• DOLAR 34.579
  • EURO 36.296
  • ALTIN 2996.092
  • ...
Sosyal Medya ve İnternet Haberciliği Yasası Nedir?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun.  Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Basın, sosyal medya ve internet haberciliğine ilişkin düzenlemenin ilk iki maddesi TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

Kabul edilen maddelere göre, yasal zemine kavuşturulmaları için internet haber siteleri ile basın kartına ilişkin konular, Basın Kanunu'nun kapsamına alınarak radyo, televizyon, kamu kurum ve kuruluşlarının yürüttükleri enformasyon hizmetlerinde çalışan kamu personeli, basın kartı düzenlenmesi bakımından süreli yayın çalışanları gibi değerlendirilecek.

Basın Kanunu'nun amaçları arasına basın kartına ilişkin usul ve esasları belirlemek de eklenecek. Teklifle basın kartı talep eden medya mensupları ve enformasyon görevlileri, kanun kapsamına dâhil edilecek.

İnternet haber siteleri de süreli yayın tanımı kapsamına alınacak. Teklifte "internet haber sitesi", "İletişim Başkanı", "İletişim Başkanlığı", "Basın Kartı Komisyonu", "medya mensubu", "enformasyon görevlisi" de tanımlanıyor.

Medya Uzmanı Kurtuluş Kılınç, Sosyal Medya ve İnternet Haberciliği Yasası hakkında İLKHA muhabirine önemli değerlendirmelerde bulundu.

Sosyal Medya ve İnternet Haberciliği Yasası'nın toplumun geniş bir kesimini kapsadığını belirten Medya Uzmanı Kurtuluş Kılınç, yasanın özellikle de internet haberciliği yapan veya herhangi bir kuruma bağlı olmaksızın gazetecilik yapıp sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanan hemen herkesi çok yakından ilgilendirdiğini söyledi.

"İnternet haber siteleri de Basın İlan Kurumundan ücret alabilecek"

Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığı tarafından verilen basın kartlarının, yeni yasa içeriğiyle birlikte yeni kesimlerce de alınabilmesinin önünün açıldığını vurgulayan Kılınç, "Aynı zamanda basılı gazeteler, basın ilan kurumlarından belirli bir ücret alıyor. Bunun yanında internet siteleri, haber siteleri anlamında söylüyorum, onlar da belirli bir ücret alabilecek. Tabii ki bunlar belirli şartlar karşılandığı takdirde olacak." dedi.

"Sosyal medya şirketleri, ülkemizde bir temsilci bulundurmak zorunda kalacak"

Yasanın çocuğu ve aileyi koruyan önemli bir yapısının olduğunu ifade eden Medya Uzmanı Kılınç, "Çocukları koruyan bu kısmının ötesinde, sosyal medya şirketleri, sosyal ağların bulunduğu ülkelerde temsilcilik bulundurmuyor. Birçoğu artık ülkemizde bir temsilci bulundurmak zorunda kalacak ve devlet herhangi bir bilgi istediği takdirde de kullanıcıyla ilgili bilgileri vermesi gerekecek. Bu da önemli çünkü bu sosyal medya şirketleri fikir özgürlüğü adı altında, aklına gelen her şeyi yazan insanları koruyabiliyorlardı." şeklinde konuştu.

"Haber sitelerinin künyeleri ve iletişimleri artık olmak zorunda"

Yasanın haber siteleri ve gazetecileri ilgilendiren taraflarına da değinen Kılınç, "Haber sitelerinin künyeleri ve iletişimleri olmak zorunda olacak artık. Bir haber herhangi bir sitede yayınlanıyor; bunu yayınlayan bu internet haber sitesi nerden yayın yapıyor ya da kim bunun sahibi? dediğinizde, künyesi yok, iletişim bilgileri yok, tırnak içerisinde söyleyeyim, halk arasındaki deyimle, 'Sarı çizmeli Mehmet Ağa' ama artık bu böyle olmayacak ve bu haberler saklanmak zorunda kalınacak. Eğer bir yalan haber söz konusuysa da silinmesi gerektiğinde dört saat içerisinde mahkeme kararıyla silinebilecek." diye konuştu.

"Bir yasa çıkartıyorsanız, bütün ifadeler net bir şekilde anlaşılabilmelidir"

Medya Uzmanı Kurtuluş Kılınç

Sosyal Medya ve İnternet Haberciliği Yasası'na karşı çıkanların, en çok da seçim öncesine denk gelen değişikliği sosyal medyayı sansürlemek ve baskı altına almak gibi algıladıklarını ifade eden Kılınç, şunları kaydetti:

"Artık belirli bir ücret verileceği için de özgürce haber yapılamayacağını ifade ediyorlar. Bununla birlikte itirazlar arasında muğlak ifadeler olduğu konusu da var. Aslında benim de bu noktada itirazım var. Çünkü bir yasa çıkartıyorsanız, bir kanun teklifinde bulunuyorsanız bütün ifadelerin net bir şekilde anlaşılabilmesi gereklidir. Örneğin sizin yaptığınız bir haber, benim söylediğim ya da yazdığım cümle, hâkim karşısına çıktığınızda halk sağlığını, kamu sağlığını bozuyor ya da tehdit ediyor ya da toplumsal barışı bozuyor denilerek bugün bir suç olmayan iş, yarın suç olabilir ya da bugün birilerinin suç olarak gördüğünü yarın suç olarak görmeyebilirler, bir iktidar değişikliği söz konusu olduğunda. Dolayısıyla bizim bunları çok doğru bir şekilde bu kanun teklifinin içerisine yerleştirmemiz lazım. Aslında tabi bazı kanun maddeleri meclisten geçti ve görüşmeye de devam ediliyor. Belki çıktığında daha farklı bir şekle de dönüşebilir."

"Sosyal medya üzerindeki tepkiye göre tutuklamalar ya da serbest bırakılmalar oluyor"

Yalan bir haber yazıldığında ya da bir dezenformasyon söz konusu olduğunda 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezaları olduğunu aktaran Kılınç, "Çıkan yasa şunu sağlayacak; yazdığım şeylerin beni bağlayacağını biliyorsam o zaman daha dikkatli olurum. Artık internette de herkes her aklına geleni istediği gibi istediği şekilde yazamayacak. Sosyal medya ve etkisi sosyal yaşam içerisinde çok fazla hissediliyor. Serbest bırakılan bir insan sosyal medyadan tepki alınca tekrar tutuklanabiliyor ya da tutuklanan bir insan serbest bırakılabiliyor." ifadelerini kullandı.

"Ağır şartların hafifletilmesi ve muğlak ifadelerin netleştirilmesi gerekiyor"

Sosyal Medya ve İnternet Haberciliği Yasası'nın muğlak ifadelerden arındırılarak netleştirilmesi ve şartlarının hafifletilmesi gerektiğini söyleyen Kılınç, "Bugün mesela yaşadığımız şehirde, Doğu Anadolu'da, Güneydoğu Anadolu'da basın ilan kurumundan para alabilecek, bunu başarabilecek çok çok az sayıda insan vardır. Çünkü en az 4 sigortalı, 212 Sayılı Basın İş Yasası üzerinden gazeteci olarak sigortası yatan 4 personel, çalıştırmak zorundalar. Bu arkadaşlarımızın her birinin kazançlarını düşündüğümüz zaman, işverene büyük bir masraf çıkacak. Tabi bunu İstanbul'da, Ankara'da uygulamak biraz daha kolay olacaktır. Aslında yıllardır istediğimiz bir şeydi bu; yani internet gazeteciliği üzerinden gazetecilerin çalıştırılması ve bunun Basın İlan Kurumu üzerinden destekli olması, çıkmış olması güzel ama bu ağır şartların hafifletilmesi ve muğlak ifadelerin değiştirilmesi lazım." şeklinde konuştu.

"Şiddet, yalan ve infial yoksa düşünceyi ifade etmenin önüne geçilmemelidir"

Şiddete veya silaha başvurulmadığı müddetçe kişinin düşüncesini ifade etmesinin ya da bir konuyu düşünmesinin önüne geçilmemesi gerektiğini vurgulayan Kılınç, şunları kaydetti:

"Ne kadar uç olursa olsun düşünceler eğer toplumsal manada bir infial uyandırmıyorsa, söyledikleri yalan değilse, o zaman düşüncelerini rahat bir şekilde ifade edebilmeli. Ama eğer bu toplumu yönlendirme amacı taşıyorsa, açık bir şekilde yalan söylenebiliyorsa, başkasının özgürlük ve kişisel alanına giriliyorsa ya da bir hakaret, küfür varsa işte biz bunun karşısındayız." (İLKHA)





Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Bu haberler de ilginizi çekebilir