Golanın Özgürlüğü Halep Şehrinden Geçer
Arap ve İslam dünyasında aklı başında hiçbir kimse Beşşar Esedin Golan Tepelerinde işgal rejimine karşı cephe açtığına inanmaz.
Arap ve İslam dünyasında aklı başında hiçbir kimse Beşşar Esed’in Golan Tepelerinde işgal rejimine karşı cephe açtığına inanmaz. Bunun delili sadece, işgalci çetelerin, canilerin ve katillerin yıllardır bu bölgede güven içinde dolaşmaları değildir. Bunun delili Suriye’nin yaşadığı bölünme, parçalanma ve dağılmadır. Dün ülke bütün halindeyken Golan Tepelerinde sükûnet ve istikrarı önemseyen Suriye rejimi, yarısının yarısıyla savaştığı şu dönemde burada sükûnetin devam etmesini daha da önemseyecektir.
Suriye rejiminin halkına karşı sürdürdüğü iç savaşta kendi adına kazanımlara imza atmak için Golan Tepelerini kullanacağı kesindir. Diğer baskıcı, diktatör ve zalim Arap rejimleri gibi Suriye rejimi de Filistin davası kartıyla oynamış, iç düzeni için İsrail gibi bir dış düşmanı öne sürmüş, bununla iç muhalefeti bastırmıştır. Ümmetin vicdanının Filistin ile beraber olduğunu, Şam’dan Fas’a kadar bütün ümmetin buluşma noktasının Filistin olduğunu bilen Suriye rejimi de biraz vatanseverlik, Arapçılık ve İslamcılıktan dem vuruyor ve Golan Tepelerinde cephe açmaktan bahsediyor. Realite ise bunun tam aksidir. İsrail de bunu çok iyi biliyor. İşgal rejimi ise, halkına ve kamuoyuna saygılı olduğunu belirten ve Arapların Golan Tepelerinde açacağı cephede gönüllü olma çağrılarına icabet ettiğini söyleyen Esed’in savurduğu tehditlere kulaklarını adeta tıkamıştır.
Suriye rejimi Halep ve diğer şehirlere füze yağdırdıkça Golan Tepelerine karşı tehditleri de çoğalacak; Suriye rejiminin halkına karşı cinayet ve katliamları artıkça onun tehditleri de zirve yapacaktır. Sanırım Suriye rejimiyle işgal rejimi arasında zaman zaman füze ve tank ateşi atışmaları da olacaktır. Bunun sonunda Suriye ordusu kendi halkını boğazlamaya devam edecek ve rejimi koruma adına katliamları sürdürecek. Bu konuda tarihi şahitler oldukça çok. Tarihte sözde savaşların haddi hesabı yok. Fransızların Endülüs’te yönetimde kalması için Abdullah Es-Sağir’e karşı hayali bir savaşa girmeleri ve ona zafer kazandırmaları bilinen tarihi gerçeklerden sadece biridir.
Siyonistleri tedirgin eden, onların uykularını kaçıran ve hayatlarını zehir eden ister Suriye, Mısır, Tunus ve Libya’da meydana gelen olaylar olsun, ister suskun olan ve alttan alta ısınan Ürdün, Irak, körfez ülkeleriyle diğer Arap ülkelerinde muhtemel gelişmeler olsun, neticede bu bölgede meydana gelen büyük değişim ve dönüşümlerdir. Değişim ve dönüşümden kastım, ideolojik dönüşümdür. Vicdan eksenli bu değişim Araplara istikbal vaat ederken, işgal rejimi İsrail’i korkutmakta. İsrail’in, ümmetin temellerini yıkma sanatını geliştiren ve özgüvenini yitirmesine neden olan, bir taraftan İsrail güvenlik birimleriyle sıkı ilişki içindeyken ve gizli işbirliği sürdürürken diğer taraftan sahte ve yaldızlı sloganlarla halklarını aldatan, işgalcinin güçlü kalmasına karşılık yönetimde kalmayı tercih eden devrik Arap rejimlerine ağıt yakmasına sebep olmaktadır.
Dr. Fayiz Ebu Şemmale / Filistinhaber