Bu ot sadece Mardin'de var ve çok şifalı
Mardin'e özgü endemik bitki sınıfına giren ikşut otuyla ilgili konuşan Fitolog Riber Ekenek, ikşut otunun önemi ve faydalarını dile getirdi.
Mardin'in dağarlarında yetişen ikşut otu; tansiyon, karaciğer, sarılık, astım ve koah hastalarına şifaya vesile olan bir bitki türüdür.
İkşut otuna ve hasat mevsimine değinen Fitolog Riber Ekenek, "İkşut otu Mardin'e özgü ve sadece Mardin'de yetişen bir ottur. Buranın iklimi yazları çok sıcak, kışları da çok soğuk olduğundan sadece Mardin dağlarında bulunan bir ottur. Mardin halkı ona 'kşul' diyor, Türkçede ise ikşut olarak biliniyor. Şehrin biraz dışında bulunuyor. Dağlık alanlarda ve özellikle kayalık bölgelerde çok bulunuyor, bahar aylarında filizlenmesi ile birlikte yaz aylarında artık toplanmaya başlıyor. Kışa doğru gittiğinde de yavaş yavaş kuruyor ve ilkbaharda tekrar çıkmaya başlıyor. İkşut otunun çok güzel faydaları var. "dedi.
"Şeker hastalığına iyi gelen bir bitkidir"
İkşut otunun daha çok tansiyon hastası, sarılık ve karaciğer sorunu olan kişilere şifa olduğunu söyleyen Ekenek, "İkşut otu, Hipoglisemi yaşayan insanlara iyi gelir. Şekerin düşürülmesine çok yarayan bir bitkidir. İkşut otunun şekerden hariç tansiyonu düzenlediğini de biliyoruz. Genelde hipertansiyon dediğimiz tansiyonlarda da çok güzel etkilerinin olduğunu tespit ettik." ifadelerine yer verdi.
Ekenek, "Karaciğer bir nevi vücudun bütün kimyasallarını vücuttan arındıran tek organdır. Karaciğerin bazı virüs hastalıkları var. Biz onlara da ALT ve AST tıp dilinde diyoruz. ALT ve AST enzimleri yükseldiği zaman sarılık hastalığı yani hepatit oluşuyor. Hepatit A, Hepatit B, Hepatit C ve Hepatit D oluyor. Özellikle ikşut otunun Hepatit B ve Hepatit C üzerinde çok büyük etkisi var. Şu an siroz hastalarında bile tedavisi yapılmakta. Özellikle Hepatit B taşıyan insanlar yani taşıyıcı olan insanlar o virüs kolay kolay vücutlarından gitmiyor. Bundan dolayı ikşut otunu biz o hastalar için tavsiye ediyoruz. ALT'yi düşürme özelliği var yani dengeleme olayı bir de AST'yi düzenleme özelliği var. "ifadelerini belirtti.
"İkşut otunu cam kaplarda kullanmayı tavsiye ediyoruz"
İkşut otunun toplanıldıktan sonra nasıl muhafaza edileceği hususuna da değinen Ekenek, "İkşut ile diğer otların toplama metotları farklı değil. Genelde balkonlarda veya damlarda serilerek kurutularak elde ediyoruz. Yeşilini değil, biz kurusunu tavsiye ediyoruz. Onun bir yıllık ömrü var. Bu da kapalı alanlarda yani kaplarda, cam kaplarda özellikle tavsiye ediyoruz. Çünkü onun uçucu maddeleri var. Onlar gittikten sonra hiçbir faydası kalmaz. Ondan dolayı kullanan insanlara da kapalı kaplarda kullanmayı tavsiye ediyoruz. "şeklinde konuştu.
İkşut otunun nasıl tüketildiğini aktaran Ekenek, "Özellikle Hepatit B ve C hastalarında biz şunu tavsiye ediyoruz; 5 yemek kaşığı ikşut otu yaklaşık 2 litre suya ekliyoruz ve 10-15 dakika boyunca kaynatıyoruz ve onu soğumaya bırakıyoruz. Soğumaya bıraktıktan sonra süzüyoruz ve cam şişelerde muhafaza ediyoruz. Muhafaza ettiğimiz ikşut otunun suyunu buzdolaplarında da saklayabiliyoruz. Her sabah aç karnına bir su bardağı içilmesi lazım ve gece yatmadan önce bir bardak içilmesini tavsiye ediyoruz. Zaten biz hastalara bunu tavsiye etmeden önce de onların DNA, Hepatit sonuçları VE ALT ve AST enzimlerini kontrol ederek bir aylık bir tedavi süreci veriyoruz. Bir ay boyunca ikşut otunun suyunu kullanan insanlar sadece bir aylık diyet veriyoruz. Bir aydan sonra yüzde 200 sonuç alıyoruz." dedi.
"Lavanta çiçeği otunun külü de ikşut otuna çok benzer"
İkşut otuna benzeyen ve bir o kadar da faydalı olan Lavanta çiçeğine de vurgu yapan Ekenek, "İkşut otuna benzeyen bir başka otumuz da var, Ona biz lavanta çiçeği otu diyoruz. Bunlar zaten bizim yaptığımız kapsül ilaçlar değil. Bunlar tamamen doğal ortamlarda suyla harmanlanan otlardır. Kimyasal bir ürün yoktur. Bu şekilde onlara tavsiye ediyoruz. Lavanta çiçeğinin külü de tamamıyla ikşut otuna benzer. Onun da karaciğer üzerindeki etkileri çok iyidir. İkşut otunun şöyle bir özelliği var, koah hastaları için yani kronik astım hastaları için de tavsiye ediyoruz çünkü akciğerlerde bronşlar vardır. Yani hava kanalları vardır. Hava kanalları tıkandığı zaman ya da iltihap tuttuğu zaman ya da su topladığı zaman biz ona bronşit hastalığı deriz. Bronşit hastalığı ilerledikçe ikşut otuyla okaliptüs bitkisinin karışımıyla çok güzel bir ürün elde ediyoruz. Koah hastaları için tedavi amaçlı kullanıyoruz." dedi. (İLKHA)