TÜRKİYE`Yİ YÖNETENLERİ GEZİ`DEN UZAK DURMAYA DAVET EDİYORUZ

Park girişinde basın mensuplarına açıklama yapan vekillerden Ertuğrul Kürkçü, "Herşeyden önce dün Taksim Meydanı`na ve Gezi`ye yönelik olarak gerçekleştirilmiş olan devlet operasyonunu örtülü bir sıkıyönetim, bir yarım darbe olarak niteliyoruz. İstanbul Valisi`nin dün bir yanında Emniyet Müdürü, öbür yanında Jandarma Komutanıyla beraber oluşturduğu bürokrasi, polis, asker üçlüsünün bir iktidar devrimi İstanbul`da gerçekleştirdiğini, devlet adına İstanbul`da iktidara el koyduğunu, Taksim`de saldırıya geçtiğini her beraber gördük. Dünkü saldırıdan sonra bugün, yarın, öbür gün Gezi Parkı`na karşı herhangi bir saldırıya girişilmesi ihtimaline karşı, buna niyetlenenlere açıkça ifade ediyoruz ki; bu asla ve asla ne toplum tarafından, ne bu halkın vicdanınca kabul edilmeyecektir. O nedenle Gezi`den uzak durmaya davet ediyoruz Türkiye`yi yönetenleri ve onlara bu Gezi`nin sözcüleriyle doğrudan doğruya buradan doğan insanlarla konuşmaya davet ediyoruz kendilerini. Hiç bir şekilde bu alanla, bu parkla bir ilişkisi bulunmayan insanları çağırarak onlarla görüşmenin hiç bir faydası yoktur. Bu direniş boyunca Türkiye`de 4 bin 900 civarında insan yaralandı, hastanelere kaldırıldı, bunlardan herhangi birisine ne istediğini sormak, bu olayla hiç ilgisi olmayan tuhaf şöhretlerle konuşmaktan çok daha açık bir biçimde hükümete burada ne istendiğine dair fikir verecektir" diye konuştu.

GENÇLERİN HAFIZASINDA KORKU YOK

Sırrı Süreyya Önder de, "Şimdi yeni bir türkü çıktı; `Bu faiz lobisinin işi` diye. Hükümet ne öneriyor Gezi Parkı`ndakilere? Kredi çekip, ödemeyelim mi? Yani biz bu fazi lobisine karşı ne yapabiliriz? Kredi çekip, üstüne yatmak bir seçenek olabilir, ama vermezler buradaki insanlara. Eğer varsa böyle bir şey, bununla uğraşacak olan sensin. Vergi mi getirirsin, haraç mı yazarsın? Bu, buradaki insanlardan beklenecek bir şey değil. Bu eğer fazi lobisinin işi ise, öte yandan bakıyoruz en kazançlı ilk 20 şirketin 16`sı faizciler. Burada birbirini örtmeyen bir şey var. Burada halkın `Yeter artık` tavrı var. Bunun için bu kadar şiddet uygulamaya, ortamı kana bulamaya gerek yok. Esas bu yöntemlerdir sizin niyetiniz hakkında fikir verecek olanlar. Bu konuda demokratik bir tahammül içinde olmak ve meselenin asli sahipleriyle görüşerek, bu meseleyi demokratik bir kazanıma çevrimek mümkün. Yok, `Korkuturuz` diyorsanız, korku hafızayla ilgili bir şeydir. Bu gençlerin hafızasında korku yok. Direnişin ve itiraz etmenin ne anlama geldiğini, nasıl birleştirdiğini gördüler. Hükmedenlerin önünde bir tek yol var; saygı duymak, ciddiye almak ve dinlemek. Bunu eğer yapmazsanız, yapacağınız her yol ve yöntemin meşruluğunu tartışmaya açmışsınız demektir. Kuzuyu kurda boğdurtmayız. Geziye, buradaki ağaçlara, insanlara, kamu mallarına dönük hiçbir şiddeti onaylamıyoruz, karşısında duracağız. Bu direnişin toplumun geniş kesiminde bulduğu vicdani meşruiyet, bunun barışçıl ve demokratik başlamış olmasıydı. Buna halel getirmemeliyiz" dedi.

BU İŞ, "GEZİ PARKI HALKINDIR" DENİLEREK SONLANDIRILMALII

Levent Tüzel de, "Burada marjinal gruplar, istihbarat örgütleri, dış güçler yok. Burada ağacına, özgürlüğüne, demokratik karar hakkına, birlikte mücadelesine sahip çıkan 7`sinden 70`ine Türkiye halkları var" diye konuştu. Sebahat Tuncel de, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu`ya şiddeti durdurma çağrısında bulunarak, "Gezi Parkı halkındır" denilerek bu işin sonlandırılması gerektğini vurguladı. SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan ise, hükümetin amacının SDP`yi günah keçisi haline getirerek, Taksim direnişini bölmek olduğunu söyleyerek, "SDP, marjinal bir örgüt, illegal bir yapı değildir. SDP, başından beri Taksim direnişinin içerisinde yer almış, meşru taleplerini sonuna kadar savunmuş bir partidir" diye konuştu.

Açıklamaların ardından Gezi Parkı`nı dolaşan vekiller, Genç Sinemacılar`ın çadırında CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ile karşılaştı. İki parti vekilleri bir süre sohbet etti.

(DHA)