Âlim ve siyasilerden Türkiye'nin siyonist işgal rejimine büyükelçi atama kararına tepki
Siyonist işgal rejimine karşılıklı büyükelçi atanması kararına tepki gösteren HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin ve İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Suat Yaşasın, bu yanlış karardan geri dönülmesi gerektiğini ifade etti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye ile siyonist işgal rejimi arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden karşılıklı olarak en üst düzeye çıkarılması kararı çerçevesinde, Tel Aviv'e büyükelçi atama kararı aldıklarını açıkladı.
Filistin'in yanında yer aldıklarını her fırsatta belirten hükümet yetkilileri, büyükelçi atama kararı sonrasında açıklama yapan Dışİşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Filistin, Kudüs ve Gazze'nin haklarını savunmaya devam edeceğiz ve bu konuda mesajlarımızın doğrudan büyükelçi seviyesinde Tel Aviv'e iletilmesi de önemli." ifadelerini kullanmıştı.
Müslümanları üzen ve Amerika başta olmak üzere batılı ülkeleri sevindiren karara ilişkin İLKHA muhabirine konuşan Âlim ve siyasiler, terör şebekesi olan siyonistler ile tüm ilişkilerin kesilmesi beklentisi varken böyle bir adımın atılmasının kabul edilemez olduğunu, yanlış karardan bir an önce geri adım atılmasının yerinde olacağını vurguladılar.
"Siyonistlerle tüm ilişkilerin kesilmesi beklentisi varken böyle bir adım atılması Türkiye'ye yakışmadı"
Siyonist işgal rejiminin bir devlet değil, bir çete rejimi, bir terör yapılanması olduğunu vurgulayan HÜDA PAR Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin, "Şu anda işgal rejimi Filistin halkını katlederek, soykırım uygulayarak, topraklarını işgal ederek kendisini bir devlet olarak ilan etmiştir. Bu çete rejim, saygın bir devlet rejim, gibi muamele görmemelidir. Gerek Türkiye halkının, gerek ümmetin beklentisi, Kudüs davasının yanında, işgal rejimine karşı durarak ilişkilerini tamamen kesme beklentisi varken bu adımın atılması Türkiye'ye yakışmamıştır. Hele hele şu anda Gazze'ye saldırılar devam ederken, Mescid-i Aksa'ya her gün fanatik siyonistler tarafından baskınlar, işgal etme eylemleri sürerken Türkiye'nin böyle bir adın atması kabul edilemez." dedi.
"Hiçbir çıkar Kudüs davasından önemli olamaz! Karardan geri adım atılarak Kudüs davasının yanında durulmalı"
Eşin, "Türkiye, devlet olarak bu adımı olsa bile Türkiye halkı siyonist işgal rejimini meşru görmeyecektir. İslam ümmeti de bu yapıyı hiçbir zaman meşru bir yapı olarak görmeyecektir. Bu adımın dünyevi ve uhrevi veballeri vardır. Hiçbir vaat, hiçbir çıkar, hiçbir ulusal menfaat Kudüs davasından daha büyük, daha önemli olamaz. Siyonist işgal rejimi sadece Filistin için değil Türkiye ve coğrafyamız için bir güvenlik sorunudur. Dolayısıyla bu işgal rejimi orada durdukça ne İstanbul ne Şam ne Kahire ne Diyarbakır ne Bağdat ne de İslam coğrafyası rahat etmeyecek, istikrara kavuşmayacaktır. Bu sorunun, bu işgalin durması için bu rejimin sona ermesi lazım. Türkiye'den beklentimiz, hükümetten beklentimiz bu yanlış adımdan geri adım atması, Kudüs davasının yanında, işgal rejiminin karşısında durulmasıdır." diye konuştu
"Siyonistlerden fayda gelmez! Zararın neresinden dönülürse kardır"
Kararı tek kelimeyle 'Yazık!' olarak nitelendiren İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Suat Yaşasın, "Bu hükümet, özellikle bizzat Sayın Erdoğan başta Filistin olmak üzere sıkıntı çeken Müslümanlarla alakalı çok olumlu duruşları oldu. Özellikle Türkiye'nin 2010'dan itibaren başlayan, Arap Baharı'ndan sonraki mülteci akımında kapılarını açması, mazlumlara sahip çıkması başka bir şey yapmasa da tek başına ciddi bir anlam ifade ediyordu. Bu anlamda yeri geldiğinde gerek Türkiyeli Müslümanlar olarak bizler gerekse de yabancı Müslümanların şükranlarını ifade ettiğini hepimiz gördük. Bu cihetle doğru yaptılar. Ancak son birkaç senedir belki kendilerince ekonomik ve bazı daralmış siyasi ilişkileri genişletmek gerekçesiyle bazı açılımlar yaptıklarını söylüyorlar. Sabitelerimizden ödün vermemek kaydıyla belli bir yere kadar buna eyvallah denilebilir. Ancak bu listeye siyonist rejim asla girmemeliydi. Doğrusu bu adım 'bir çuval inciri berbat etmek' şeklinde ifade edilebilir. Erdoğan'ın bu son tavrını Arap Emirlikleri, Suud rejimi, Mısır'ın şimdiki dikta rejimi gibi tamamen israilin güdümüne girmek gibi izah etmek yanlış olur. Böyle bir yanlışı yapmayız. Ancak israilden hayır umarsa, 'ekonomik ve siyasi açıdan bir rahatlama olacak. Diğer ülkelerle ilişki kurmak için zorunlu olarak karşımıza çıkarılan bir maddedir. Bundan kurtulmuş olacağız' denilerek hayır umulsa bilinsin ki siyonistlerden hayır gelmez. Gelse de şerri çok daha fazla olacak. Keşke bunu bilerek hareket etselerdi. Duruşlarını muhafaza etmek daha çok yakışırdı. Her halükarda çok ilerlemeden 'zararın neresinden dönülürse kardır' prensibiyle erkenden bu adımdan vazgeçmelere icap eder. Bu adımları durdurun, ekonomik ve siyasi anlamda sıkıntı çeken bu halkın daha çok olumlu tepki verdiğini göreceksiniz. Ekonomik sıkıntılarla bunu yaptığınızı düşünüyorsunuz. Bilin ki oradan gelecek ekonomik hayırdan medet uman bir halk yok. Defederseniz herkes beraber açlığa ve sıkıntıya da katlanmaya hazırdır." şeklinde konuştu. (İLKHA)