Şirk nedir ve şirk çeşitleri nelerdir?
Şirkin Çeşitleri: Şirk iki çeşittir... Büyük şirk, küçük şirk... Büyük şirk, Allah'ın affetmediği, sahibinin kesinlikle cennete giremeyeceği şirktir. Küçük şirk ise, eğer Allah'ın rahmeti olmaz ve insan ölümünden önce tevbe etmezse, kendisine yaklaşanın ve üzerinde ısrar edenin kafir olarak ölmesinden korkulan büyük günahlardır.
Büyük Şirk
Büyük şirkte iki çeşittir: açık ve görünür; kapalı ve örtülü.
Açık büyük şirk: Allah'la birlikte bir ilaha -ki bu güneş ve ay gibi bir gök cismi, put ve taş gibi cansız bir varlık, buzağı ve inek gibi bir hayvan, kendilerinin tanrı olduğunu iddia eden veya onlar için bu tür iddiada bulunulan ve bazı insanların da tasdik ettiği -Firavun gibi- ibadet etmektir. Mesih, Meryem oğlu İsa'ya, bizce bilinmeyen cin, şeytan ve melek gibi mahlukata ibadet edenler de bu cümledendir. Çeşitli milletlerde onlara tapan kullar buluna gelmiştir.
Gizli büyük şirk: Bunu çoğu insan bilmez. Ölülere ve makamat sahibi kabirlere dua etmek, onlardan yardım dilemek, hastalara şifa, zorlukların giderilmesi, darda kalanlara yardım elinin uzatılması, düşmana karşı yardım gibi ihtiyaçların giderilmesini onlardan istemektir. Ki bunlara; ancak Allah'ın gücü yeter.
Onların zarar ve yarar verdiklerine inanmaları da böyledir. İbnü'l-Kayyım'ın dediği gibi dünya şirkinin aslı budur. Bu şirkin gizli olmasının iki nedeni vardır:
a- İnsanlar yaptıkları bu duayı, yardım dilemeyi ibadet olarak isimlendirmiyorlar. İbadeti sadece rükuya, secdeye, namaz ve oruca hasrediyorlar. Gerçek olan şu ki, daha önce de açıkladığımız üzre, ibadetin ruhu duadır. Bir hadiste şöyle buyurulur: Dua ibadettir.
b- Onlar, bizim kendilerine dua ettiklerimizin, yardım dilediklerimizin bir ilah ya da rab olduklarına inanmıyoruz, diyorlar. Tersine, bizim gibi yaratık olduklarına inanıyoruz, ancak onlar, bizimle Allah arasında aracıdırlar, katında bize şefaat edicidirler, diyorlar.
Bu, Allah'ı (c.c.) bilmemekten dolayıdır. O'nu zorba bir hükümdar, müstebid bir yönetici gibi kendisine ancak aracı ve şefaatçılarla ulaşılabileceğini sanmalarından dolayıdır. Bu, eskiden müşriklerin de kapıldığı bir vehimdir. Tanrı ve putları hakkında şöyle diyorlardı: "Onlara, bizi Allah'a yaklaştırsın diye ibadet ediyoruz" (Zümer, 3) "Onlar, Allah'ı bırakarak kendilerine fayda da zarar da vermeyen putlara ibadet ederler; bunlar Allah katında bizim şefaatçılarımızdır derler."(Yunus, 18) Hiçbir zaman tanrılarının ve putlarının yarattığına, rızık verdiğine, dirilttiğine, öldürdüğüne inanmadılar. Allah şöyle buyurur: "Ey Muhammed! And olsun ki, onlara, gökleri ve yeri kim yarattı, diye sorsan, onları güçlü olan, her şeyi bilen yaratmıştır, derler." (Zuhruf, 9) "De ki, gökten ve yerden size rızık veren kimdir? Kulak ve gözlerin sahibi kimdir? Diriyi ölüden çıkaran, ölüyü de diriden çıkaran kimdir? Her işi düzenleyen kimdir? Allah'tır, diyecekler. O zaman O'na karşı gelmekten sakınmaz mısınız? de. (Yunus, 31). Allah katındaki bu inançlarıyla, Allah'ın göklerin ve yerin yaratıcısı, rızık veren, her şeyi yöneten, dirilten ve öldüren olduğu; putların ise sadece Allah katından şefaatçi ve aracı oldukları inancıyla birlikte; Kur'an onları şirkle nitelendirmiş, müşrik olarak isimlendirmiştir. Şirkten dönünceye, Lailahe illallah deyinceye kadar, öldürülmelerini emretmiştir. Kim bunu derse, İslâm'ın hakkı dışında kanı ve malı korunmuş olur. Allah Teâlâ, aracı ve şefaatçiden müstağnidir. O, kuluna şah damarından daha yakındır. Şöyle buyurmaktadır: "Kullarım, sana beni sorarlarsa; bilsinler ki, ben onlara yakınım."(Bakara, 186) "Rabbiniz, bana kulluk edin ki, size karşılığını vereyim, buyurmuştur. " (Mümin, 60)
Girmek isteyen herkese Allah'ın kapısı açıktır. Ne kapıcısı vardır ne de örtüsü.