Uzmanlar: Günlük yaşamla dijital yaşam arasında denge kurulmalıdır
Teknolojik cihazlara öcü muamelesi yapıp uzak durulması gereken cihazlar olarak görmenin yanlış olduğuna değinen uzmanlar, çocukların teknolojik cihazlarda geçirdikleri süreye ve yaş sınırlamalarına dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor.
Dijital çağda sağlıklı çocuk yetiştirmenin anne babalara bağlı olduğunu söyleyen Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yavuz Samur, izletilecek içeriğin dikkatli seçilmesi ve kontrol edilmesi gerektiğini vurguladı.
Günümüzde teknoloji olmadan çocuk yetiştirmenin neredeyse imkânsız bir hal aldığını söyleyen Samur, her evde çocuğun rahatlıkla ulaşabildiği akıllı telefon, tablet ve bilgisayarlar varken çocuğun teknolojik cihazlardan uzak durmasının çok zor olduğunu belirtti.
“Ekran karşısında geçirilecek süre yaş çarpı 10 dakika şeklinde olmalıdır”
Çocukların ekrana 18 yaşına kadar, yaş x 10 dakika kadar bakmaları gerektiğini belirten Samur, “Çocuk 9 yaşındaysa ekrana 90 dakika bakabilir. Bu süreyi bırakmamızın nedeni günlük yaşamla dijital yaşamı dengelemesi içindir. Bu sürelere uyulduğu ve yaş sınırlamalarına da dikkat edildiği müddetçe aslında ekranlarda çok güzel uygulamalar ve oyunlar var. Çocuklarımız tabi ki bunlarla oynayabilirler. Biz de aynı şekilde sosyal medyada bilgi ediniyoruz. Eğlence ihtiyacımızı orada gideriyoruz. Dolayısıyla bunlara öcü gibi bakmak yerine bunları daha verimli nasıl kullanabiliriz noktasında 2 şeye çok dikkat etmemiz gerekiyor. Ekran süresi (yaş çarpı 10 dakika) ve bütün uygulama ve oyunların yaş sınırlamasına dikkat etmemiz gerekiyor.” dedi.
“Çocuğun izlediği içeriğin ve oyunun yaşına uygun ve belirli bir zaman diliminde olması gerekiyor”
Çok fazla ekran tüketiminde ve yaş sınırlamalarına uyulmadığında tehlikelerin ortaya çıktığına dikkat çeken Samur, “Örneğin çocuk 10 yaşında ama 18 artı bir oyun oynuyor. Çocuk oradaki içeriği idrak edemediği ve içerik çocuğa uygun olmadığı için çocuk, görmemesi ve oynamaması gereken bir oyun ve içeriğe maruz kalıyor. Dolayısıyla biz öncelikle bunlardan sakınmalıyız. Nasıl ki televizyon karşısına geçtiğimizde kanal seçiyorsak çocuklar için de oyun ve uygulama seçmeliyiz ki o tehlikelerden çocuğumuzu maksimum derecede koruyalım.” ifadelerini kullandı.
“Ekrana bakacağı süreye sınır koyulduğunda kızan çocuk için uzman desteği alınmalıdır”
Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yavuz Samur
Samur, “Eğer çocuğun ekran süresine sınır koyduğunuzda çocuğunuz size kızıyorsa bağırıyorsa elindekini fırlatıyorsa bu artık işin son noktasıdır. Burada artık önlem alınması gerekir. Bir psikolog veya pedagogdan destek alınabilir. Ancak öncelikle okulun rehberlik servisinden destek alınmasını tavsiye ederim. Çünkü burada artık çocuk onsuz yapamadığını söylüyordur. Bu artık bir öfke nöbetidir ve buna önlem alınması gerekir. Anne babalar olarak bunu görmezden gelemeyiz. Bu alarmdır. Alarm görmezden gelinmemeli ve en kısa zamanda rehber öğretmenine ve sonrasında da onun yönlendireceği bir psikolog, pedagog veya psikiyatristten destek alınabilir.” diye konuştu.
“Çocuğun fiziksel hayatta geçirdiği zaman ile dijital ortamda geçirdiği zaman dengelenmelidir”
Çocuğa yemek yedirirken nasıl dikkat ediliyorsa ekran tüketimine de dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Samur, “Fiziksel hayat ile ekranda geçirdiği süre dengeli mi? ‘Ekranda geçirdiği zamanı nasıl azaltabilirim ki fiziksel hayatta geçirdiği zaman artsın?’ diye düşünmeliyiz. Çocuğa sürekli ‘kitap oku’ veya ‘ders çalış’ diyemeyiz. Bunlar da sağlıklı değil. Bu, ‘sürekli tatlı ye’ demek gibi bir şey. Burada ‘üretim için tüketim’ diye anahtar bir kelimeden bahsetmek istiyorum. Örneğin çocuk ekranın karşısına geçmiş bir şey izliyor. Mesela ‘en uzağa giden uçak’ videosu izliyor. En uzağa giden uçağı videoda izliyor, yani bir şey tüketiyor ama eline de kâğıdı almış o uçağı yapmaya çalışıyor. Yani üretim yapıyor. Yani üretim için tüketim yapıyor. Çocuk böyle etkinlikler yaparsa bunlar dengeli etkinlikler olmuş oluyor. Yani hem fiziksel hayatta hem de dijital hayatta bir şeyler yapıyor. Dolayısıyla bunlarda herhangi bir sorun yok.” şeklinde konuştu.
“Aile olarak ekranın hayatımızda olmadığı zaman dilimleri oluşturmalıyız”
Çok önemli bazı kavramlardan bahseden Samur, şunları söyledi:
“Ekransız yemek: Lütfen akşamları hep beraber sofraya oturulduğunda yemek esnasında ekrana bakmayın.
Ekransız saat: Her akşam bir saat boyunca evde kimse ekrana bakmasın.
Ekransız akşam: burada da haftada bir akşam hiç kimsenin ekrana bakmadığı bir akşam olsun istiyoruz. Sanki elektrikler kesilmiş gibi davranalım. Anne babalar olarak biz ekrana baktığımız için çocuklarımız çok üzüyor ve sinirleniyorlar. Dolayısıyla bizim de ekrana ara vermemiz gerekiyor.
Ekransız bir gün: Ayda bir gün kimsenin ekrana bakmadığı bir gün. Bunu denemekte fayda var ve buna ‘Dijital detoks’ deniyor. Hiç ekrana bakmadan bir gün geçirebiliyor muyuz? Ne kadar dayanabiliyoruz? Çünkü ekrana bakmadan yaşayabilmek çok önemli bir hal aldı. Eğer ekrana bakmadan zaman geçirilemiyorsa buna da ‘Nomofobik’ davranış diyoruz. Yani ekransız yapamama rahatsızlığı diyoruz. Bu rahatsızlık da var yok mu diye kontrol etmek için güzel bir fırsattır.” (İLKHA)