İngiltere hapishanelerindeki kurumsal ırkçılık ölümlere neden oluyor
İngiltere'de hapishanelerdeki ölümlerle ilgili yayımlanan bir rapor, ülkede özellikle siyahi ve farklı etnik kökene sahip mahkumların cezaevlerinde ayrımcılığa maruz kaldığını ortaya koydu.
İngiltere'de kurumsal yapılarla bağlantılı ölümler nedeniyle yakınını kaybetmiş kişilere, ölümlerin soruşturulmasında destek ve danışmanlık sağlayan "INQUEST" adlı bağımsız yardım kuruluşu, "2015-2022 Yıllarında Hapishanede Irksal Ayrımcılığa Uğrayanların Ölümleri: Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele" başlıklı rapor yayımladı.
Cezaevlerinde kurumsal ırkçılığın ölümcül sonuçlarını ortaya koyan raporda, ırk ayrımcılığına uğramış 22 kişinin hikayelerine ve bu kişilerin hapishanelerde ne şekilde öldüklerine yer verildi.
Özellikle siyahi ve farklı etnik kökenden gelen mahkumların cezaevlerinde maruz kaldığı ayrımcılığa odaklanılan raporda, Asyalılar, Orta Doğulular, Romanlar, Doğu Avrupalılar ve Beyaz İrlandalılara dikkat çekildi.
Raporda, ırksal ayrımcılık, ırksal klişeleştirme, düşmanca ortam, fiziksel ve zihinsel sağlığın ihmali ve ırk ayrımcılığına uğramış kişilerin zorbalığı ve mağduriyeti, mahkumların karşı karşıya kaldığı koşullarla detaylandırıldı.
"Kardeşimin ölümünden hiç kimse sorumlu tutulmadı ve adalet sağlanmadı"
Raporda, 4 Ağustos 2019'da göğsündeki enfeksiyon nedeniyle Leeds'te tutuklu olduğu hapishanede 22 yaşında hayatını kaybeden Pakistan kökenli Muhammed İrfaan Afzal'ın yaşadıklarına yer verildi.
Afzal'ın, cezaevine girdiğinde fiziksel olarak sağlıklı olduğu, ancak yaklaşık 2 ay sonra vücut ağırlığının neredeyse üçte birini kaybettiğine değinilen raporda, Afzal'ın içinde bulunduğu durumun onu enfeksiyona karşı savunmasız bıraktığına değinildi.
Raporda, Afzal’ın ölümüyle ilgili soruşturmaların, yalnızca fiziksel açıdan iyi görünmediği günlerde değil, aynı zamanda akıl sağlığı ve öğrenme güçlüğü açısından da sağlığının kötüye gittiği dönemleri tespit ettiği bildirildi.
Afzal'ın kız kardeşi Ayesha Afzal, kardeşinin ölümüne ilişkin yaptığı açıklamada, "Kardeşim hayatının son birkaç ayında korku içinde, açlık, hastalık ve yalnız acı çekti. Bu, ölene kadar her gün beni rahatsız edecek. Ölümünden hiç kimse sorumlu tutulmadı ve adalet sağlanmadı." ifadelerini kullandı.
Raporda, ırksal ayrımcılığa maruz kalmış mahkumların, hem fiziksel hem de zihinsel sağlıklarının ihmal edildiği vurgulanarak, Anabella Landsberg, Tyrone Givans, Osman Ali Hassan, Natasha Chin ve Tommy Nicol gibi çok sayıda mahkumun benzer ihmalkarlığa maruz bırakıldığına dikkat çekildi.
"Çok uzun süredir bu ölümlerde payı olan sistemik sorunlar göz ardı edildi"
INQUEST İcra Direktörü Deborah Coles, rapora ilişkin açıklamasında, "Siyahilerin ve ırk ayrımcılığına uğramış insanların hapishanede ölümlerine hizmet eden, defalarca tekrarlanan başarısızlık kalıpları görüyoruz. Ancak, çok uzun süredir bu ölümlerde payı olan sistemik sorunlar göz ardı edildi." dedi.
Irksal ayrımcılığa uğramış kişilerin hapishanelerde ölümlerini sona erdirmek için kısa vadede bu ölümler üzerinde daha odaklı soruşturma, gözetim ve eyleme ihtiyaç olduğunu belirten Coles, "Uzun vadede de hapishane inşasını durdurmalı ve ceza adalet sisteminden gelen kaynakları refah, sağlık, barınma, eğitim ve sosyal bakıma yönlendirmeliyiz." ifadelerini kullandı.