PKK'nin İslam düşmanlığının vesikası: Susa katliamı
Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı Yolaç (Susa) Mahallesinde PKK tarafından 26 Haziran 1992 günü camiye yapılan baskın sonucu 10 Müslüman şehid oldu, 5 kişi ise yaralandı.
26 Haziran 1992'de Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı Yolaç (Susa) Mahalle Camiinde yatsı namazı sonrası siyer ve Kur'an-ı Kerim dersi yapan cami müdavimlerine yönelik haince bir plan hazırlayan PKK, asker kılığında camiyi basarak 10 mazlum insanı katletti, 5 kişiyi de yaraladı. Aradan geçen 31 yıla rağmen yaşanan o acı unutulmazken her sene-i devriyede katiller lanet, şehidler ise rahmetle yad ediliyor.
Katliamın yıldönümünde İLKHA'ya konuşan Şehitler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik, PKK'nin bölgede yaptığı baskı ile İslam'a Müslümanlara olan düşmanca tavrını anlattı.
Ömer Çelik
PKK'yi İslam düşmanlığı üzerinden tanımlayan Çelik, "Bundan 31 yıl önce bölgeye musallat olmuş, yabancı güçlerin bölge üzerindeki oyunlarına piyonluk yapan, temel prensibini dine ve dindarlara düşmanlık üzerine kurmuş, kendi halkına zarardan başka bir şey getirmeyen ve halkın inancına savaş açmış örgütün cami düşmanlığında zirve yapmış bir eyleminden bahsediyoruz." dedi.
Katliamın yaşandığı günü aktaran Çelik, "Silvan'a bağlı Susa Mahallesinde 26 Haziran 1992'de bu insanlar mahallede kendi fikirlerinde olan milislerinin lojistik desteğiyle şeytanca bir planla asker elbisesi giyerek mahalle camisini basıyorlar. Müslümanların yatsı namazından sonra camide Peygamber Efendimiz Aleyhisselatu Vesselam'ın siyerini öğrenip Kur'an-ı Kerimle meşgul oldukları esnada cami etrafını sararak o güzel Müslümanları dışarı çıkarıyorlar." ifadelerini kullandı.
"Bu hak ile batılın, doğru ile yanlışın savaşıdır"
Çelik, "Oradaki Müslümanlar ayakkabılarından gelenlerin asker olmadığını anlamaları üzerine paniğe kapılan bu katiller, oradaki, Müslümanları tarayarak şehid etmeye başlıyorlar. Neticede 10 güzide insan şehid ediliyor, 5 Müslüman da yaralanıyor. Bu milisler aynı zamanda şehid edilen ve yaralananların en yakın akrabaları. Öyle bir vahşet, düşmanlık ve kindarlıkla işlenmiş ki yaralıların hastaneye götürülmelerine izin vermemişler." şeklinde konuştu.
İslam tarihine bakıldığında bu eylemin kafirler veya İslam düşmanları tarafından yapılan ne ilk ne de son eylem olmayacağının altını çizen Çelik, şunları söyledi:
Bunun benzerinin Peygamber Efendimiz' den takriben 200-250 sene önce Yemen'de Uhdud ashabına yönelik yapıldığını, iman edenlerin canlı olarak ateş dolu hendeklere atıldığını görmekteyiz. Yine Filistin'de bayram gününde El-Halil Katliamına şahit olmaktayız. Bundan sonra da bu tür katliamlar devam eder. Çünkü bu hak ile batılın, doğru ile yanlışın savaşıdır. Elbette tuğyan eden bu insanlar, şeytanın adımlarına uyacak ve kaldıkları bölgede kendilerinden başka hiçbir ses istemeyecek. Biz Müslümanlar Allah'a, Resulü'ne, ahirete iman etmiş ve Allah'ın bizden istediği o İslam medeniyetini hem kaldığımız bölgede hem de tüm cihanda hâkim kılmak için elimizden geldiğince mücadele edeceğiz. Dolayısıyla onların camilerimizi basıp bizleri şehid etmeleri, Kur'anları yakıp mescitlerimizi tahrip etmeleri asla bizleri herhangi bir umutsuzluğa veya gevşekliğe sevk eder. Bilakis bu yapılan eylemler azmimizi bilemesi lazım.
"Yapılan bütün eziyet, çile ve öldürmeler sadece mücadelemizi ve şehadet aşkımızı arttırır"
İslam düşmanları tarafından yapılan baskı ve zulümler karşısında Müslümanların sergilemeleri gereken tutumu asrı saadetten örneklerle aktaran Çelik, "Cenab-ı Allah ayeti kerimede nasıl tavır takınmamızı bize gösteriyor. Hendek ve Ahzap savaşında birçok hizip, aşiret ve kabile Medine'ye saldırıyor. Medine'deki muhacirler, saldıranların amca, dayı, hala ve kardeşleriydi. İçerdeki İslam'ın nurundan rahatsız olan ve her şeyleri dünya olan o insanlar gelip Müslüman olanların bir kısmına 'bakın düşmanlarınız büyük bir ordu toplamış ve sizi yok etmek için buraya geldiler' dediler. İşte o Müslümanların cevabını yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'e nakşetmiş ve kıyamet gününe kadar da bize bir rehberdir. Düşmanlarınız olan insanlar büyük bir güçle sizi yok etmek için buraya geldiler dediklerinde onların sözü sadece şu olmuştur. 'İşte bu, Allah'ın ve Resulü'nün bize vadettiği hakikattir. Allah ve Resulü vahdetmişse bu gerçektir.' dediler. Bu söz onların imanını artırmaktan başka bir şeye yaramadı." diye belirtti.
Çelik, "Dolayısıyla davamıza ve şahsımıza yapılan bütün eziyetler, çileler ve öldürmeler sadece azmimizin, mücadelemizin ve şehadet aşkımızın artmasına sebep olur. Bunun için tüm Müslümanlara, davası ve derdi İslam olan herkese Şehidler Kervanı Platformu olarak çağrımız budur ki bize yapılan baskılar, zulümler ve katliamların karşısında ashabın sergilediği tavrı ortaya koymak ve azimle bu davaya sarılmak olacaktır." ifadelerini kullandı.(İLKHA)