Kur’an Nesli Platformu’ndan Namaz Çalıştayı... DİNDAR BİR NESİL NAMAZ’LA DİRİLİR
Kur’an Nesli Platformu tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen ‘Namaz Çalıştayı’ paneline çok sayıda yazar, araştırmacı, akademisyen, eğitimci ve âlim katıldı. Dindar bir neslin Namaz’la dirilebileceği ifade edilen panelde Caminin önemine dikkat çekildi. Sonuç bildirgesinde okul müfredatında namaz eğitiminin başlatılması gerektiği çağrısı yapıldı.
Mehmet Fatih Akgül/Muharrem Kayık-Batman
Kur'an Nesli Platformu tarafından Türkiye’den çok sayıda yazar, araştırmacı, ilahiyatçı, öğretim üyesi, eğitimci, kanaat önderi ve âlimin katılımıyla "Namaz Çalıştayı" düzenlendi. Batman'da dün düzenlenen program; "Hayat Namazla Güzeldir" temasıyla Kur'an Nesli Platformu Batman Koordinatörlüğünce İl Kültür Merkezinde saat 10.00’da başladı. Programa; HÜDA PAR İl Başkanı Davut Şahin, İTTİHADUL ULEMA Genel Başkanı Molla Enver Kılıçarslan, araştırmacı ve yazarlar, öğretim üyeleri, âlim ve kanaat önderleri, oda başkanları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı. Sunuculuğunu Mustafa Gültekin'in yaptığı program, İmam Hatip Havzullah Kavak'ın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Moderatörlüğünü Kenan Çaplık'ın yaptığı birinci oturumda, Adana Sivil İnisiyatif Meclisi (ASİM) Başkanı Mahmut Eraslan, "Namazın Anlam ve Önemi" konulu bir konuşma yaptı.
ERASLAN: NAMAZ BİR TEVHİD EYLEMİDİR
Eraslan, namazın bir tevhid eylemi olduğunu söyledi. Konuşmasında yeni neslin namazın anlam ve önemini bilmediğini vurgulayan Eraslan, namazın kurtuluş, temizlik, direniş ve diriliş hareketi olduğunu belirtti. Eraslan, Kur'an Nesli Platformu'nu böylesi bir etkinlik düzenlediği için tebrik etti. Namazın bir tevhid eylemi olduğuna dikkat çeken Eraslan, "Siyahıyla, beyazıyla, köylüsüyle, şehirlisiyle, amiriyle, memuruyla omuz omuza, yan yana, protokolü olmayan bir ibadettir namaz. Namaz herkesi eşitliyor. En üst rütbede bir general ile bir eri aynı safta, aynı yöne, aynı İlah'a boyun eğdiriyor, hâkimin kim olduğunu çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Aslında namaz, bu anlamda çok ciddi mesajlar içeriyor. Allah'ın karşısında hepsinin insan olarak eşit olduklarını, namaz kadar net bir şekilde vurgulayan başka bir eylem yoktur. Namaz, kulluğun özeti ve kalitemizin de göstergesidir. Yani insanın kalitesi bir yerde de namazla ortaya çıkmış oluyor." dedi.
UYSAL: AMEL NOKTASINDA EN ÖNEMLİ HUSUSLARDAN BİR TANESİ NAMAZDIR
Programda konuşan Doç. Dr. Ekrem Uysal ise, "Teoriden Pratiğe İman Namaz İlişkisi" konulu bir konuşma yaptı. İslam toplumunun, vuku bulan sorun ve sıkıntıları Peygamberimize götürdüğünü ve çözümü orada bulduğunu belirten Uysal, fakat Hazreti Peygamber'in vefatından sonra hilafet başta olmak üzere Hazreti Ebubekir döneminde vuku bulan Ridde olayları, zekât vermeyenlerin durumu, Hazreti Osman'ın şehadeti, Hazreti Ali döneminde vuku bulan nahoş olaylar neticesinde iman-amel ilişkisinin ortaya konulduğunu'' söyledi. Uysal şöyle devam etti: "Kimi gruplar büyük günah işleyenlerin durumuna binaen bunların imandan çıktıklarını, kimileri 'hayır imandan çıkmaz onların durumunu Allah'a havale ederiz' demiş, bazıları ise onların durumu ne iman ne de küfür arasındadır, ikisi arasında bir yerdedirler' kanaatini ortaya koymuşlardır. Burada dikkatimizi çeken husus iman-amel ilişkisi noktasındaki durumdur ve bu iman-amel ilişkisinde amel noktasını baz aldığımızda en önemli hususlardan bir tanesi ve en yücesi namazdır."
"YAKLAŞIMLAR NAMAZIN NEREDEYSE İMANA YAKIN BİR KIYMETE HAİZ OLDUĞUNU GÖSTERİR"
Namazın önemine değinen Uysal, şunları söyledi: "Namaz fiili olarak iftitah tekbiriyle başlayıp amel, dua, zikir ve hareketlerinin bulunduğu ve nihayetinde selamla biten bir ibadettir. Bazı alimlerimiz birtakım ayetlere dayanarak 'namazı terk eden imanı terk etmiştir' demişse de bazı alimler söz konusu ayetlerde kastedilenin sadece namazın farz olduğuna değinildiği yönünü ifade etmiştir. Bu yaklaşımlar, namazın neredeyse imana yakın bir kıymete haiz olduğunu gösterir. Namazın önemiyle ilgili diğer ayetlere baktığımızda iman ile amelin yani namazın peş peşe geldiğini görüyoruz. Bu da haliyle namazla imanın ne kadar sıkı ilişki içerisinde olduğunu gösteren unsurlardır."
SÜTÇÜ: NAMAZ BÜTÜN İBADETLERİN ÖZÜ, ÖZETİDİR
Programda bir konuşma yapan Kur'an Nesli Platformu Sözcüsü Mehmet Emin Sütçü de, namazın bütün ibadetlerin özü, özeti olduğunu söyledi. Sütçü, "Namazın Beş Vakte Tahsisinin Önemi" konulu konuşma yaptı. Namazın Allah’a karşı bir şükür ibadeti olduğunu belirten Sütçü, insanın yaradılış gayesinin tüm ibadetleri içerisinde barındıran ve önemli bir eylem olan namazı kılmak olduğunu söyledi. Namaz ibadetinin Hazreti Adem ile başladığına işaret eden Sütçü, 5 vakit namazın ise Peygamberimizle Miraç’ta Allah tarafından tüm Müslümanlara hediye edildiğini anımsattı. Her bir namaz vaktinin büyük bir inkılaptan haber verdiğini vurgulayan Sütçü, örneklerle namazın önemine dikkat çekti.
"NAMAZ BİR EZA, KÜLFET, ZAHMET DEĞİL, BÜYÜK BİR HEDİYE, ARMAĞANDIR"
Namazın bütün ibadetlerin özeti olduğunu söyleyen Sütçü, "İlk yaradılıştan itibaren namaz ibadeti var. Namaz, Hazreti Adem ile başladı. Belki vakitleri ve rekatları farklıydı. Ama beş vakit namaz bizlere Peygamber Efendimizin Miracında hediye edildi. Namaz bir eza, külfet, zahmet değil, büyük bir hediye, armağandır. İnsan alemin özüdür. Fatiha’da Kur’an’ın özü, özetidir. Kur’an ne mesaj veriyorsa bunların hepsi Fatiha’da mevcuttur. Kur’an’ın mesajı 4 esas üzerinedir. Tevhid, nübüvvet, haşır, ibadet ve adalet… Namaz da bütün ibadetlerin özüdür, özetidir. Gün içerisindeki her bir namaz vakti büyük inkılaplardan haber veriyor." diye konuştu.
YILDIZ: NAMAZ, KÖTÜLÜKLERE KARŞI SAVAŞ AÇAR
Eğitimci-Yazar Abdullah Yıldız da, “Ankebut Suresi 45. Ayet Çerçevesinde Namaz” konulu bir konuşma yaptı. Kur'an-ı hayata hakim kılmak için eylem, ibadet olarak namazla başlanılması gerektiğini belirten Yıldız, "Nitekim bütün alimlerimizin ve gelen bilgiler ışığında bütün peygamberler kendilerine tevhid bilincini adeta hazmetmek, muhataplarına da tevhidi aktarmak için mücadele vermişlerdir. Cemaatle hep beraber Müslümanlar olarak sizi omuz omuza, dayanışma haline getirecek, kendisinden güç alacağınız tekrar namaza, camiye dönerek oradan güç, enerji alacaksınız." dedi. Namazın kişiyi kötülüklerden alıkoyduğuna dikkat çeken Yıldız, "Namazla ayağa kalkan bir toplum inşa ederseniz o namazı kılanlar münkeri engellemek için bir savaşçı, mücadele adamı haline gelirler. Zayi edilen bir namaz insanı münkerden alıkoymaz. Namazı ayağa kaldırmazsanız, aktif, aksiyonel, hayata müdahale eden bir namaz; Münkere karşı bariyer olan, onu ortadan kaldırmak için namazı ikame edenleri örgütleyen, cemaat halinde ona karşı mücadeleye sevk eden bir namaz ancak münkeri ancak o toplumda siler." ifadelerini kullandı.
"MESCİD-İ AKSA'DA NAMAZLAR ENGELLENİYOR"
Mescitlerde ibadetlerin engellenmeye çalışıldığına işaret eden Yıldız, şöyle devam etti: "Peygamberimizin döneminde Ebu Cehil tarafından nasıl namaz kılınması engelleniyorsa bu çağda da Mescid-i Aksa'da namazlar engelleniyor. Başka yerlerde de engelleniyor. Namaz bizim varlık mücadelemizdir. Namaz, kötülüklere karşı savaş açmamızın dayanak noktası olsun. Eğer namaz; Şirke, Allah'a ortak koşmaya, deizme, ateizme, yeni ideolojilere karşı bir tavır almayı beraberinde getirmiyorsa ve soygun düzenine karşı bir tavır almayı beraberinde getirmiyorsa o namaz aktif bir namaz değildir, pasif bir namazdır."
GÖKTAŞ: BU DÜNYAYA NAMAZ KILMAK İÇİN GELDİK
İlahiyatçı-Yazar Mehmed Göktaş ise, “Tadili Erkan İle Namaz Nasıl Olmalı” konulu bir konuşma yaptı. Konuşmasında namazın diğer amellerden farkının olduğuna belirten Göktaş, "Çünkü öteki farzların şartları vardır. Mesela hacca gitmek için zengin olmak, oruç tutmak yılda bir aydır eğer hastaysan tutmayabiliyorsun. Zekât, paran varsa verirsin, üstelik o paran belli bir miktarda olması ve üzerinden bir yıl geçmesi lazım ama savaşta bile olunsa namaz kılınacaktır. Namaz kılmamak için ya ölü olacaksınız ya da deli olacaksınız. Başka da bir bahanesi yoktur." dedi.
"EĞER NAMAZI SEVERSEK, PROBLEMLERİN BÜYÜK BİR KISMI HAL OLUR"
Namazın rükünlerinin olduğunu ve o rükünlerin hakkını vermek gerektiğini dile getiren Göktaş, "Dikkat edin rükünlerde Allah'ın hakkını Allah'a veriyoruz. Tadili erkân derken Allah'a layık olanları Allah'a sunmak demektir. Allah bize 'insanlardan korkmayın, benden korkun' diyor. Namazlarımızı korku üzerine değil hem muhabbet hem korku hem de tanzim üzerine kılıp ne yaptığımıza bakalım. Namaz rükünlerinin hakkını verelim, eğer namaz rükünlerinin hakkını verirsek namazı severiz. Eğer biz namazı sevme seviyesine gelirsek, problemlerin büyük bir kısmı hal olacaktır. Namazı sevebilmek bir makamdır. Bu makama erebilmek için de rükünlerin hakkını vermeliyiz." diye konuştu. (İLKHA)
Çalıştayın sonunda Hayat Namazla Güzeldir Çalıştayı Düzenleme ve Yürütme Kurulu tarafından hazırlanan Namaz Çalıştayı Sonuç Bildirgesi yayınlandı. Bildirge şu şekilde:
NAMAZ ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ
Kur’an Nesli Platformu koordinasyonunda 23.10.2022 tarihinde Batman Kültür Merkezi’nde üç oturum halinde “Hayat Namazla Güzeldir” temasıyla düzenlenen 4. Namaz Çalıştayı’nda, namaz ibadeti bağlamında Müslümanların mevcut durumu, namaz konusundaki sorun ve ihtiyaçlar ile çözüme yönelik öneriler üzerinde duruldu. Çalıştaya, ülkemizin farklı illerinden kanaat önderleri, öğretim üyeleri, araştırmacı yazarlar ile çok sayıda namaz gönüllüsü katıldı. Yapılan değerlendirmeler neticesinde Çalıştay Sonuç Bildirgesi olarak aşağıdaki hususlar üzerinde mutabakata varıldı.
1. «Sonra bunların ardından artık namazı kılmayan ve nefsânî arzulara uyan bir nesil geldi. Bunlar elbette azgınlıklarının cezasını bulacaklardır.» (Meryem 59)
Namaz; dinin direği, en hayırlı ibadet ve kul ile Allah arasındaki en kuvvetli bağdır. Bütün Peygamberler bu ibadeti yerine getirmiş ve insanlara da namazı öğretmişlerdir. Ancak ne zaman ki namaz terk edilmiş, kul ile Allah arasındaki bu temel bağı koparmanın kaçınılmaz bir sonucu olarak insanlar, nefsanî arzularına yenik düşerek ilahi emirlerden yüz çevirmişlerdir. Şüphesiz Allah’ın mülkünde, Allah’ın kullarının namazdan yüz çevirmesi, saltanat–ı uluhiyyenin cezasız bırakmayacağı bir azgınlık ve haddi aşma eylemidir.
2. İçinde bulunduğumuz ahirzaman fitnelerinin dört bir taraftan insanı harama davet ettiği bir zamanda, nefse hoş gelen bütün bu davetleri reddederek günde beş kez Allah’ın huzuruna varmak, insanın gerçek manada kulluk bilincine eriştiğinin bir göstergesidir. Bu bilinç yüce bir güç karşısında itaat etmenin ve hayatını ona göre tanzim etmenin gerekliliğini hissettirir ve büyük bir manevi lezzet tattırır. Ara vermeksizin, her gün en az beş defa aynı eylemi hayatın bir parçası haline getirmek aynı zamanda parçası haline geldiği hayatı da disipline eder ve intizama sokar.
3. “Her kim sabah namazını kılarsa o kimse Allah’ın koruması altındadır.“ (Müslim, Mesacid, 262)
Sabah namazı, bahşedilen yeni bir günün, yeni bir hayatın şükrü ve bu yeni günde karşılaşılacak bütün zorluklar karşısında sonsuz kudret ve kerem sahibi olan Allah’ın huzuruna varıp tüm acziyetiyle kulun istimdat eylemesidir. Böylesine güçlü bir dayanakla yeni bir güne, yeni bir hayata başlamak kişiyi güçlü ve hayatı çok daha anlamlı kılar.
Ancak bütün emir ve teşviklere rağmen sabah namazı, diğer vakitlere göre en fazla terke uğrayan namazdır. Diğer vakitlere nazaran camilerin en az cemaate sahip olduğu vakittir. Bu sebeple toplumu özellikle sabah namazı konusunda bilinçlendirmek, diğer tüm vakitlerin de düzene girmesini sağlamak hususunda imkân sağlayacaktır.
4. “Yeryüzü bana mescit kılındı. “ (Nesâî, Mesâcid, 42) buyuran bir peygamberin ümmeti için bütün yeryüzü mescittir. Ancak mü’minler arasındaki birliği, kardeşliği güçlendirmek ve toplumsal alandaki birçok vazifenin ifası için mescitlere, camilere ihtiyaç vardır. Nitekim Efendimiz’in (sav) isteğiyle Mekke’de Dar’ul Erkam’ın kullanılması, Medine’de Kuba Mescidi ve Mescid–i Nebevi’nin inşa edilmiş olması bu gereksinimin en somut göstergeleridir. Bununla birlikte mü’minlere, camide cemaatle namaz kılmaları önemle tavsiye edilmiştir. Konuyla ilgili olarak Peygamber efendimiz (sav) iki ayrı hadislerinde şu şekilde buyurmuşlardır: «Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir» (Buhari, Ezan, 30), «Her kim camiye gidip gelirse, Allah her geliş ve gidişinde onun için cennette bir sofra hazırlar» (Buhari, Mesacid, 662)
Bu sebeple mescitler ve camiler asla cemaatsiz ve namazsız bırakılmamalıdır.
5. İlkokullarda 4. sınıftan itibaren başlayan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, ilkokul 2. sınıftan itibaren verilmeli ve müfredatta Peygamber Efendimiz’in (sav) tavsiyesi gereği namaz eğitimine 7 yaşından itibaren başlanmalı ve özellikle buna geniş yer verilmelidir.
6. Yeni yerleşim planları yapılırken okullarla camilerin, olabildiğince birbirine yakın olmasına özen gösterilmeli, bu sayede öğrencilerle cami arasında daha sıkı bir bağ geliştirilmelidir.
7. İmanın teorik kısmı kelime–i tevhid ise somut göstergesi ve ispatı da beş vakit namazdır. ‘Namaz, mümin ile kâfir arasındaki en bariz farktır’ nebevi düsturu ile namazsız mü’min düşünülemez. Susuz hayat mümkün olmadığı gibi namazsız iman da iddiadan ibaret kalır. Namaz mü’min fertlerin ihyasını sağladığı gibi toplumsal ihyanın ve sünnet üzerine bir bütün olarak ayağa kalkmanın temel çözüm yoludur.
8. Namaz; «Muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve fenalıktan alıkoyar» (Ankebut 45) ayetinde buyurulduğu gibi kılan kişiyi kötülüklerden korur. Yine Namaz; «Beş vakit namazın misali; sizden birinizin, kapısı önünde akmakta olan suyu bol bir ırmakta her gün beş kere yıkanması gibidir» (Müslim, Mesacid, 68) hadisinde buyurulduğu gibi arınmaktır. Onun için namaz, manevi hastalıkların en iyi reçetesi olmakla birlikte huzur, güven ve Allah’ın rızasını kazanıp kurtuluşa ermenin de adresidir.