Adalet Bakanı Bozdağ: Başörtüsü hususunda Anayasa’nın 24. Maddesi değişecek
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Bu düzenleme kadınlarımızın haklarını, hukuklarını koruyan ve teminat altına alan bir düzenleme olacaktır." dedi.
Adalet Bakanı Bozdağ, TRT Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Başörtüsü hususunda Anayasa’nın 24. Maddesi değişecek" diyen Bakan Bozdağ, "Tabii Sayın Kılıçdaroğlu bu sözleri söyleyip video çekip arkasından meclise teklifi verince Sayın Cumhurbaşkanımız da şunu rahatlıkla söyledi. Bu sorunları Türkiye’nin gündeminden çıkaran bir lider olarak. Dedi ki zaten başörtüsü diye bir sorun var mı? Yok. Kamu da var mı? Yok. Eğitim de var mı? Yok. Siyasette var mı? Yok. Olmayan bir sorun için siz teklif verdiniz. Eğer bir güvence istiyorsanız gelin daha iyisini yapalım. Anayasa değişikliği yapalım. Çünkü kanun basit çoğunlukla her zaman değiştirilebilir ama Anayasa nitelikli çoğunluk gerektirir ve kolaylıkla değiştirilemez. O da karşı bir çağrı da bulundu. Onun üzerine de bize grupta görev verdi. Biz bir çalışma yaptık. Önce siyasilerle, Grup Başkanımız, Başkan Vekillerimiz, Genel Başkan Yardımcılarımızdan hukukçu olan Genel Başkan Yardımcılarımız Anayasa ve Adalet Komisyonu Başkanımız katıldı. Arkasından Anayasa hukuku uzmanı profesörlerle, akademisyenlerle bir araya geldik. Daha sonra Kabine’de bir sunum yaptım. Pek çok vatandaşlarımızdan öneri, teklif geldi. Onları değerlendirmek için yeniden bize süre verildi. Biz onları da değerlendirdik. Sonra bu iki heyeti; hem siyasi hem uzman heyeti birlikte istişare yaptık. Milliyetçi Hareket Partisi’nden de Fethi Yıldız Bey bu toplantılara katıldı. Beraber bu çalışmaları yürüttük. Ve nihayetinde şu karara vardı bu çalışmalar sonrasında kararı varıldı. Tek maddede yapalım. Bunun doğru yeri din ve vicdan hürriyetini düzenleyen Anayasa’nın 24’ncü maddesidir. Zira bu sorun vatandaşlarımızın din ve vicdan hürriyetini Anayasa’da yer alan temel hak ve hürriyetlerini kullanırken Anayasa’nın teminatına uygun bir biçimde kullanamadığını gösteriyor. Onun için biz buraya koyduğumuzda doğru adres, doğru yer burası. Ve ona göre bir düzenleme yapılacak ve yapılacak" dedi.
Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
Meclisimizden de geçerse anayasa hükmü olacak ama bu düzenleme sadece başını örten kadınlarımızı değil, aynı zamanda başı açık olan kadınlarımızın da haklarını, hukuklarını koruyan ve ikisini de teminat altına alan bir düzenleme olacaktır. Bizim çalışmamızda başı örtülü, başı açık hiçbir kadının anayasadaki temel hak ve hürriyetleri kullanılmasını engelleyemeyeceğini, hiçbir şarta bağlanamayacağı çok açık ve net bir biçimde ifade ediliyor ve arkasından da tabii diğer bu dini inancı sebebiyle başını örten kadınlar veya kıyafet tercihinde bulunanların temel hak ve hürriyetleri kullanması kamuya sunulan özel, vatandaşa sunulan özel ya da kamu tarafından hizmetlerden yararlanması ki herhangi bir kısıtlamaya engellemeye maruz kalmadan din ve vicdan hürriyetinin tam da anayasamızda ifadesini bulunan laiklik ilkesinin teminatı altında özgürce kullanılmasını sağlayan ve hiç kimseye de bu alana müdahale hukuk dışı bir müdahale yapma imkanı vermeyen ancak hürriyeti teminat altına alma, daha etkin kullanma ve bunun engellenmesini önleme noktasında devlete yasama, yürütme ve yargıya görev veren bir düzenleme olacaktır. Ben eminim ki düzenleme Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından detayları kamuoyuyla paylaşıldıktan sonra büyük bir kabul görecektir. Şu anda farklı düşünse bile Cumhuriyet Halk Partisi'nin de ben bu düzenlemeye destek vermemek için fazlaca bir bahane bulacağın işin doğrusu düşünmüyorum.
"Referanduma da gideriz, bunu milletimize sorarız"
"Millete sorarız. Esasında din ve vicdan hürriyeti gibi ailenin korunması gibi böyle bir düzenlemeye karşı direnip bunu referanduma gidecek bir süreci zorlayanlar bunu millete hesabını veremezler." diyen Bozdağ "Yani burada korunan değerler bu 85 milyon aziz milletin koruduğu değerlerdir. Aile, bu aziz milletin değer verdiği şeydir. Şimdi ben metin ortaya çıktığı zaman, işin doğrusu şahsi görüşüm bu benim, diğer partilerin buna karşı bir fazla argüman geliştireceğini düşünmüyorum. Belki 'şurası şöyle olsun, daha iyi olur' diyebilirler ama toptan bir karşı duruş ortaya koymaları, ya bu milleti tanımamaları ya bu milletin neye değer verdiğinin farkında olmamaları ya da o değerlerle kavgalı oldukları anlamına gelir. Tabii referanduma gittiği takdirde ben kahir ekseriyetle bunun kabulle neticeleneceğini düşünüyorum. Yani bir referanduma gitti, 'Ailenin korunmasına biz karşıyız.' Nasıl propaganda yapacak? Bu ülkede inancı sebebiyle kadınların çalışmasına, eğitimine, siyasetine engel olunmasın. 'Biz engel olacağız. Oy verin.' Nasıl diyecekler? Milletten nasıl oy isteyecekler? Yani bunun referanduma gitmesini muhalefetin ben arzu edeceğini düşünmüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız çağrı yaptı. 'Referandum' yani bu, çok açık, eğer siz 400'ü geçen oy vermezseniz '360'ın üzerinde kalsın, referanduma gitsin' derseniz biz bundan çekinmeyiz. Referanduma da gideriz, bunu milletimize sorarız. Milletin hakemliği bizim için kıymetlidir. Millet ne derse başımız üstündedir. Cumhurbaşkanımız milletin bu konudaki iradesini biliyor. Biz de biliyoruz. Esasında herkes biliyor. Böyle bir konu, milletin huzuruna gittiğinde CHP'li seçmenlerin dahi önemli bir kısmının buna 'evet' diyeceğinden benim hiçbir tereddüdüm yok. Yani kim ailenin korunmasına karşı çıkabilir? Kim insanların inancı sebebiyle tercih ettiği kıyafet yüzünden temel hak ve hürriyetlerinden, eğitim hakkından, çalışma hakkından, siyaset yapma hakkından mahrum edilmesini, adil ve doğru görebilir? Yani mümkün değil. Referandum, bu milleti, muhalefetin hiç tanımadığını ve Türkiye'de de hiçbir zaman iktidar olamayacaklarının somut göstergesi olur. Ben onun için muhalefetin referanduma bu işin gidişine izin vermeyeceğini düşünüyorum." şeklinde konuştu. (İLKHA)