalışmak sorunu çözmekten daha çok artırmaya da etki edebiliyor.” ifadelerini kullandı.

“Çok katı usuller aslında sorunu çözmüyor, hatta bazen istismara da yol açıyor”

Devamında Yurt, şunları aktardı:

“Bu yönde kaygılar ve problemler var. Bu konuda ilgili herkes de bunu görüyor, tartışıyor. Aslında suhuletle bu işleri yönetmek, kadını ve kızı koruyan ama aynı zamanda da maslahatı gözeten, sorunu artırmayı önleyen, kırmızı çizgileri belirlerken de daha fazla sorun çıkmasına yol açmayacak şekilde bir düzenleme son derece ihtiyaç. Bu anlamda, yani ille bir yasak koymak hemen çözmüyor. Hatta insanları daha çok tahrik de ediyor. Dengeyi bulmak biraz zor. Herkes için de kolay bir konu değil. Ama katı uygulamanın ters teptiğini de dünyada açık. Yani dünyada mesela mülkiyet bir sorundur. Ama mülkiyetin insanların birbirini ezmesine yol açan yönünü gidermeye çalışırken mülkiyeti kaldırdığınız zaman dünyada daha büyük zulme yol açtı. Geçen yüzyıl dünyada biz bunu çok acı bir bedel ödeyerek öğrendik. Aslında bunu işte bu konuda da yaşıyoruz. Çünkü çok katı usuller aslında sorunu çözmüyor, hatta bazen istismara da yol açıyor. Bütün bunları gözeten herkesin daha dikkatli olduğu düzenlemeler son derece önümüzde ihtiyaç olarak duruyor.”

“Müslümanların bu sorunu çözücü yöntemler geliştireceklerine inanıyorum”

Son olarak daha anlayışlı ve merhametli olunması gerektiğini belirten Yurt, “Kadınları, kızları korurken aslında herkesi koruyan bir merhametle hareket etmek gerekiyor. Mesela hakeme (arabulucu) sıcak bakmamak bana çok mantıklı gelmiyor. Ama hakemi düzenlerken de bunu zayıf olanı ezen bir şekle çeviren bir takım ihmallere de izin vermemek lazım. Bu anlamda toplumun kültürüyle, inançlarıyla beraber ilerlemek lazım. Şiddeti meşru gören 'biraz olabilir' diyen bir tavra karşı son derece dikkatli olmak lazım. Ama öbür taraftan da katı bir şekilde uygulamak da ters tepiyor. İslami anlamda da hakikaten hakem olayını önemseyen bir duruş bence önemli. Bunu yapmayınca sorun büyüyor ama hakem olayı da eğer tersine uygulanıyorsa, zayıf olanın ezilmesine yol açan bir şekilde uygulanıyorsa o bir sorun. Çünkü o tür örnekler yüzünden buna karşı çıkan bir duruş var. Katılığın bir sonucu o. Müslümanların bu konuda daha gelişmiş ve daha dinamik, daha bu sorunu çözücü yöntemler geliştireceklerini inanıyorum. Yani hakem bunun tam bir parçası hakikaten. Çünkü dünyada bu katılık o hakem olayını bir tarafa koymayı öne alıyor. Bu da yanlış bence.” şeklinde konuştu. (İLKHA)