Bakırcılar Çarşısında artık çekiç sesleri duyulmuyor
Bir dönem çekiç seslerinin yoğun olarak duyulduğu Şanlıurfa'daki tarihi Bakırcılar Çarşısında, teknolojinin gelişmesi ve fabrikasyon ürünlere olan taleplerin artması nedeniyle bakırcılık mesleği bitme noktasına geldi.
Şanlıurfa Bakırcılar Çarşısında, unutulmaya yüz tutan bakırcılığı ve kalaycılığı yaşatmaya çalışan ustalar, teknolojiye rağmen mesleklerini ayakta tutmaya çalışıyor.
Nesilden nesile devam eden bakırcılık mesleğini, gelecek nesillere aktarabilmeleri için devletten destek bekleyen ustalar, teknolojinin ilerlemesi ile birlikte bakır ürünlere olan talebin azaldığını ifade ettiler.
Bakırın sağlık yönünden faydalı olduğunu belirten ustalar, günümüzde bakır eşyaların kullanımının azalmasıyla kalaycılığın da azaldığını dile getirerek Avrupa'nın birçok ülkesinde bakırın her alanda kullanıldığını söylediler.
"Bakırcılık eskisi kadar icra edilmiyor"
Bakırcı ustası Mehmet Çirkin
Bakırcılık mesleğini gücü yettiği kadar devam ettirmeye çalıştığını belirten Bakırcı ustası Mehmet Çirkin, " Yaşım şu an 68. Bu işle 12 yaşından beri uğraşıyorum. Üç kardeş bu işe başladık. 2 kardeşim vefat etti. Çıraklık, kalfalık yaptım. Askerlik yaptıktan sonra da ortak oldum. Daha sonra da bu mesleği gücümün yettiği kadar devam ettirmeye çalışıyorum. Bakırcılık eskisi kadar icra edilmiyor. 2 usta var, onlarda zamanla kaybolacak çünkü her şey teknolojiye döndü. Her şey makineyle çıkarılıyor. El işinin değeri yok. Benim yaptığım ürün biraz kıymetli oluyor. Aynı ürünü makineyle üretiyorlar diye fiyatı uygun oluyor. Bir ürünün aşamaları ürüne göre değişiyor. En kolay üretilen tava bir günde bitmez. Bazen 10-20 gün sürebiliyor." diye konuştu.
"Meraklı olduğumuz için bakırcılığı devam ettiriyoruz"
Bakırcılık mesleğinden eskisi kadar kâr elde edemediğini ifade eden Çirkin, "Bakırı Antep'ten alıyoruz. Isıtıp şekil veriyoruz. Elimdeki ürün tek ayaklı ayran sürahisidir. Yekparedir. Levha halinden sürahi haline getirdim. Bunun işçiliği bir ay sürdü. Hepsi kâr olsa ne değişir, boştur. Meraklı olduğumuz için bakırcılığı devam ettiriyoruz. Fiyatlar ürüne göre değişiyor. Cam, porselen, emaye ve çelik ürünler çıkmış diye bakır olsa da olur olmasa da olur. Bakırcılık mesleğinin sonu gelmiş. Bu meslekte ne çırak ne de usta yetişir. Bakırcılıkta para kazanmak çok azdır. Burada günümü dolduruyorum. Sabah 7'de gelir öğleden sonra 4'te giderim." dedi.
"Mesleğimizin değeri yok"
Teknolojiye bağlı olarak her şeyin hazırının çıktığına dikkat çeken Çirkin, "Bakırcılık yapan sadece 3 usta var. Ben onların ürünlerini yaparım ama onlar benim yaptığımı yapamaz. Mesleğimizin değeri yok, her şeyin hazırı var. İşi bugün bıraksam bakırcılık biter. Çırak yetiştiremiyoruz. Ben ne haftalık verebilirim ne de çırak burada çalışır." ifadelerini kullandı.
"75 yıldır bu mesleğin içerisindeyim"
Kalaycı ustası Mustafa Ozan
Kalaycılığa başladığında 50 dükkân olduğunu ama şimdi 3 dükkânın tek kaldığını dile getiren kalaycı ustası Mustafa Ozan, "85 yaşındayım. 75 yıldır bu mesleğin içerisindeyim. Eskiden babalarımız elimizden tutup bizi ustalara teslim ederdi. Ustalara 'Eti senin, kemiği benim' derdi. Ustalarımızın disiplininin altından çıkmazdık. Sigara içmek, yaramaz insanlarla gezmek ve gece vakti kahveye gitmek yasaktı. Evden işe; işten eve giderdik. Biz böyle yetiştik. Şimdiki nesil bu zahmette çalışmaz. Mesleğe başladığımda 50 dükkân vardı ama şimdi 3 dükkân tek kaldı. Eskiden Urfa'da bakır çoktu. Bütün evlerde bakır bulunurdu. Alüminyum ve çelik çıktı. Bakırda yapılan yemek cana şifa verir. Bakır bardakta su içmek bile şifa verir. Bakır başkadır, sıhhidir. Bugün diğer illerdeki lokantaların hemen hemen hepsinde bakır işi kullanılıyor." şeklinde konuştu.
"Kalaycılık yapa yapa kolumun bir kısmı yandı"
Kalaycılığın devam etmesi için devletten destek bekleyen Ozan, "Kalaycılık zor bir meslek diye işi bırakanlar oldu. Kalaycılık yapa yapa kolumun bir kısmı yandı. Çıraklar böyle zor işe gelmez, kolay işe kaçar. Bu mesleğe yazık oluyor. Devletin mesleğimize el atması gerekiyor. Bugün bir kilo kalayı 850 liraya alıyorum. Devletin yardım etmesi gerekir ki bu meslek devam etsin." dedi.
"Bakır pahalı diye kimse alışveriş yapmıyor"
Halil Büyükoruç
Bakırcılığa 7 yaşında başladığını belirten çırak Halil Büyükoruç, "Bakırcılığa 7 yaşında amcamın yanına gelerek başladım. Sürahi, çaydanlık, cezve, kahve takımları, çay tepsileri ve fincan yapıyorum. İşe başladığımda 20-25 usta vardı ama şu an 3 usta tek kalmış. Bakır pahalı diye kimse alışveriş yapmıyor. Bakırcılık unutulmaya başlamış." diye konuştu. (İLKHA)