Batman'daki "Namaz Çalıştayı" konuşmacılarla devam ediyor
Kur'an Nesli Platformu tarafından "Hayat Namazla Güzeldir" temasıyla düzenlenen "Namaz Çalıştayı" birinci oturumun ikinci konuşmacısıyla devam etti.
Moderatörlüğünü Kenan Çaplık'ın yaptığı günün birinci oturumunda ikinci konuşmacı olarak söz alan Doç. Dr. Ekrem Uysal, "Teoriden Pratiğe İman Namaz İlişkisi" konulu bir konuşma yaptı.
İslam toplumunun, vuku bulan sorun ve sıkıntıları Peygamberimize götürdüğünü ve çözümü orada bulduğunu belirten Uysal, fakat Hazreti Peygamber'in vefatından sonra hilafet başta olmak üzere Hazreti Ebubekir döneminde vuku bulan Ridde olayları, zekât vermeyenlerin durumu, Hazreti Osman'ın şehadeti, Hazreti Ali döneminde vuku bulan nahoş olaylar neticesinde iman-amel ilişkisinin ortaya konulduğunu söyledi.
"Ortaya çıkan meseleler ameli noktada imanı etkiler mi etkilemez mi problemi ortaya çıkmış oldu" diyen Uysal şöyle devam etti:
"Nihayetinde kimi gruplar büyük günah işleyenlerin durumuna binaen bunların imandan çıktıklarını, kimileri 'hayır imandan çıkmaz onların durumunu Allah'a havale ederiz' demiş, bazıları ise onların durumu ne iman ne de küfür arasındadır, ikisi arasında bir yerdedirler' kanaatini ortaya koymuşlardır.
Burada dikkatimizi çeken husus iman-amel ilişkisi noktasındaki durumdur ve bu iman-amel ilişkisinde amel noktasını baz aldığımızda en önemli hususlardan bir tanesi ve en yücesi namazdır."
İmanın, güven içerisinde olma, din adına tebliğ ettiği peygamberi ve peygamberleri tasdik etme anlamına geldiğini ifade eden Uysal, "İmanı sadece kalben tasdik anlamında kullananlar olduğu gibi dille ikrar diyenler ve bunlarla beraber azalarla amel etmek diyenler de olmuştur. İşte bunların tanımında azalarla amel kısmı bizim için önem teşkil ediyor. Çünkü bunun en zirve noktasında namaz bulunmaktadır." dedi.
"İslam imanı ihtiva etmektedir"
İslam'ın, teslim olmak ve boyun eğmek anlamına geldiğini vurgulayan Uysal, "Kalbi tasdik olan iman ise İslam'ın sadece temel öğelerinden biridir. İman İslam'ın esaslarından biri olduğu için İslam imanı ihtiva etmektedir. Bundan sonra bir de amel durumu var. Amel; iş, çaba, gayret anlamına geliyor. Yani emir ve yasakların nihayetinde insanlara sevap ya da ceza karşılığını getirecek şeylerin hepsine amel deniyor. İman-İslam ilişkisine baktığımızda ayeti kerimeler ve hadis-i şerifler bu konuda bizlere rehberlik ediyor. Kimileri 'Kim İslam dışında bir din ararsa, tercih etmeye kalkışırsa bu ondan kabul edilmeyecek' ayeti kerimesini baz alarak İslam ve imanın aynı şeyi ifade ettiğini beyan ediyor. Kimleri de yine ayeti kerimelere dayanarak 'Allah-u Teala, İslam'ı ve imanı farklı farklı zikretmiştir. Bundan dolayı iman ile İslam ayrıdır' demişlerdir." diye konuştu.
Konuşmasına devamla Uysal, "Bu konuda Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem'in hadisini hatırlatarak biri Allah Resulü'nün huzuruna çıkıp iman nedir diye sorduğunda Efendimiz imanın şartlarını sıralayarak cevap verir. İslam'ı sorduğunda ise İslam'ın 5 esasını sıralayarak cevap veriyor. 'Sen her ne kadar Allah'ı görmüyorsan da Allah seni görüyor onun için Allah'ın görüyormuşcasına ibadet etmen, kendisine kulluk vaziyetini yerine getirmen ihsandır' diye buyuruyor." dedi.
"Allah'ın bir uyarısı var"
İslam alimlerinin, bu rivayet ve Hucurat Suresi'ndeki ayetler çerçevesinde iman ile İslam'ın ayrı olduklarını söylediklerini dile getiren Uysal, "İman-amel ilişkisine baktığımızda bilindiği üzere ameller imanı kuvvetlendiren unsurlardır. Haliyle iman her ne kadar olsa da amel olmazsa bir süre sonra imanın zayıflaması vuku bulabilir. Bununla birlikte ayeti kerimelere dayanarak 'Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylersiniz' ayeti kerimesinde Allah-u Teala esasında nahoş gördüğü bir duruma karşılık bir uyarı vardır. Buna rağmen yapmadığımız şeyleri söylediğimiz halde Allah-u Teala bizi iman dışına atmıyor, sadece uyarıyor. Haliyle kişi amel noktasında bir günah işlediğinde iman dışına çıkmaz, sadece günahkâr oluyor." ifadelerini kullandı.
Uysal, "Yine başka bir ayeti kerimede 'Ey iman edenler size ne oluyor da Allah yolunda cihada çıkın denildiği zaman yere çakılıp duruyorsunuz. Yoksa dünya hayatını ahiret hayatına mı tercih ediyorsunuz?' diye zikrediliyor. Burada da aslında Allah'ın bir uyarısı vardır ama dikkat edilirse Allah'ın cihada çıkın çağrısına icabet etmeyen insanlara Allah-u Teala 'Ey iman edenler' diyor, 'Ey kafirler' demiyor. Bundan dolayı iman çerçevesi içerisindedirler ama velakin yaptıkları hataların cezasını da göreceğini demişlerdir alimlerimiz." şeklinde konuştu.
"Yaklaşımlar namazın neredeyse imana yakın bir kıymete haiz olduğunu gösterir"
Namazın önemine de değinen Uysal şunları söyledi:
"Namaz fiili olarak iftitah tekbiriyle başlayıp amel, dua, zikir ve hareketlerinin bulunduğu ve nihayetinde selamla biten bir ibadettir. Bazı alimlerimiz birtakım ayetlere dayanarak 'namazı terk eden imanı terk etmiştir' demişse de bazı alimler söz konusu ayetlerde kastedilenin sadece namazın farz olduğuna değinildiği yönünü ifade etmiştir. Bu yaklaşımlar, namazın neredeyse imana yakın bir kıymete haiz olduğunu gösterir.
Namazın önemiyle ilgili diğer ayetlere baktığımızda iman ile amelin yani namazın peş peşe geldiğini görüyoruz. Bu da haliyle namazla imanın ne kadar sıkı ilişki içerisinde olduğunu gösteren unsurlardır. Bazı ayetlerde mümini müşriklerden alıkoyan vasıfların en önemlisi namaz ibadetidir. Ayeti kerime ve hadisi şeriflerle bu kadar öne çıkmış bir ibadet karşısında tabiri caizse mümine düşen 'işittik, itaat ettik' demek düşer."(İLKHA)