Mağduriyet Devam Ediyor
İkiside konuşmaya dalmıştı. Birden okulun kapısına vardıklarını fark ettiler. Ayşe ile Fatma kapıya yöneldiklerinde kapının önünde duran güvenlikçiyi bile fark edememişlerdi.
Ayşe özenle örtüsünü taktı, örtüsünü omuzlarının üstüne sarkıttı. Bir yandan hazırlanırken bir yandanda düşünüyordu; (acaba okula alırlarmı, almazlarsa ne yaparım. Ya okuldan atsalar, ya okuyamasam, ama ben her çocuk gibi okumak istiyorum, okuyup öğretmen olmak istiyorum, insanlara faydalı olmak istiyorum. Okulda başımı açsam mı yoksa peruk mu taksam, örtümü okulda açıp evde taksam olurmuki ama ya Allah’ın emri ne olacak? Allah her yerde sadece okulda değil ki; okulda sokakta evde bahçede… Ama böyle yapmazsam okuldan atılırım. Bir yandan dünya bir yandan ahretim. Ahireti dünyaya değişmem. Örtümden vazgeçmeyeceğim. Bu düşüncelerle evden çıkan Ayşe okul yoluna kuyuldu. Ayşe erken çıkmıştı, arkadaşı Fatmaya ugrayıp beraber çıkacaklardı, ama dalgınlıktan unutmuştu. O kadar dalmıştı ki önündeki çukuru farkedemedi, ayağı çukura takılan Ayşe sendeledi düşmekten zor kurtuldu. Sonra arkadaşı Fatma yı birden hatırladı. Onu çağırmayı unutmuştu. Kendi kendine söylenmeye başladı. Birden birinin kendisini çağıdığını farkketti; Ayşe Ayşe…
Ayşe arkasına dönüp baktığında Fatmanın hızlı adımlarla kendisine doğru geldiğini gördü. Fatma:
Ya hani beni çagıracaktın. dedi gülümser bir yüzle.
Ayşe mahçup bir şekilde Fatmaya:
Kusura bakma Fatma seni çağırmayı unuttum dalgınlıktan.
Fatma gülümser bir yüzle:
-Ne kusuru Ayşe şaka yapmıştım olur böyle şeyler biz kardeşiz unuttunmu yoksa. Dalgınım dedin, hayrola bir sıkıntın mı var?
Ayşe ile Fatma çok samimi arkadaşlardı, tüm sıkıntı ve sevinçlerini birbirleriyle paylaşırlardı. Ama bu defa sevinç değil bir sıkıntı vardı. Ayşe titrek bir ses ve bir serçenin acziyeti ile Fatmaya yönelip bir sel olup akmak için komut bekleyen gözyaşı dolu gözlerle bakıp: - Biliyorsun Fatma bugünlerde Allahın emri olan başörtüsünü takdığımız için bir takım sorunlar yaşıyoruz. okulda ve sınıfta daha doğrusu her an öğretmenlerimiz bizi arkadaşlarımızın yanında mahcup etmeleri ve küçük düşürücü sözleri. . . Daha fazla konuşamadı boğazı düğümlenmişti Ayşenin.
Fatma sözlerine başlamadan önce nemlenmiş gözlerini silip Ayşeye döndü ve:
-Biliyorum Ayşe yıllardır okuduğumuz okuldan ayrılmak gerçekten de zor. Ama Allah ayette şöyle buyuruyor:” gevşemeyin üzülmeyin eğer iman etmişseniz üstün olacak olanlar sizlersiniz. “Biz sabredeceğiz sürgünde edilsek, tecrit de edilsek biz yine iffet ve hayamızdan taviz vermeyeceğiz, varsın sıkıntı çekelim, güzel sonuç muttakilerindir. Hem Allahın emrini insanların emrinden üstün tutmalıyız ki müslüman olduğumuz belli olsun. Böyle konuşmaya devam ettiler iki mücahide.
Fatmada Ayşe gibi başka okuldan başörtüsü nedeniyle bu okula sürgün edilmişti.
İkiside konuşmaya dalmıştı. Birden okulun kapısına vardıklarını fark ettiler. Ayşe ile Fatma kapıya yöneldiklerinde kapının önünde duran güvenlikçiyi bile fark edememişlerdi. İçeriye girecekken:
- Hey siz ikiniz durun bakalım nereye?
Soruyu soran uzun boylu sesinde merhamet olmayan bir ton ve asık bir surat vardı.
- Nereye olacak okula dedi Fatma. Kendinden emin bir ses tonuyla.
- Okula böyle giremezsiniz.
Ayşe: neden giremeyiz ki? Diye sordu.
Güvenlikçi:Elbiseleriniz çağ dışı da ondan. Güvenlikçi bununla baş örtülerini kastetmişti. Bunu fark eden Ayşe:
Yooo elbiselerimiz çağlar üstü dedi Ayşe
Güvenlikçi: Çağlar üstü değil çağdaş olması lazım dedi ve alaylı bir şekilde kahkaha attı.
Ayşe;
-Daha ne istiyorlar bizden, okulumuzdan kovulduk, tecrit edildik, dayak yedik, bu da ne oluyor şimdi? Fatma Ayşeyi hiç bu kadar sinirli görmemişti.
Bunun üzerine güvenlikçi biraz üzüldü ya da öyle görünmeye çalıştı. Ayşe ve Fatma okula doğru ilerlediler. Ama güvenlikçi tekrar engel oldu:
-Ayşe, güvenlikçiye dönüp;
- Beyefendi başörtüsü yasak değil ki neden giremezmişiz ki dedi usulca.
Güvenlikçi;Herhalde sizin yeni çıkan yasadan haberiniz yok müdürün de kesin emir verdi giremezsiniz.
-Ne yasası dedi Ayşe?
Güvenlikçi:
Duymadınız mı imam hatipliler hariç diğer okullarda başörtüsü yasak. Milli eğitim bakanlığının kararı var, sizi içeri alamayız. Güvenlikçinin sözleri Ayşe ve Fatma nın kulaklarında yankılanıyordu bir süre öylece beklediler. İlk şoku üzerinden atan Ayşe oldu. -Ne ne ne (kekeleyerek) yasakladılar mı? Ama bu nasıl olur? Bu ne zulüm Allahım şahit ol ve bize yardım et. ( Dedi hıçkırık dolu bir sesle. Sesinde vakar izzet ve heybet vardı. ) Müslüman bir ülkede Müslüman idareciler tarafından Allahın emri olan başörtüsü yasaklandı ha. Allahım sen bize yapılan bu zulmü görensin onları sana havale ediyoruz. Fatma güvenlikçiye dönüp;
- İmam hatipte okuyanlar tek mi Müslüman biz Müslüman değil miyiz. Bu ne zulüm Allahım sen bize yardım et. Dedi.
Bakın halinize üzüldüm ama elimden bir şey gelmez dedigüvenlikçi.
-Neden?
-Çünkü bende emir kuluyum
Fatma:
-Neden Allah a değilde kula kul oluyorsun, kulun emri Allah ın emrinden üstün mü ki? Dedi.
Bu soru üzerine güvenliçi sanki üzerine kaynar su dökülmüş gibi oldu. Daha fazla bir şey diyemedi.
Güvenlikçinin elinde bir şey olmadığını bilen iki arkadaş aynı hüzünle geldikleri yoldan ağlaya ağlaya geri döndüler. Yolu ıslatan göz yaşları aslında mazlum coğrafyanın toprağındaki tohumlara abı hayat oluyordu. Aslında bir an geri dönüp yere batsın sizde okulunuzda, bir daha buraya adımımızı dahi atmayız demek geldi içinden ama bu bir imtihandı ve her imtihanı kazanmanın bir bedeli vardı. Hayır dedi içinden, okuma hakkımız engellenemez. Bunlar da zaten bunu istiyorlar dedi. Belki bu direnişimizle diğer bacılarımıza örnek oluruz dedi. Fatma bunları düşünürken, Ayşenin seslenmesiyle kendine geldi:
-Üzülme Allah bizimledir dedi.
Sedat Kuşulay / Bingöl - Yaş: 24