Namâza Vaktinde Hazırlanmanın Önemi
Efendimiz (s.a.v.)’in bizlere olan emir ve vasîyetlerinden biri de, namâzın ilk vakti girmeden temizlik ve abdest hazırlığımızı yapmamız husûsundadır. Zira bu hazırlığı yapmayıp geç kalanlar çok defa cemaatle namâz kılma fazîletini kaçırırlar. Bir hadîs-i şerîfte; Abdullah ibn Mes’ud (r.a.) Hazretleri, Efendimiz (s.a.v.)’e, “Ey Allâh’ın Resûlü (s.a.v.)! Hâkk Teâlâ hangi âmelleri sever ve ondan hoşlanır” diye sorunca, Efendimiz (s.a.v.); “Vaktinde kılınan namazı” buyurmuşlardır. (Buharî)
Resûlullâh (s.a.v.): “Allâh’ı (c.c.) devamlı olarak anar, namazlarınızı da tam vaktinde kılarsanız, Hâkk Teâlâ ecir ve sevâbınızı kat kat arttırır” buyurmuşlardır.* (Taberanî)* Yine Nebî (s.a.v.):* “Namazın ilk vaktinin sonuna nispeten üstünlük ve fazîleti, âhiretin dünyaya göre üstünlük ve fazîleti gibidir”* buyurmuşlardır. (Deylemî)
Resûlullâh (s.a.v.); “Rabbiniz Azze ve Celle şöyle buyurur. Namazını vaktinde kılan, namazlarına devam eden, namazın önemini hafife alıp zâyi etmeyen kişiyi cennete sokacağıma söz veriyorum” buyurmuşlardır. (İmâm Ahmed)
Peygamber (s.a.v.): “Kişi abdestini tazeleyip namazlara vaktinde kalkar, rükû ve sücûdunu huşu içinde tamamlarsa, bu namaz o kişiden beyaz olarak pırıl pırıl parlayarak ayrılıp giderken, geri dönüp sahibine: “Beni koruduğun gibi Allâh (c.c) da seni korusun” der. Kim ki abdestini güzelce almaz, namazını vaktinde kılmaz, kıyâm, rükû ve sücûdunu huşu içinde yapmazsa, o namaz simsiyah olarak çıkıp giderken sahibine: “Beni zâyi ettiğin, hakkımı vermediğin gibi Allâh (c.c.) da seni heder etsin” der. Âdabına riâyet edilmeden kılınan bu namaz, Allâh (c.c.)’ın dilediği yere kadar varınca, orada eski bir elbisenin dürüldüğü gibi dürülür, sonra sahibinin yüzüne çarpılır.” buyurmuşlardır.(Taberanî)
(İmam Şarani, Büyük Ahidler, s.100-102)