"Camiler Müslümanların sevinç ve hüzünlerini paylaştıkları mekanlardır"
Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle değerlendirmelerde bulunan Adıyaman İl Müftüsü Mehmet Taştan, camilerin, halkın toplanma ve bir araya gelme mekânları olduğunu söyledi.
Taştan, camilerin toplum hayatındaki yerine ve önemine değinerek camilerin Müslümanların ibadethanesi ve önemli kararların alındığı, fakir insanların tespit edildiği ve her yaş aralığındaki Müslümanın uğrak yeri olduğunu kaydetti.
Camilerin fonksiyonu hakkında bilgilendirmede bulunan Taştan, "Bu yıl Camiler ve Din Görevlileri haftası, Mevlid-i Nebi Haftasıyla beraber kutlandığı için tema olarak Peygamberimiz Cami ve İrşat olarak belirlendi. İnancımıza göre her şeyin başında Efendimizin (Aleyhissalatu Vesellem) liderliği ve önderliği var. Cemiler ise bu dinin mabetleridir. Bu dinin mabedi aslında sadece cami değildir. Çünkü Ümmet-i Muhammed için yeryüzünün tamamı mescid kılınmıştır ama özelde ibadete ayrılan mekânlardır. Cami Arapça'da mescid anlamında kullanılmıyor. Fakat Kur'an-ı Kerim'de geçen şekli mesciddir. Cami kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla herkesi bir araya getiren ibadete medar olan bir yerdir. Türkiye'de cami ve mescit olarak kullanılıyor. Peki, cami çok mu önemli bir mekân? Evet. Cami Allaha sığındığımız bir yer, fakat zaman zaman da afetlerden, bazı sıkıntılar nedeniyle sığındığımız bir mekândır. Cami, fikren ve zikren insanları bir araya getiren, ülke adına önemli kararların alındığı yerlerdir. Cami, devletin vermek istediği mesajı halka hutbeler ve vaazlar kanalıyla ulaştırdığı mekânlardır. Dolaysıyla camiler paylaşım yerleridir." ifadelerini kullandı.
"Camiler Efendimiz döneminde sadece mescit değildi"
Camilerin, Hazreti Peygamber döneminde çok fonksiyonlu yerler olduğunun altını çizen Taştan, "Camiler Peygamber Efendimiz döneminde çeşitli fonksiyonlar icra ederlerdi, sadece mescit değildi. Cami aynı zamanda medrese, okul idi. Peygamber Efendimizin (Aleyhissalatu Vesellem) mescidinde Suffa vardı. Burada okuyan Efendimizin güzide ashabı, talebeleri vardı. Birçok hadis âlimi burada yetişmiştir. Mescitler paylaşım yerleridir. Peygamber Efendimiz bir hastanın mevcudiyetini duyduğunda o kimseyi ziyarete giderdi. Ashabtan birisinin sıkıntısı olduğunda orada duyulur ve o sıkıntı hep birlikte giderilirdi. Hazreti Âdem ve Kâbe ile başlayan mescit, günümüzde farklı şekillerde tezahür etti. Kâbe yeryüzüne kurulan ilk mabet ve ilk mescittir. Mescid-i Haram'da kılınan bir namaz diğer mescitlerden kılınan yüz bin namazdan daha efdaldir. Mesid-i Nebevi'de kılınan bir namaz diğer mescitlerde kılınan bin namazdan sevap açısından daha faziletlidir." dedi.
"Camiler ve mescitlerimiz Kâbe'nin şubeleridir"
Camilerin hürmete layık yerler olduğuna dikkat çeken Taştan, "Diğer camiler ve mescitlerimiz Kâbe'nin şubeleridir. Kâbe nasıl hürmete layık ise, Mescid-i Nebevi nasıl hürmete layık ise diğer mescitlerimiz de camilerimiz de öyle hürmete layıktır. Türkiye'mizde mescitler, camiler, Kur'an kursları genel itibarıyla halkımızın katkısı ve imkânlarıyla yapılmaktadır. Dolayısıyla camiler halka, vatandaşa ait yelerdi. Müslümanların birlikte oturdukları, birlikte karar aldıkları, sevinç ve hüzünlerini paylaştıkları mekânlardır. Fakirin tespiti camilerde olur, onların yardımı camiden yapılırdı. Onun için cemaatle kılınan namazın, yalnız kılınan namazdan 25 veya 27 kat daha faziletli olduğunu söyler Peygamber Efendimiz." şeklinde konuştu. (İLKHA)