Abdulvahap Pêncwinî: Laiklik Kürtleri akide ve tevhitten koparıyor
Ahmed Abdulvahap Pêncwinî, 7'nci Âlimler Buluşmasındaki konuşmasında, "Laikliğin yapmaya çalıştığı en önemli şey Kürtleri akideden koparmak, tevhide dair ilişkilerini kesmek ve onları bir şekilde kendi medeniyetin yabancı hale getirmektir." dedi.
Dünya Alimler Birliği Erbil Temsilcisi Prof. Dr. Ahmed Abdulvahap Pêncwinî, Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından gerçekleştirilen "7'nci Âlimler Buluşması"nın ikinci oturumunda sunum yaptı.
Pêncwinî, sunumunda "Kürt Toplumunda Sekülerleşmenin Arkasındaki Etkenler, Tahribatları, Mücadelenin Gerekliliği, Ulemanın Sorumlulukları" konulu bir konuşma yaptı.
7'nci Alimler Buluşması başladı
Molla Enver Kılıçaslan: Medreseler irşad vazifesini üstlendiğinde halk ıslah olmuştur
Afganistan İslam Emirliği Sözcüsü Mücahid: Âlimlerimiz cihat saflarını yönettiler
Ali Karadağî: Medreselerin sabitelerini korumakla birlikte geliştirmemiz gerekiyor
Şeyh Haznevi: Davetçiler çalışmalarında Allah rızasını gözetmezlerse başarılı olamazlar
Yusuf Kaplan: İslam, Müslümanları ayağa kaldıracak alimlerini bekliyor
Mehmet Fırat: Kürtler İslam bayrağını yükseltmek için gönülden İslam'a dahil oldular
Kürt halkının, ümmetin diğer parçalarıyla omuz omuza vererek İslam medeniyetine ilim, bilim, edebiyat gibi alanlarda büyük katkılarda bulunduğunu belirten Pêncwinî, tarih boyunca önderlik yapmış Kürt milletinin bu liderliğini engelleme çabalarının da her daim var olduğunu söyledi.
Pêncwinî, "Kur'an'da da belirtildiği üzere İslam düşmanları Müslümanların üzerine desise kurmaktan geri durmaz. Onların İslam'a düşmanlıkları bitmez. Allah-u Teala'nın fazlıyla keremiyle bu ümmete nasip ettiği bu coğrafyalarda her daim desiseleri, planları var olacaktır." dedi.
Pêncwinî, "İşte tam da böyle sıkıntıları bitirmek, ümmeti karanlıktan aydınlığa, fakirlikten zenginliğe, zilletten izzete, küfürden imana çıkarmak adına ortaya konacak çabalarda hiç şüphesiz Kürt halkının olması gereken katkısı Araplardan ve diğer milletlerden az kalır bir yanı yoktur. Tüm bu milletler Allah'ın izniyle bu medeniyet sancağını taşımışlardır. Kürt halkı diğer milletlere oranla daha az bir millet olduğundan dolayı veya Birinci Dünya Savaşından sonra kendisine toprak taksimi yapılmadığından dolayı resmi anlamda tanınır bir toprak bütünlüğü bulunmamaktadır. Bu durum zaman zaman Kürtlerin ezilmesine ve haklarının alınmasına neden olmuştur." diye konuştu.
Haçlıların, siyonizmin, çağdaş Kisralığın var ettiği en zararlı şeylerden bir tanesinin de laiklik olduğunu vurgulayan Pêncwinî, "Çünkü laikliğin temelinde din ve devlet işlerini birbirinden ayırmak yoktur. Dini, hayatın bütün alanlarında tecrit etmek, uzak tutmak vardır." diye açıkladı.
"Kürtleri İslam'a düşman etmeye çalışmaktadırlar"
Pêncwinî, şöyle konuştu:
Kürt halkı, birçok dertle karşı karşıyadır. Bize düşen de Kürt halkının haklarını, kendisini dünyanın en büyük gücü olarak gören ve dünyayı bölük pörçük hale getiren devletlere yedirmemektir.Laikliğin yapmaya çalıştığı en önemli şey Kürtleri akideden koparmak, tevhide dair ilişkilerini kesmek ve onları bir şekilde kendi kültürüne, medeniyetine yabancı hale getirmektir.
Kürt halkının davası haklı bir davadır. Ancak bu hakkın sözcülüğünü maalesef günümüzde seküler kesimler yapmaktadır. Bu bizler için büyük bir ayıptır. Kürt halkının hakkını sözde savunan güruha baktığımızda bunlar ne Allah'ı ne dini ne mukaddesatı tanırlar. Ne de bu halkın inancına saygılıdırlar.
Gerek dış gerekse iç kuvvetler tarafından Kürt halkının inanılmaz bir şekilde laikleştirilmesi süreci içerisinde olduğunu görmekteyiz. Bir şekilde bazı iddialarla Kürtleri İslam'a düşman etmeye çalışmaktadırlar. Bu argümanlardan bir tanesi de Kürt halkına, Müslüman kardeşlerinin onları umursamadığı, onların hakkını vermediği, İslam'ın onları ezdiği ve Müslümanların da bu anlamda hiçbir şey yapmadığı iddiasıdır. Bu iddialarla Kürtleri kendi medeniyetlerine düşman yapmaya çalışmaktadırlar.
Laikliğin, sekülerizmin Kürt halkı içerisinde yayılmasının temel sebeplerinden birinin yanlış eğitim metodları ve müfredat olduğunu belirten Pêncwinî, "Bu yanlış yollara karşı mescitler, medreseler, hutbeler yoluyla mücadele edilebilir. Müslümanların, her platformu deneyerek bir şekilde halkları bilinçlendirmeleri lazım. Ancak bunlar yeterli değildir." İfadelerini kullandı.
"Âlimlerin, Kürtlerin gençlerinde sahih akideyi oluşturması gerekiyor"
Pêncwinî, şunları ekledi:
"Hutbelerimiz, hocalarımızın konuşmaları bu anlamda yeterli değildir. Çünkü ortaya konulan fitne fesat daha büyüktür. Öte yandan dini söylem geliştirmede eksiğiz. Maalesef hasmımız kadar söylemlerimiz yoktur. Ayrıca gençlerin manevi yönünü doyuramıyoruz. İslam ümmeti, batının yaptığı çalışmaları maalesef savuşturamamaktadır. Hocalar, öğrencilerini yetiştirirken dini kavramları kullanmada yetersizdir. Dini güzel yaşayacak örnek alimlerimiz azdır. Kürt toplumundaki ekonomik sıkıntılar. Bunları hepsi Kürt toplumlun dininden koparılmasına neden oluyor.
Âlimlerin, Kürt halkının laikleşmesine engel olması için ilk olarak sahih akideyi gençlerde oluşturması gerekiyor. Bu da akli yollarla yapılmalı ve teknolojiden istifade edilmeli, her platform kullanılmalıdır. Ayrıca batıl kitaplar bir şekilde gençlerden uzak tutulmalıdır. Öte yandan Kur'an ve sünnet en güzel bir şekilde dikkate alınarak onları merkeze alan bir din söylemi geliştirilmelidir."
İkinci oturum Pêncwini'nin konuşmasıyla son buldu. Ardından yapılan mülahazalarda katılımcılardan bazıları fikirlerini beyan etti.
7'nci Âlimler Buluşması yarın yapılacak iki oturumla devam edecek. (İLKHA)