Doç. Dr. Recep Özdemir: Aile toplumun garantisidir
Adıyaman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Recep Özdemir aileyi korumanın öncelikle devletin görevi olduğunu ancak Müslüman toplumların da bu konuda yeterli şuur ve bilince sahip olması gerektiğini kaydetti.
Toplumun ayakta kalabilmesi, gelişimini sürdürebilmesi için ailenin önemli bir kurum olduğunu dile getiren Özdemir ailenin toplumun son kalesi olduğunu vurguladı.
Ailenin toplumun son kalesi olduğuna dikkat çeken Özdemir, "Şu zamanda toplumun ayakta kalabilmesi, gelişimini sürdürebilmesi için aile önemli bir kurum. Bütün toplumların rengini ve gücünü aile belirlemiştir. Kur'an-ı Kerim'de borçlar hukuku, ceza hukuku gibi birçok hüküm bulunuyor. Ama aile hukuku Kur'an-ı Kerim'de baştan sona bütün ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Çünkü aile toplumun garantisidir. Aile toplumun temel yapı birimidir ve toplumu ayakta tutar. Eğer bir toplum gelecek kurmak istiyorsa aileyi iyi oluşturmalı ailenin temelini sağlamlaştırmalı ve kurallarını belirlemelidir. Maalesef aile kurumu son dönemlerde büyük bir tehdit altındadır. Bizler aileyi kurarken Allah'ın emri Peygamberin kavli diyerek başlıyoruz. Fakat bugün Allah'ın emrine, Peygamberin kavline uyulmadığını görüyoruz. Sağlam bir aileyi kurabilmek için sağlam bireylere ihtiyacımız var. Aileyi oluşturan bireyler birbirlerine talip olma noktasında hassas davranmalı ve İslami kaidelere uymalıdır. Maalesef günümüz insanları birbirlerine malı, mülkü, kariyeri için talip oluyorlar. Tabi ki bu etkenler de önemlidir fakat biz Müslümanların önceliği İslami hassasiyettir. İslami hassasiyete göre bireyler bir araya gelir ve bir yuva kurarlarsa o zaman sağlam bir aile kurulmuş olur." şeklinde konuştu.
"Peygamber Efendimiz aile konusunda da bize en güzel örnektir"
Hazreti Peygamber'in diğer bütün konularda olduğu gibi aile konusunda da bize en güzel örnek olduğuna vurgu yapan Özdemir, "Hazreti Aişe annemize Efendimizin evde neler yaptığı sorulduğunda 'O evdeyken ev işleriyle meşgul olur ve ezan okunduğunda camiye giderdi.' demiştir. Maalesef bizler bu anlayışı tersine çevirmiş durumdayız. Günümüz anne, babaları çocuğu yetiştirme, ahlakı tahkim etme, İslami şuuru oluşturma noktasında gerekli görevlerini yerine getirmiyorlar. Bunun birinci nedeni ailelerin kendini yetiştirmemesi. ikinci nedense anne babaların çok fazla sosyal medyada zaman geçirmeleridir. Aile bir eğitim yuvasıdır. Peygamber Efendimiz'in yaşantısına baktığımızda bir eş bir baba olarak kendine düşen görevleri yerine getirdiğini görüyoruz. Tabiri caizse yan gelip yatmamış eşlerine yardım etmiştir. Kendi şahsi işlerini kendi görmüş eşine ya da diğer aile fertlerine havale etmemiştir. Kendisi bizzat ailesinin eğitimiyle ilgilenmiş ve ezan okunduğu zaman da camiye namaza gitmiştir. Bu yaşantısıyla İslami bir aile Müslüman bir baba nasıl olmalı bunun örnekliğini bizlere sunmuştur." dedi.
"İslam'da her insanın hakları ve sorumlulukları vardır"
Ailede anne ve babanın rollerinin çok önemli olduğuna değinen Özdemir, "Müslümanlar olarak hak ve sorumluluklarımızı bilmemiz gerekir. Eşlerin birbirlerine karşı sorumlulukları olduğu gibi anne babanın çocuklarına, çocukların da anne babaya karşı sorumlulukları vardır. Toplumun bu konuda kendini geliştirmesi gereklidir. Özellikle buradan babalara seslenmek istiyorum: Kur'an'ın emri gereği ailenizi cehennem ateşinden koruyun. Bu emir özelde babalara yöneliktir. Baba bu noktada nasıl bir aile kurabilirim, eşimi ve çocuklarımı İslami konularda nasıl eğitebilirim diyerek kendisini sorgulamalıdır. Sadece baba değil anne de aynı şekilde görev ve sorumluluklarını yerine getirmelidir." ifadelerini kullandı.
"Annelik demek sadece ev işleriyle meşgul olmak demek değildir"
Annenin aile yuvasında rolünün önemine dikkat çeken Özdemir, "Bu dünya imtihan dünyası ve bu imtihanı kazanma noktasında birbirimizin dünya ve ahiret saadeti adına aile içindeki her ferdin birbirine yardımcı olması gerekir. Yuvalarımızı Kur'an ve Efendimizin sünneti doğrultusunda geliştirmeliyiz. Aile yuvası çok büyük tehditler altındadır. Bugün Batıya baktığımız zaman aile diye bir kurum kalmamıştır. Aile gittiği için nüfus, yaşlanmaya ve azalmaya başlamıştır. Biz de bu tehlike şu an için halen görülmedi ama belirtileri görülmeye başlandı. Dış kültürlerden gelen etkenler ile yuvasını tehlikeye sürüklemektedir. Dışarıdan tercüme edilmiş ve Türkiye'de çok okunan bir yayınevinde basılmış olan bir kitabın sayfalarını karıştırırken orada çocuklara yönelik şöyle diyor o felsefe kitabında; 'Anne, babana karşı bir sorumluluğun var mı? Cevapta 'yok.' diyor. 'Çünkü sen istemeden anne baba seni dünyaya getirdi. Dolayısıyla senin anne ve babana karşı hiçbir sorumluluğun yok.' Bu anlayış tamamen Kur'an-ı Kerim'e aykırıdır. Bu sadece iki dakikada rastladığım bir örnektir. Bu tür şeyler çok var." dedi.
"Kültürel kodlarımızdan uzaklaşmaya başladık"
Sosyal medya ve basılı yayın organlarının aile üzerindeki olumsuz etkisinden bahseden Özdemir şöyle devam etti:
İslami aile dediğimiz ve Allah'ın sınırlarını Kur'an-ı Kerim'de çizdiği aile yapısı gerek medya gerekse dizi ve filmlerde bizim aile kodlarımıza uymayan yayınlar söz konusudur. Anne, baba veya öğretmen çocuğu o kültüre göre yetiştiriyor ama sokakların, sosyal medyanın durumu, basılı yayın ve kitapların durumu bazen okulun veya insanların oluşturduğu bu sitemi baştan sona etkileyebiliyor. Bu birinci tehdittir. İkinci tehdit ise biz Müslümanlar maalesef bu konuda duyarlılığımızı yetirdik. O kültürel kodlarımızdan uzaklaşmaya başladık. Müslüman olarak kendimizi bu noktada yetiştirmeliyiz.
"Nemelazımcılık, boş vermişlik bunlar toplumu yıkan şeylerdir"
Adıyaman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Recep Özdemir
Sivil Toplum Kuruluşlarının aileyi korumaya yönelik kötülüklerle mücadele etmesi gerektiğini dile getiren Özdemir, "Kötülerle devlet uğraşır ama kötülükle toplumun uğraşması lazımdır. Toplum eğer kötülükle uğraşmayı bırakırsa o toplum o kötülük tarafından yok edilir. Sivil Toplum Kuruluşları olarak bizler bu konuda elimizi taşın altına koymamız lazımdır. Her şeyi kamudan beklememek lazımdır. Kamunun belli görevleri vardır ama aile ve değerlerimiz konusunda önce kendimizi bilinçlendirmemiz lazımdır. Ve kendi rolümüzün görevlerini yerine getirerek diğer insanları da bilinçlendirmemiz lazımdır. Bu işi ciddiye almamız lazımdır. Bu konu devletin ve milletin bekasını ilgilendiren bir konudur. Bu konuda önce kendimizden ve sonra çevremizdekileri bilinçlendirerek devam etmeliyiz. Nemelazımcılık, boş vermişlik bunlar toplumu yıkan şeylerdir." ifadelerini kullandı.
"Aileyi korumak öncelikle devletin görevidir"
"Devlet eğer kendi bekasını garanti altına almak istiyorsa aileyi korumaya yönelik şeyler yapmalıdır." diyen Özdemir şöyle devam etti:
"Bu sadece sivil insanları yapacağı şeyler değildir. Devlette bu konuda görev üzerine almalıdır. Aileyi tehdit unsurlarla devlet ciddi şekilde mücadele etmelidir. Eş cinsellik veya sapkın hareketleri istediğimiz kadar anlatalım. Kur'an-ı Kerim bunu tehdit edip sapkınlık olduğunu söylüyor. Diğer taraftan devlet de işin içerisine girmelidir. Bu insanları ikna etmeli, gerekirse tedavi etmelidir. Bu tek tek insanların yapabileceği bir şey değildir. Devlet bu konuda okullarda önlem almalı ve inisiyatif almalıdır." (İLKHA)