İnsanlıktan nasibi olmayanlar anlamasa da BEN BİR İNSANIM!
Mültecilere yönelik düşmanlık her geçen gün artıyor. Faşistlerin kışkırtmalarıyla artışa geçen saldırıların son kurbanı 17 yaşındaki Suriyeli Ahmet oldu. Bir grup faşistin sözlü saldırılarına maruz kalan çocuk yaştaki Ahmet, insanlıktan nasibini almayanların tüm hakaretlerine karşı daha fazla dayanamayarak, ‘ben bir insanım’ diyebildi. Irkçılık üzerinden siyasi rant elde etme çabalarını eleştiren HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Şahin, “Mülteciler konusunda ayrımcı ve nefret söyleminde bulunan, yabancı düşmanlığını körükleyen bu siyasilerin mutlaka soruşturmaya tabi tutulması ve en nihayetinde etkin bir ceza ile cezalandırılması önemlidir” ifadelerini kullandı.
M. ERKAN YAVUZ
Son dönemde artan mülteci düşmanlığı bazı siyasetçilerin nefret söylemleriyle katlanarak artarken sosyal medyaya yansıyan bir görüntü Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Bir sokak röportajı sırasında hem okuyup hem çalıştığını söyleyen Suriyeli bir gence tepki gösteren kalabalık, büyük tepki çekti. 'Size o kadar gıcık oluyoruz ki...', 'Erkek misiniz, adam mısınız...', ‘bizim paralarımızı yiyorsunuz…’, ‘ülkene dön’ sözleri karşısında Suriyeli gencin kendisini, 'BEN BİR İNSANIM' ifadeleriyle savunduğu anlar kameraya yansıdı.
"HEM ÇALIŞIYORUM HEM OKUYORUM"
"Neye göre konuşuyorsun? Ülkene git" diyen yaşlı bir adama yanıt veren Suriyeli Ahmet, "Ben bir insanım ve bir insan olarak burada konuşuyorum. Bizim başkanımız bizi vuruyor, askere giden gençlerimiz kendi insanlarını vuruyor. Kendi kendimizi vuruyoruz. O yüzden buradayım" dedi.
"BABAM İŞTEN ÇIKARILDI, BEN DİLENCİLİK YAPMIYORUM"
Babasının işten çıkarıldığını ifade eden Suriyeli Ahmet, "Babam Suriyeli diye işten çıkarıldı. Ben hem okuyup hem çalışıyorum. Dershanenin taksitini ödüyorum. Ben kimseden bir şey dilenmiyorum, dilencilik yapmıyorum. Herkese saygı duyuyorum ben. Okuldan ayrılmak zorunda kaldım Suriyeli olduğum için. 9. sınıftaki ortalamamla ben sınıfın birincisiydim. Kim insanları taciz ediyorsa onları kovun. Ben taciz edersem beni de kovun. Ben bunu yaparsam hak ettim demektir” ifadeleri ile azgın kalabalığa karşı kendisini savundu.
“HİÇBİR ŞEKİLDE İNSANİ OLMADIĞI GİBİ ADİL DE DEĞİLDİR”
Mültecilere yönelik her geçen gün artan sözlü ve fiziki saldırılara ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Av. Mahmut Şahin, “Mülteci, göçmen sığınmacı ya da geçici korumaya alınmış olan kişiler aslında uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınmış ve mültecilik temel bir hak olarak tanımlanmıştır. Bulundukları ülkenin vatandaşları nasıl ki birtakım haklara sahiplerse; çalışma, sağlık, eğitim ve barınma gibi haklar konusunda mülteciler de bu tür haklara sahiptir. Türkiye, 1951 Cenevre Sözleşmesi‘ne taraftır ve imza koymuştur. Fakat bu sözleşmede coğrafi çekince şartı var, burada Türkiye sadece kuzeyden Batı’dan yani Avrupa’dan gelecek olanlara iltica hakkı tanımaktadır. Güneyden ve doğudan gelecek olanlara sadece geçici bir koruma vermektedir, aslında bu Cenevre Sözleşmesi’ndeki coğrafi çekince şartı hiçbir şekilde insani olmadığı gibi adil de değildir.” Şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’NİN MÜLTECİ POLİTİKASI; MÜLTECİLERİ KABUL ETMEK VE KADERLERİNE TERK ETMEK
Mültecilerin durumlarının düzeltilmesi çağrısında bulunan Şahin, “Türkiye bir taraftan bu coğrafi çekince şartını kaldırması gerekmekte, diğer taraftan uluslararası sözleşmelere paralel olarak mültecilerin çalışma, sağlık iyi eğitim ve barınma gibi hakları konusunda bir takım kalıcı ve yasal düzenlemeler yapması gerekmektedir. Türkiye’nin mülteciler konusunda yapmış olduğu en önemli ve tek şey kitleler halinde bu mültecileri kabul etmek ve kaderlerine terk etmek şeklinde bir politikadır. Bu da yeterli bir politika değildir. Mültecilerin birtakım haklarının kalıcı ve yasal güvenceye alınmaması, sosyal ve kültürel yönden ciddi bir entegrasyon politikasının olmaması nedeniyle mülteciler konusu toplumun yumuşak karnı olmuştur. Bunu fırsat bilen birtakım politikacılar, özellikle bu yumuşak karın üzerinden toplumda makes bulacak birtakım politikalar geliştirmeye başlamış söylemler geliştirmiş ve bu söylemlerin merkezine de nefret ve ayrımcılık söylemini yerleştirmiştir. Hükümetin özellikle bu aşamadan sonra bu kadar hassas ve ciddi bir tehlikeyi içinde barındıran meseleye daha sağlıklı yaklaşması gerekmektedir. Bir an önce mülteciler konusunda yasal birtakım adımlar atması gerekir” ifadelerini kullandı.
MÜLTECİLER KONUSUNDA AYRIMCI NEFRET SÖYLEMİNDE BULUNAN, YABANCI DÜŞMANLIĞINI KÖRÜKLEYEN BU SİYASİLERİN…
Gerekli yasal düzenlemelerin yapılıp cezaların verilmesi gerektiğine dikkat çeken Şahin, “Mülteciler konusunda ayrımcı ve nefret söyleminde bulunan, yabancı düşmanlığını körükleyen bu siyasilerin mutlaka soruşturmaya tabi tutulması ve en nihayetinde etkin bir ceza ile cezalandırılması önemlidir. Diğer taraftan son dönemlerde hükümet Yetkililerinden bir kısmının veya mültecilerle ilgilenen başta Göç İdaresi olmak üzere bir takım kurum ve kuruluşların mültecilerin zaten zayıf olan bu durumları yetmiyormuşçasına çok basit sebeplerle bazı haklarının ellerinden alınması ayrı bir sorun olarak ortada duruyor. Mültecilerden bir kısmı aslında Türkiye yerleşmek isterken, bir kısmı ise Türkiye’yi bir geçiş bölgesi olarak görmekte ve Avrupa içlerine gitmek istemektedir. Ancak, Türkiye bu mültecilerin Avrupa’ya geçişine engel olmaktadır. Bu da uluslararası sözleşmelere aykırı bir durumdur. Türkiye’den başka ülkelere gitmek isteyen mültecilerin önü açılmalıdır.” dedi.
KİTLESEL LİNÇLER İÇİN ZEMİN HAZIRLANIYOR
Sağduyu çağrısında bulunan Mazlum Der Genel Başkanı Av. Kaya Kartal ise “Yabancılara ve özellikle Suriyeli mültecilere yönelik olumsuz ve yalan haberler toplumu ciddi bir nefrete ve öfkeye sürüklüyor. Toplum alenen kana ve katliama çağrılıyor… 6-7 Eylül olaylarını andıran bir süreçle karşı karşıyayız, kitlesel linçler için zemin hazırlanıyor, herkesin bu gidişe karşı çıkması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
SOSYAL MEDYA HESAPLARININ POMPALADIĞI YALAN VE MANİPÜLATİF HABERLER…
Sosyal medya hesaplarından mülteci düşmanlığı pompalandığına dikkat çeken Kartal, “İktidarın mülteci politikalarını, devletin yabancılarla ilgili yürüttüğü süreci eleştirmek, bu konuda tavsiyelerde bulunmak elbette ki mümkün… Ancak belli siyasi parti ve figürlerle, bir takım medya organlarının ve çok takipçili sosyal medya hesaplarının pompaladığı yalan ve manipülatif haberler toplumda nefret duygusunu daha da artırıyor ve sorunu politikalardan ayırarak doğrudan gariban mültecilerin şahsına yöneltiyor, bu toplumu, halkı alenen kin ve düşmanlığa tahrik etmektedir. Hatta bunun da ötesinde toplum bir suça tahrik edilmektedir.” Şeklinde konuştu.
BU GİDİŞE DUR DEMEK ZORUNDAYIZ
Bu provokasyonların önüne geçilmesi gerektiğini ifade eden Kartal son olarak şöyle konuştu; “Açıkça suç niteliğinde olan bu haber ve paylaşımlar karşısında gerekli mekanizmaların harekete geçirilmemesi kabul edilemez. En basit rahatsız edici ifade açıklamaları soruşturma konusu yapılırken, alakası olmadığı halde insanlar halkı kin ve düşmanlığa tahrik iddiası ile yargılanıp ceza alırken, alanda şiddete, lince döndüğü açık olan söylemlerin halen diri bir şekilde devam ettirilmesini doğru bulmuyoruz. Bu gidişe dur demek zorundayız, aksi halde 50-100 yıl sonra çocuklarımızın ve torunlarımızın utanacağı, yüzlerinin kızaracağı bir süreç yaşanacak, masum insanların ahı alınmış olacaktır.”
Sosyal medyadan tepki yağdı
Videonun sosyal medyada yayılmasıyla sosyal medya kullanıcıları yaşanan faşist saldırıları kınadı. #BenBirİnsanım etiketine yazan binlerce sosyal medya kullanıcısı bu öfkeli ırkçılara tepki gösterdi. HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Aslan, videoyu alıntılayıp şunları yazdı; “17 yaşındaki Ahmet’in söyledikleri bir şamar gibi indi insanlıktan yoksunların yüzüne: #BenBirİnsanım
Sakın ha kendini yalnız hissetme! Karşı tarafta olmaktan Allah'a sığınırız; seninleyiz, senin tarafındayız Ahmet!”
İhsan Şenocak ise “İngilizler, Fransızlar Viyana’dan Yemen’e uzanan Yüce Devleti’miz Osmanlı’dan Şam’ı, Haleb’i, Hama’yı kanla koparıp aldı. Başlarına bomba yağan kardeşlerimi eski başkentleri İstanbul’da aşağılayıp #BenBirİnsanım dedirtenler yüce devletin sultanı FATİH’İN kemiklerini sızlatıyor.” İfadelerini kullandı.
Araştırmacı Yazar Yusuf kaplan da alıntıladığı videoya şunları yazdı; “Siz insan mısınız şimdi?
Videoyu izleyin.
Biz bu değiliz. Biz bu kadar ruhsuz bir toplum değiliz!
Ürpertici!
“Ben bir insanım” diyen o çocuğun yerine kendimizi koyamayacak kadar insanlıktan nasip alamamak ne kadar ürpertici!”
Gazeteci Erem Şentürk de “Suriyeli mazlumlar, İslami, tarihi, coğrafi ve insanı zeminlerin hepsinde kardeşimizdir. Dokunamazsınız! Irkçı dilinizi, faşist çeteci ellerinizi kardeşlerimizin üzerinde çekin.”