DoğruHaber- Faruk Kuzu

Müslümanların ilk ibadethanesi olan ve en kutsal mabet olarak görülen Kabe'ye yönelik yapılan bu çirkin paylaşım kısa süre içerisinde tepkilerin fitilini ateşledi.

Sosyal medyada hızla yayılan bu çirkin karenin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçti.

Türkiye’de maalesef  Din’e ve Dindar’a karşı süregelen bir alay ve hakaret dalgası mevcut.
Elbette bu durum ideolojik bir karşıtlık olduğu kadar bir CÜR’ETTİR de.
Merhum Mehmet Akif’in belirttği gibi;
“Şuheda toprağı sıksan Şuheda!” deyimiyle bu toprakların mayasının İslam olduğunu vurgulansa da yaklaşık 150 yıldır bir karabasan gibi çöken İttihat ve Terakki Zihniyeti büyük bir cüretle İslami olan herşeye karşı devamlı bir taarruz halindeler.
1923’te kurulan yeni rejimin, İttihatçıların zihniyetine kol kanat germesi neticesinde kendilerini bu toprakların ASIL ve ASİL sahipleri, gerçekten KURTULUŞ SAVAŞI vermiş olan DİNDAR halkı ise TALİ-İKİNCİ SINIF VATANDAŞ muamelesi yapmaktalar.
Kemalist rejimin sert uygulamaları Dindar halkı sindirdiği için meydanda at koşturup “YALAN SÖYLEYEN TARİHİN” gölgesinde kahramanlık edebiyatı yapan bu LAİK KEMALİST güruh ne yazık ki hadsizzliklerinde sınır da tanımıyorlar.
Son olarak Kadir Has Üniversitesi öğrencilerinden Kardelen Güder ve arkadaşları, ‘Atatürk’ün Kabe’ye oturduğunu gösteren bir fotoğraf’ paylaştılar.
Bu rezil skandal fotoğraf sosyal medyada büyük tepki toplayınca hadsizlerden Kardelen Güder, sosyal medya hesabını kapatıyor.
Duyarlı Müslümanların tepkileri neticesinde harekete geçen savcılık, öğrenci hakkında resen soruşturma başlatıp gözaltı kararı veriyor.
Ancak burada da bir garabet var.
Savcılık, sadece Kabe’ye hakaret suçu var demiyor, Atatürk aleyhine işlenen suçlarla ilgili 5816 sayılı kanundan da soruşturma açıyor.
Yani o hadsizlere Atatürk’e karşı suç işlemişler gibi dava açmış oluyor.
Haliyle insanlar merak ediyor;
İslami değerlerin en mühimlerinden biri olan Kabe’ye karşı alenen işlenen bu cürme rağmen Atatürk’e karşı suç işlenmiş havası vermek ayrı bir hakaret olmuyor mu?
Ayrıca bu hadsiz Laik-Kemalist güruh kendilerince bir mesaj vermiyorlar mı?
Tapınageldikleri kişiyi Kabe’nin üzerinde oturmuş göstermeleri yeterli bir mesaj değil mi?
Acaba savcılık bu kişileri çağırdığında “NASIL BİR MESAJ VERMEYE ÇALIŞTIKLARINI DA” soracak mı?