Bunu da sömürdüler
Güney Kore'de dün 150 kişinin ölmesi üzerine gözler Cadılar Bayramına çevrildi. Dünyanın pek çok ülkesinde kutlanan bu sözde bayramın tarihsel gelişimini sizler için araştırdık
Gündeme “Güney Kore’de 150’yi aşkın insanın hayatını kaybettiği” haberleriyle oturan Cadılar Bayramı yeniden ‘kültür emperyalizmini’ akıllara getirdi.
Nereden Çıktı Bu Kutlama?
Aslında kökeni Keltler’in Samhain festivaline dayanmakta. Ta iki bin yıl önce bugünkü İngiltere, İrlanda ve Kuzey Fransa’da yaşamış olan Keltler 1 Kasım’da yeni yılı kutlamaktaydılar. 31 Ekim gecesi ise ölülerle yaşayanların dünyasının arasındaki sınırların bulanıklaştığını bundan dolayı da ölü hayaletlerinin dünyaya döndüğüne inanırlardı. Ölüleri kendilerinden uzak tutmak için ateş yakıp kostümler giymekteydiler. Roma İmparatorluğu’nun Keltler’in topraklarını işgal etmesiyle bu kültür evrilerek Roma\Pagan kültürüne dahil oldu. Pagan geleneği de Roma’nın Hristiyanlaşmasıyla birlikte bir Hristiyan kutlaması ve günümüzde ise tam seküler bir kutlama halini aldı.
Tam Bir İfsat
Cadılar bayramı şakalar, hileler, illüzyonlar ve anarşi dolu gecelerle kutlanırken bunlara uyuşturucu madde kullanımı, alkol ve fuhuş da had safhada dahil oldu. Gelinen noktada ise Batı menşeili bu kutlamanın Batı’ya bir hayır getirmediği gibi kültürel emperyalizm ile dünyanın ortak kutlamaları haline getirilmeye çalışılan bu kutlamaların diğer tüm toplumları da ifsat etmektedir.
Ölüden Korkulmaz
Temelinde “ölüden korkmak ve ölünün ruhundan korunmak gibi” inanışlar barındıran Cadılar Bayramı kendi kültürümüzle taban tabana zıt düşmektedir. Bizim inanç ve örfümüzde ölü mukaddestir. Ölüden korkulmadığı gibi ölüye yakınlaşmak kabir ziyaretleriyle teşvik edilmiştir. Batı’da her ne kadar ölü ve ölüm hayattan uzak tutulmaya çalışılıyorsa da kendi kültürümüzde hayatın merkezindedir. Dünyevileşmenin arttığı dünyada bu tür kutlamalar toplumları eğlencenin, fuhşiyat ve anarşinin tuzağına düşürmekten başka ne faydası olabilir?
Kapitalizmin Parmağı Her Yerde
Bunun sosyal yansımalarının yanı sıra bir de kapitalist baronun emelleri var. Bu tür kutlamaları insanları sömürme aracı olarak gören kapitalist sistem tüm araçlarıyla ‘tüketim toplumunu’ inşa etmeye devam etmekte. Hiçbir değeri, ahlaki olguyu tanımayan acımasız sistem kendi menfaatlerini insanlığın tüm değerlerinden üstün görmektedir.
Peki Ne Yapmalı
Kendi bayram ve kandil gibi özel günlerimizi kutlamalı ve bu tür batı menşeli kutlamaların bize ters olduğunu yeni nesle aktarmak mecburiyetindeyiz. Popüler kültürün teknolojik araç ve medya yoluyla gençlere rahatlıkla aşılandığı şu zamanda gençlerimizi bilinçlendirmeli ve kendi kültür bağlarından kopmamasını sağlamalıyız. Suudi Arabistan’da dahi gelenekselleştirilmeye çalışılan cadılar bayramı ve Müslüman halkın bu derece hızlı kabul etmesi tehlike çanlarını duyurur gibidir.
Bilinmeli ki bu tür kutlamaların isimleri değişse de gayeleri birdir: Eğlence, bağımlılık ve fuhuş… Bunlar da ahlaki çöküntü ve anarşiyi getirir. Kendimizi, ailemizi ve toplumumuzu korumak bizim elimizde.