• DOLAR 34.463
  • EURO 36.573
  • ALTIN 2921.734
  • ...
İslam Aleminin 5.Harem-i Şerifi - Foto
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

DİYARBAKIR- Diyarbakır`ın (Amed) surlarla çevrili şehir dokusu içerisinde büyük bir öneme sahip olan ve Anadolu`nun en eski camiler listesinde bulunan Ulu Cami, tarih boyunca yerli halkın sürekli bir ibadet mekânı, her gün yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor.

 

Ünlü Şam Emeviye Camii`nin Anadolu`ya yansıması olarak yorumlanan Diyarbakır Ulu Camii, İslam âleminin 5. Harem-i Şerifi olarak kabul edilmektedir. Tarihin her döneminde ibadet merkezi olarak kullanılan tarihi Ulu Camii Diyarbakır`daki en büyük yapılar topluluğudur.

Seyahatnamelerde Ulu Cami
16. Yüzyılda şehre gelen Evliya Çelebi, Ulu Cami`den şu şekilde bahseder: "Kale her kimin eline geçmiş ise, yine bu mabet, mabed olarak kalmıştır. İçinde öyle ruhaniyet var ki bir kimse iki rekât namaz kılsa kabul olunduğuna kalbi şahitlik eder. Güya Halebî`n Ulu Camii, Şam`ın Emevi Camii yahut Kudüs`ün Mescid-i Aksası, Mısır`ın Ezher Camii, İstanbul`un Ayasofya`sıdır". Kiliseden çevirme olduğuna delalet eden nice bir alamet var. Çünkü minaresi dört köşedir ki, eski kilise iken çan yeri imiş. Minber mihrabı eski tarzdır. Caminin içi avize ve kandillerle süslüdür.

Tarihçesi
İlk yapım tarihi 639 yılındaki İslam ordularının Diyarbakır`ı alması ve Cami yerindeki kilisenin camiye çevrilmesine bağlansa da, Büyük Selçuklu egemenliğiyle H. 484/M. 1091 yılında vali Amidüddevle tarafından Sultan Melikşah`ın talimatıyla onartılmıştır. 1115 yılındaki deprem sonrasında yapı büyük oranda değişikliğe uğramış, İnaloğlu Ebu Mansur İlaldı tarafından 511 H./1117-18 M. yılında batı maksuresi (revağı) alt katı, 518 H./1124-25 M. yılında ise üst katı tamamlanmıştır. Doğu maksuresi ise İnaloğlu Mahmut ile Vezir Nisanoğlu Ali zamanında 559 H./1163-64 M. yılında yapılmıştır. Minaresinde bulunan 550 H./1155 M. tarihli kitabedeki İnaloğlu Mahmut ile veziri Nisanoğlu Ali`nin adlarının bulunması minarenin de aynı kişiler tarafından yapıldığını gösterir. Aynı şekilde caminin doğu kapısı üzerinde de Nisanoğlu Ali adı geçer.
Erken İslam dönemi yani Emevi ve Abbasi dönemine ait kitabesi bulunmayan caminin Büyük Selçuklu dönemine kadarki durumu hakkında hemen hiç bilgi bulunmamaktadır. Yapıdaki ilk kitabe, Selçuklu- Melikşah dönemine ait olup, bunu takip eden kitabeler, İnaloğulları, Artuklu, Anadolu Selçuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı dönemlerine aittir.
Camiye Artuklu döneminde iki adet medrese eklenmiştir. Osmanlı döneminde de camide ekleme ve onarımlar devam etmiştir. Bunlardan en önemlisi avlunun kuzey batısına yapılan Şafiiler Camii`dir.

Plan ve Mimari Özellikleri
Diyarbakır Ulu Camii külliyesindeki mevcut yapılar; bir avlu çevresine yerleştirilmiş iki camisi (Hanefiler ve Şafiler Bölümü), iki medresesi (Mesudiye ve Zinciriye), doğu-batı maksuresi, minaresi, şadırvan, havuz ve helâlardan oluşmakta ve bütün bu külliyenin ortasında büyük dikdörtgen bir avlu bulunmaktadır. Avlusundaki tarihin en büyük başmühendislerinden El-Cezire`nin eseri, 900 yıllık güneş saati yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmaktadır. Ulu Cami`nin Hanefiler kısmının kuzey duvarının batısında yer alan Seyyid İbrahim`e ait vakıf kitabesi dikkat çekicidir. Bu vakfiye vakıf anlayışını yansıtması bakımından önem arz etmektedir. Şuan Ulu Cami yapılar topluluğunda kapsamlı bir yenileme çalışmaları yapılmaktadır.

Hanefiler Bölümü
Avlunun güney tarafında, dıştan 18.66*77.00 m ölçülerindeki cami, doğu-batı doğrultusunda enine dikdörtgen planlı bir düzenleme göstermektedir. Harim mekânı, orta eksende mihraba dik uzanan dikey bir sahın ile bunun iki yanında kıble duvarına paralel üçer sahında oluşmaktadır. Cami bu plan özelliği ile transept planlı camiler grubuna dâhil olup, Şam Emeviye Camii ile plan bakımından benzer özellikler göstermektedir.

Şafiiler Bölümü
Ulu Cami yapı topluluğunun ikinci camisi konumundaki yapı avlunun, kuzey-batısına Osmanlı döneminde inşa edilmiştir. Cami dıştan 12.30*34.00 m ölçülerinde, doğu-batı doğrultusunda enine dikdörtgen planlı ve üç sahınlıdır. Bu sahınlar ortadan iki sıra halinde beşer ayağın taşıdığı sivri kemerler ayırmaktadır. Bu girişlerin ikisi de güney tarafta olup, biri Batı Maksuresi`nin alt katına açılan cephenin batı tarafında; diğeri ise cephenin doğu tarafında doğrudan avluya açılmaktadır. Caminin üst örtüsü ahşap kirişlerinin üzerinde düz dam şeklindedir.

Doğu Maksuresi
Avlunu doğu tarafında kuzey-güney istikametinde uzanan maksure iki katlı olarak düzenlenmiştir. Yapı gerek plan açısından ve gerekse mimari açıdan ilk inşa edildiği dönemden günümüze bazı değişikliklere uğrayarak gelmiştir. Burası dıştan 12.24*31.30 m ölçülerinde tutulmuş olup, güneyden harim kuzey duvarı, kuzeyden ise Mesudiye Medresesi önündeki revak hizasına kadar devam etmektedir. Bunun zemin katı ortasına cami avlusunun doğuya açılan asıl girişlerden biri yerleştirilmiştir. Günümüzde iki kademeli bu girişten dıştaki eyvan şeklinde daha geniş tutulmuş olup ikincisi avluya bağlantıyı sağlayan daha sonra oluşturulmuş dar bir koridor şeklinde düzenlemedir.

Batı Maksuresi
Avlunun batı tarafında kuzey-güney istikametinde uzana maksure, iki katlı olarak inşa edilmiştir. Burası dıştan 7.30*32.50 m ölçülerinde tutulmuş olup, güneyden harim kuzey duvarı, kuzeyden ise Şafiiler Camii güney duvarına kadar devam etmektedir. Buranın zemin katının güney batısına dıştan avluya giriş sağlayan kapılardan biri yerleştirilmiştir.

Mesudiye Medresesi
Cami avlusunun kuzey doğusunda yer alan medrese, Artuklu döneminde külliyeye katılmıştır. Plan bakımından doğu- batı istikametinde dikdörtgen bir alana oturan yapı, avluyu tek eyvanlı ve iki katlı medreseler grubuna girmektedir.

Zinciriye Medresesi
Ulu Camii yapı topluluğunun ikinci medresesi konumundaki yapı, topluluktan bağımsız olarak Hanefiler bölümünün batısına ara sokaktan sonra inşa edilmiştir. Bu medrese de Mesudiye Medresesi gibi bir Artuklu dönemi yapısıdır. Plan bakımından kuzey -güney istikametinde kareye yakın dikdörtgen bir alana oturan yapı dıştan 21.50*22.60 m ölçülerinde tutulmuştur. Medrese plan tipolojisi açısından avlulu, iki eyvanlı ve tek katlı medreseler grubuna girmektedir.

Şadırvan
Şadırvan avlunun ortasında yer almaktadır. Batısında namazgâh ve havuz yer almaktadır. Osmanlının son döneminde yapılmıştır. Şadırvan, sekizgen planlı olarak yapılmıştır. Şadırvanın ortasında sekizgen bir su havuzu yer almaktadır. Şadırvan havuzun üst kısmı kenarlarda yine ahşap malzeme ile yapılmış kademeli ve çeşitli geometrik şebekelidir. Şadırvanın tavanı ahşap olup, dıştan yüzeyleri kurşun levhalarla kaplı bir külahla örtülmüştür.

Namazgâh
Cami avlusunda ve şadırvanın batı tarafında yer almaktadır. 18. yüzyılda, Osmanlı son döneminde yapılmış olmalıdır. Namazgâh kare planlı olup, kenar ve köşelerine dikilmiş sekiz mermer direk üzerine oturan ahşap bir külahla kapatılmıştır. Mermer direklerden kıble tarafına gelenlerden ortadaki ve sade bir mihrabiye yapılmıştır. Namazgâhın tabanı taş döşemelidir. Ahşap tavanı düz ve sade bir biçimde çatılı ve pervazlıdır. Bu mekân avlu döşemesinden 0.70 m yükseklikte olmakla, kalabalık ibadetler sırasında müezzin mahfili görevin ide yapmaktadır.

Havuz
Namazgâhın batı tarafında yer almaktadır. 1888 yılında namazgâh ile beraber inşa edilmiştir. Havuz kare planlı ve zemin düzeyinin döşemesi üzerine oldukça büyük bir açık havuz şeklinde yapılmıştır. Bu havuz avlu tabanından yükselen kenarı bir çeşit korkuluk şeklindedir. Etrafında musluklara yer verilmiştir.

Abdestlik Tesisleri
Külliyenin kuzey batısında Şafiiler Camisinin kuzeyinde bulunmaktadır. Külliye ile beraber inşa edilmiş olup, Osmanlı döneminde aldığı biçimiyle günümüze kadar gelmiştir. Bu tesisin içinde geniş abdest alma yerleri ayrıca boy abdesti alma bölümleri bulunmaktadır. Güneyden Şafiler Camisine bitişik doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır.

Diyarbakır Ulu Camii Külliyesinin yapı elemanları ayrı ayrı dönemlerdeki eklemelerle günümüze kadar gelebilmiştir. Bu yüzden bir külliyeden ziyade yapılar topluluğu olarak şekillenmektedir.

Diyarbakır Ulu Camisi, kitabeleri, plan, mimari tarz ve üslup özellikleri ile malzeme ve süslemeler açısından önemli bir konuma sahiptir. Hem ülkemizin hem de Diyarbakır`ın İslam tarihi, medeniyeti, kültürü ve sanatı açısından temsil gücü yüksek camilerinden biri olarak anlam kazanmaktadır. (Fikret Kavgalı-İLKHA)

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir