• DOLAR 34.276
  • EURO 37.64
  • ALTIN 2889.058
  • ...
Dinimize göre misafirlik kaç gündür?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Soru 31: Değerli hocam, dinimize göre misafirlik süresi kaç gündür? Bilhassa yaz tatilinde enişte, bacanak, okul arkadaşı gibi yakın ve tanıdıklarımız gelip günlerce misafirimiz oluyor. Bir-iki gün kalmaları ağır gelmiyor ama daha fazla yıkılmaları bize eziyet veriyor. Bu konuda bilgi verirseniz çok memnun olacağım, teşekkürler.
 
Cevap 31: Dinî-şer’î hüküm itibariyle misafiri en fazla üç gün ağırlamak, İmam Ebû Hanîfe ve İmam Şâfiî’nin de içinde bulunduğu cumhura göre sünnettir / müstehaptır. Bu konuda Rasûl-i Ekrem’in şöyle buyurduğu sabittir:
 
“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine câizesini versin!”. Ashâb-ı kirâm: “Yâ Rasûlallah, misafirin câizesi nedir?” diye sorunca Peygamber (s.a) şöyle cevap verdi: “Onu bir gün ve bir gece ağırlamaktır. Misafirlik üç gündür. Misafiri üç günden fazla ağırlamak ise sadakadır”(Buhârî, Edeb 31; Müslim, Lukata 14; Ebû Dâvûd, Et`ıme 5; Tirmizî, Birr 43; İbn Mâce, Edeb 5).
 
Hadiste geçen “câize”, bir evde misafir olarak kalan kimseye ikram edilen yiyecek-içecek demektir. Bunun ölçüsü, bir gün bir gece misafiri elden geldiğince ağırlamak, ikinci ve üçüncü günlerde ise misafirin bulunmadığı normal günlerde evde yenilen-içilen şeyi ikram etmektir. Misafir üç günlük hakkını kullandıktan sonra artık onu ağırlama telaşına girmek ve ona özel ilgi göstermek gerekmez. Çünkü bu durumda artık o misafir olmaktan çıkar ve üçüncü günden sonra yiyip içtiği şeyler ev sahibinin sadakası ve iyiliği kabilinden olur ki, bunu yerine getirip getirmemekte muhayyerdir.
 
Bilhassa misafirhane ve otel gibi imkân ve şartların olmadığı yerlerde misafir için yapılan ikram, ev sahibine minnet ve teşekkürü gerektiren bir kadirşinaslık örneğidir. Bu yüzden misafir, kendisine yapılan ikramdan memnuniyet duymalı ve bunu kesinlikle küçümsememelidir. Hatta gereğinden fazla kalarak ev sahibine yük olmamalıdır. Çünkü misafirini ağırlayabilmek için külfete giren ev sahibi, bazen borçlanıp huzuru kaçacağından “bu adam nereden çıktı, artık başımızın belası oldu” diyerek nefret duymasına, sıkıntı çekmesine ve günaha girmesine yol açabilir. Nitekim Peygamberimiz (s.a) şöyle buyurur: “Bir Müslümanın din kardeşinin yanında onu sıkıntıya / günaha sokacak kadar kalması helâl değildir”. Ashâb-ı kirâm: “Yâ Rasûlallah, insan din kardeşini nasıl sıkıntıya / günaha sokar?” diye sorunca Peygamber (s.a) “Misafirini ağırlayacak bir şeyi bulunmayan kimsenin yanında oturup kalmakla” diye cevap verir(Müslim, Lukata 15-16).
 
O halde, özellikle imkân ve şartları müsait olmayan bir kimsenin yanında onu sıkıntıya sokacak kadar oturup kalmak günaha ortak olmak demektir. Bu sebeple “tatil bedavaya gelsin” ya da “gelmişken yol masrafına değsin” gibi basit çıkar hesapları, cimrilik ve görgüsüzlük örnekleri, Müslüman kimlik ve kişilikle asla bağdaşamaz.
 
Prof. Dr. Zekeriya Güle / Haber7

Bu haberler de ilginizi çekebilir