Ekinlerin Zekâtıyla İlgili “11 Mesele”
Alimler ve Medreseler Birliği Fetva Kurulu ekinlerin zekâtıyla ilgili sıkça sorulan sorulara yanıt verdi.
Allah Teâlâ ekinlerin zekâtıyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: Bunlar (ektikleriniz) meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat günü de hakkını (öşürünü) verin, fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez. (En’âm 141). Yine Bakara suresinde Allah (cc) der ki: Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardıklarımızın iyilerinden verin (267. ayet). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ekinlerin zekâtıyla ilgili şöyle der: Yağmur ve memba suyuyla sulanan veya suyunu dipten alan mahsullerin zekâtı onda bir, kovayla sulanan mahsullerin zekâtı yirmide birdir (Müslim, Zekât 7, No: 981).
Zekâta tâbi olan mallar Efendimiz'in (aleyhissalatu vesselam) hadisleri ile fıkıh kitaplarında detaylıca izah edilmiştir. Bunlardan zirai ürünlerin zekâtına öşür adı verilmektedir.
Ekinlerin zekâtıyla ilgili bilinmesi gereken “11 Mesele”:
• Hanefî mezhebine göre topraktan çıkan ürün her ne olursa olsun zekâta tâbidir. Şafiîlere göre buğday, arpa, pirinç, nohut, mercimek, bakla ve fasulye başta olmak üzere sadece gıda maddesi özelliğine sahip olup saklanabilen ürünlere zekât düşer. Ayrıca meyvelerden sadece hadiste zikri geçen hurma ve üzümün zekâtı verilir.
• Fakihlerin azami çoğunluğuna göre çıkan ürün 5 veskten (buğday için yaklaşık 650 kg.) fazla olduğu takdirde zekâtı verilir. Hanefî mezhebinde esas alınan görüşe göre ise çıkan ürünün miktarına bakmaksızın her hâlükârda zekâtı verilir.
• Farklı bölgelerde elde edilen aynı cinsteki ürünler zekâtın farz olduğu nisap miktarını tamamlamak için birbirlerine eklenir. Araya yıl girmediği sürece aynı cinsteki mallar nisap hususunda birbirlerinin tamamlayıcısı sayılır.
• Hadislerde açıkça izah edildiği üzere; herhangi bir sulama yöntemi kullanmaksızın elde edilen ziraî ürünler için öşür (1/10), el emeğiyle sulananlarda ise nısfu’l-uşr (1/20) vardır. Şöyle ki; bir kimse yağmur suyuyla 10 ton ürün elde etmişse bunun 1 tonunu zekât olarak verir. Yarısı yağmur, diğer yarısı özel imkanlarla sulanan ekinler ise onbeşte bir (1/15) şeklinde zekâta tâbi olur.
• Elde edilen zirai ürünlerin zekâtı sadece bir defa verilir. Öyleyse aynı ürün bir sonraki yıla kadar çiftçinin elinde kalırsa ikinci bir defa zekâtı verilmez.
• Gübre, ilaç ve mazot gibi tarlaya yapılan masraflar, mezhep imamlarının büyük çoğunluğuna göre çıkan üründen düşürülmez ve bu masraflar yapılmamış gibi hesap edilir. Hanbelî mezhebine göre tarlaya yapılan masraflar, birinden borç alınarak yapılmışsa bu masraflar çıkan ürün ile tedarik edilebilir.
• Ziraî ürünlerde tarla sahibinin borçlu olması zekât vermesine mâni değildir. Kişi, ne kadar borcu olursa olsun elde ettiği ürünlerin zekâtını her hâlükârda vermelidir.
• Zekât olarak çıkarılması gereken miktar hasat vaktinden hemen sonra fakire teslim edilmelidir. Herhangi bir mazeret olmadan geciktirilirse ve ürüne bir zarar gelirse bu miktar ürün sahibinin zimmetinde borç olarak kalır. Fakirin bulunmaması veya daha fazla muhtaç olan birini beklemek meşru mazeretler arasındadır.
• Fakihlerin çoğunluğuna göre elde edilen ürünün mülkiyeti (tohum) kime aitse zekâtla mükellef olan odur. Öyleyse kiraya verilen tarladan elde edilen ürünün zekâtını kiracı verir. Çıkan ürüne tarla sahibi ile kiracı ortaklaşa sahip olacaksa bu durumda her biri kendi payının zekâtını verir.
• Şafiî mezhebine göre elde edilen ürünün bizzat kendisi zekât olarak verilir, bunun yerine para vermek veya çıkan ürünün dışında başka bir mal vermek caiz değildir. Hanefilere göre elde edilen ürünün yerine para da verilebilir.
• Tüm ibadetlerde olduğu gibi zekâtta da niyet şarttır. Ürün elde edildiğinde kişinin konu komşusuna yaptığı hayır ve ikramlar zekât yerine geçmez. Zekâtın geçerli olması için niyet ile alan kişinin bunu hak etmesi şarttır. Vekil mesabesindeki hayır kurumlarına zekât verirken sadece bir defa niyet getirmek yeterlidir.