• DOLAR 34.55
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3006.52
  • ...
İslami uyanışa vesile olacak kadınlara ihtiyaç var
Google News'te Doğruhaber'e abone olun.  Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

HÜDA PAR İstanbul İl Kadın Kolları, "Modernizm ve Müslüman Kadın Bilinci" adıyla bir seminer düzenledi.

Sultangazi Belediyesi Nikâh Sarayı'nda düzenlenen ve Mekselina İslam (Özlem Osma)'ın konuşmacı olarak katıldığı programa, çok sayıda parti üyesinin yanı sıra farklı kesimlerden ve illerden yüzlerce kişi katıldı.

"Modernizm, erkek düşmanlığı üzerine kurgulanan feminizmi doğurmuştur"

Programın açılışında bir konuşma yapan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi ve İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Meryem Kiraz, Avrupa'da modernizm akımı ile birlikte kapitalist ve sosyalist ideolojiler 'Kadın kimdir? Kadın nedir?' sorularına cevap ararken ileri sürmüş olduğu tezlerde kadın hak ettiği statüyü bulamamıştır. Modernist dönemlerden önce kadın Avrupa'da şeytan, modernist dönemden sonra ise ucuz iş gücü ve cinsel obje haline gelmiştir. Bu tutum neticesinde feminist akımların ortaya çıkmıştır. Feminist akımın ana felsefesin de erkek düşmanlığı üzerine kurgulanmıştır. Örneğin liberal feminizm sınırsız özgürlük, bütün iş sahalarının kadına verilmesi, erkeklerin ise 2'nci sınıf insan üzerine kurgulanmıştır. Radikal feminizm erkek düşmanı bir akımdır. Dünyadaki bütün erkeklerin yok edilmesi, egemen kadın, ezilen erkek ve ailesiz bir hayat üzerine kurgulanmıştır. Sosyalist ve komünist feminizm ise kadının toplumun ortak malı olduğunu ve aileyi komünal bir yaşam, namus ve iffet kavramlarını hayatın içinden silmeyi hedeflemiştir." dedi.

"İslam kadını sosyal hayatın içerisinden koparmamıştır"

Müslüman kadın açısından modernizm öncesi ve sonrasında herhangi bir sorun yaşanmadığını hatırlatan Kiraz, "İslam coğrafyasında kadın miras hukukundan, eş ve annelik statüsüne kadar birçok hak ve hukuka sahiptir. Müslüman bir kadın İslam coğrafyalarında sosyal ve siyasal hayattan hiçbir zaman uzak ve kopuk yaşamamıştır. Asrısaadetten günümüze kadar Müslüman kadın hayatın her alanında varlık göstermiş, anne ve eş olmanın yanında birçok meslek ve akademi alanlarında da aktif rol üstlenmiştir. Örneğin, İslam tarihinde kadınlar kimi zaman ticaret alanında kimi zaman sağlıkçı, öğretmen ve hatta belediye başkanlığı yapmıştır. Kadının sosyal hayatın içinde olma silsilesi günümüze kadar devam edegelmiştir." diye konuştu.

"İslami uyanışa sebep olacak kadınlara ihtiyaç var"

İslam ülkelerinin son yıllarda batı hayranlığı ile imtihan olduğunu, bunun neticesinde ise kadının asli kimliğinden koparıldığını vurgulayan Kiraz, "İslam'ın kadına vermiş olduğu haklardan kadın, mahrum bırakılmıştır. Kadınlar, kaybetmiş oldukları bu haklarını alabilmek için fıtrat dışı feminist akımlara kapılıp toplumsal kaosun oluşmasına, aile kurumunun çökmesine, boşanmaların artmasına, hatta ve hatta genç yaşta yuva kuranların cezaevlerine atılmalarına sebep olmuşlardır. Bir İslam ülkesi olan memleketimizde İslami değerler her geçen gün çok daha fazla saldırılara maruz kalmakta, toplum kendi köklerine yabancılaştırılmaktadır. Bir hayat nizamı olan İslam'ın birtakım ibadetlerle sınırlandırılarak dar bir çerçeveye hapsedilerek toplumsal hayattan soyutlanması İslami şiarların değersiz görülmesine neden olmaktadır. Bu kadar sorun sarmalının içinde İslami bir uyanışa vesile olacak Hatice'lere, Aişe'lere, Ümmü Seleme'lere, Fatıma'lara ve Zeynep'lere şiddetle ihtiyaç vardır." şeklinde konuştu.

Bir gecede sahnelerden ayrılıp hakikat yolculuğuna başladı

Programa konuşmacı olarak katılan Mekselina İslam, daha önce yaşadığı cahili hayat sonrasında hidayete ulaşma öyküsü ile ilgili bir sunum gerçekleştirdi.

Bir süre sahnelerde şarkı söyleyerek hayatını sürdüren ve ardından sahne arkasında yaşanan gayri ahlaki hayatlara şahit olmasıyla birlikte artık hakikat arayışına giriştiğini belirten İslam, sahne aldığı bir mekânda şahit olduğu bir hadise sonrasında bir anda istifa ederek aynı gece tövbe edip sabaha kadar seccade üzerinde af dilediğini söyledi.

Kısa süre içerisinde ilim öğrenme gayretine de giriştiğini söyleyen İslam, temel ihtiyaçlar haricinde 2 yıl boyunca evden hiç çıkmadığını, bu süre içerisinde yoğun bir şekilde ilim öğrendiğini ve sonrasında da ilk defa okuduğu tesettür ayeti ile örtündüğünü ifade etti.

Daha önce hiç kimsenin tesettür ile ilgili ayet olduğunu kendisine bildirmediğini, sadece ayıp olduğu için örtünmesi gerektiğinin hatırlatıldığını vurgulayan İslam, kendisinin de hiçbir zaman bu konuda ayet olup olmadığına ilişkin bir araştırma içerisine girmediğini söyledi.

Hidayeti için çalıştığı eşi Kadir Gecesi'nde hidayete kavuştu

İslam, "Ahzab suresinin 59'uncu ayeti kerimesini okuduğum zaman inanamadım. Yarabbi! Tesettür ayeti varmış ama bundan haberim yokmuş? Yine Nur suresinin 31'inci ayetini görünce 'evet, gerçekten tesettür ayeti varmış' dedim. Allah beni affetsin, eskiden 'tesettür kalpte, kalbin temiz olsun yeter' diye düşünürdüm. Şimdi kendi kendime gülüyorum. Ne kadar da cahilmişim. Böylece tesettüre girme kıvamına geldim. Tesettüre girmem gerekiyor ama eşimi nasıl ikna edeceğimi bilmiyordum. Onunla uğraşmam gerekiyordu. İlk defa eşime tesettüre girmek istediğim söyleyince 'saçmalama, o kadar da değil! İyice abarttın' diyerek cevap verdi. Öyle deyince daha uğraşmam gereken işler olduğunu anladım. Pes etmedim ve Allah'ın izniyle işi başaracağıma inanıyordum. Evde sesli bir şekilde kitap okumaya ve bilinçli olarak bazı yerleri anlamadığımı söyleyerek eşimden açıklamasını istiyordum. Böylece dolaylı olarak kendisi de öğrenmiş oluyordu. Sonrasında sohbet açıp sofralar kurarak ortam oluşturuyordum. Yavaş yavaş fikirleri değişmeye başladı. Dik dik giderek değil konuşarak, farkına varmadan alttan alta onu da hafiften kıvama getirdim. Namaz kıldığım zaman benimle dalga geçtiği zamanlar olmuştu. Bir dönem ayetleri inkâra kadar gitti ve ateistlik düşüncesine kadar işi götürdü. Bunlar hep bilinçsizlikten kaynaklanıyordu. Günümüzün gençlerinde ateistlik deistlik sanki moda haline geldi. Dikkat çekmek için bile 'ben ateistim veya deistim' diyebiliyorlar. Bir Kadir Gecesi'nde eşim de benim gibi kıvama gelmişti. Ben salonda namaz kılıyor, ibadet ediyordum. Eşim o zaman daha namaz kılmıyordu. Sonra çocuk odasından hüngür hüngür bir ağlama sesi duydum. Kapıyı aralayıp baktığımda eşimin rükû pozisyonunda ağladığını gördüm. O kadar duygulandım ki anlatamam. Hiç rahatsız etmeden kapıyı tekrar kapattım ve salona geçip şükür secdesine kapandım. Artık aynı yolda yürüyeceğimizi biliyordum. Sonra yanına gidip ne olduğunu, niçin ağladığını sordum. O da 'bilmiyorum. Allah ile konuştum. Varsan kendini bana hissettir dedim. Sonra eğildim fakat doğrulamadım. Sanki bir güç doğrulmamı engelledi. Ben de Yarabbi! Sen varsın ve kendini bana hissettirdin' dedim. Sonra ağladım ve birbirimize sarıldık. Ardından eşimle artık ilim serüvenimiz başladı." dedi. (İLKHA)

Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Bu haberler de ilginizi çekebilir