En büyük israf devlette!
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı, yıllık israf raporunu açıkladı. İsrafı altın, gümüş, bronz ve düz olarak 4 kategoriye ayıran rapora göre Türkiye milli gelirinin yaklaşık yüzde 15’ini israf ediyor.
Dünya'dan Yasemin Salih'in haberine göre, Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’nın her yıl haziran ayında açıkladığı Türkiye İsraf Raporu yayımlandı. Raporun sonuçlarını DÜNYA’ya değerlendiren Türkiye İsraf Vakfı Kurucusu Prof. Dr. Aziz Akgül, durumun vahim boyutlara ulaştığını belirterek, “En büyük israf devlette. Toplum da liderlerine bakarak israf konusunda hassasiyet göstermiyor” değerlendirmesini yaptı.
2021’de 1 trilyon 81 milyarlık israf
2021 yılı verileri değerlendirilerek hazırlanan raporda, Altı Sigma Yönetim Yaklaşımı esas alındı. Prof. Aziz Akgül, yapılan çalışmanın temelini şöyle aktardı: “Türkiye’nin 2021 yılı Gayrisafi Yurtiçi Hasılası 7 trilyon 209 milyar 40 milyon TL. 1 milyonda en fazla 3 israfa izin veren Altı Sigma Yönetim Yaklaşımı dikkate alındığında Türkiye’de her 1 milyon işlemde 6.210 israf yapıldığı varsayımı çerçevesinde; ülke olarak 4 Sigma seviyesinde görülüyoruz. Bu varsayımdan yola çıkarak Türkiye milli gelirinin yaklaşık yüzde 15’ini israf etmektedir. Yani Türkiye, 2021’de 1 trilyon 81 milyar TL’lik kaynağını israf etmiş.”
Altın kategoride SGK var
Raporda israf alanları altın, gümüş, bronz ve düz olarak dört kategoride sıralanmış. En çok israfın olduğu alanları işaret eden “altın” ketagorinin yıllar içinde bazen Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) bazen de iç borç faizinin birinci sırada geldiğini belirten Prof. Dr. Akgül, “Hesaplamalarımıza göre bu yıl SGK yılıydı” dedi. Akgül, SGK’nın yeni bir yönetim şekline ihtiyacı olduğunu ifade ederek, “2021’de SGK’ya bütçeden 252 milyar TL’lik kaynak gitmiş. Bunun tamamı israftır. Çünkü SGK, aktarılan primlerle yönetilebilir bir yapı. Ekstradan bütçeden kaynağa ihtiyacı olmamalı. Bunun nedeni verimsizlik, yani israftır” diye konuştu.
“İç borç faizi yatırımı engelliyor”
Raporun bronz kategorisinde bu yıl iç borç faizi yer aldı. Prof. Dr. Aziz Akgül, DÜNYA’ya yaptığı değerlendirmede 2021’de iç borç faizinin 126 milyar TL olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti: “2022’de ödenecek iç borç faizinin 163 milyar TL olacağı hesaplanıyor. Bu para neden israf olarak raporumuzda? Çünkü iç borç faizi demek; Vatandaşa siz risk almayın, yatırım yapmayın, istihdam yaratmayın; bunun yerine rantiyeden yiyin demektir.”
“Kamu kuruluşunun reklama ihtiyacı yok”
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’nın 2021 raporunda “bronz kategori”de bütün kamu harcamaları yer aldı. Bunlara örnek olarak kamu kuruluşlarının ışıklı tabelalarını gösteren Prof. Dr. Akgül, “Bir bakanlık binasının sürekli yanan ışıklı tabelalara neden ihtiyacı var? Amaç ne?” diye sordu.
Bronz kategorideki yüksek paylar arasında yerel yönetim yapılanmalarının bulunduğunu aktaran Akgül, aynı küçük yapılanma içinde valilik, kaymakamlık, belediyelerin konumlanmasını israf olarak değerlendirdi. Akgül, “Sadece merkez ilçelerde 100 milyar TL’lik kaynak kaybı var. Aynı bölge için her yönetimde aynı birimler görüyoruz. Valilikte spor müdürlüğü, kaymakamlıkta, belediyelerde… Ne yapıyorlar? Londra’da, New York’ta bu yok. Bütün bu yapılarda çalışanların maaşlarını halk ödüyor. 2021’de 30 büyükşehrin 130 merkez ilçe kaymakamlığına ve 130 merkez ilçe belediyesine ayrılan toplam bütçe yılda 85 milyar liralık israfa sebebiyet vermiştir” ifadelerini kullandı.
Türkiye İsraf Raporu 2021’e göre israf edilen 1 trilyon 81 milyar TL’lik kaynak ile şunlar yapılabilirdi:
Her biri 600 yataklı ve tanesi 70 milyon lira değerinde 15 bin 447 hastane yapılır ve sağlık sistemi tamamen rahatlatmış olurdu.
Her biri 6 milyon 600 bin lira değerinde 16 derslikli 163 bin 841 ilkokul ve ortaokul yapılarak, eğitimde fiziki kapasite arttırılır, her sınıfta 30 öğrencinin okutulması hedefi yerine getirilebilirdi.
Kilometresi 4 milyon 950 bin lira olan 218 bin 455 km otoyol yapılarak ülke kalkınması için gerekli ulaşım altyapısı tamamlanırdı.
Her bir ihracatçı firmaya veya KOBİ’ye 500 bin lira kredi verilmiş olsaydı, 2 milyon 162 bin işletmeye destek sağlanırdı.
Yoksulların gelir getirici bir faaliyette bulunması çerçevesinde, her bir dar gelirliye yıllık 50 bin lira vatandaşlık geliri verilmesi durumunda, Türkiye’de 21 milyon 627 bin kişiye ulaşılarak gelir dağılımındaki adaletsizliğin azaltılmasına katkı sağlanırdı.
Her bir öğretmene aylık 25 bin TL maaş verilmesi durumunda 3 milyon 604 bin öğretmenin bir yıllık maaşı karşılanabilirdi.
Ortalama aylık öğretmen maaşının 6.500 lira olduğunu varsaydığımızda söz konusu meblağla 13 milyon 863 bin öğretmenin yıllık maaşı karşılanabilirdi.
Ortalama memur maaşının 9.000 lira olduğunu varsaydığımızda söz konusu meblağla 10 milyon 12 bin memurun yıllık maaşı karşılanabilirdi.
Koronavirüs küresel salgını sürecinde büyük zorluklar çeken esnafa 1 yıl boyunca aylık 5.000 lira tutarında destek verilseydi, bu miktarla 18 milyon 22 bin esnafa yardım edilebilirdi.
Çiftçilere yıllık 50 bin lira tutarında destek verilseydi, bu miktarla 21 milyon 627 bin çiftçiye yardım edilebilirdi. Ortalama litresi 18 TL’den mazot alan çiftçimize 60 milyar litrelik yakıt yardımı yapılabilirdi.
Emekliye 1 yıl boyunca aylık 3 bin lira tutarında destek sağlanarak 30 milyon 37 bin emekli rahatlatılabilirdi.