İstanbul 2 No'lu Baro Başkanı Şamlı: Türkiye'de sivil bir anayasanın hazırlanması zorunludur
İstanbul 2 No'lu Baro Başkanı Yasin Şamlı, mevcut anayasanın darbe döneminde hazırlanmış anayasa olduğuna dikkat çekerek sivil, adil ve toplumdaki tün kesimlerin görüşlerini kapsayan bir anayasanın olması gerektiğini belirtti.
12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 40 yıl geçti. Ancak darbe ürünü olan ve sadece bir kesimin inançlarını, özgürlüklerini koruyan 1982 Anayasası uygulanmaya devam ediliyor.
Kamuoyu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da dile getirilen, tüm kesimlerin ihtiyacını giderecek yeni anayasa için artık somut adım atılmasını istiyor.
İstanbul 2 No'lu Baro Başkanı Yasin Şamlı, İLKHA muhabirine yeni anayasa ile ilgili değerlendirmede bulundu.
"Türkiye'de ki bütün siyasi partiler sivil anayasanın başarılamamış olmasından sorumludur."
Türkiye tarihinde bütün anayasaların ya darbe sonrası ya da olağanüstü zamanlarda hazırlanan anayasalar olduğuna dikkat çeken Şamlı, "Anayasalar ya darbelerin karakterini ya da olağanüstü dönemlerin karakterini yansıtan anayasalardır. Anayasalar bir devletin hukuk normlarının en tepesinde yer aldığı için kanunlar, diğer hukuk normları anayasaya göre planlanıp şekilleneceği için çok önemlidir. Anayasanın; insan hakları, özgürlükler, devletin organları arasındaki ilişkileri çerçeve olarak ve özgürlüklerden yana ortaya koyması gerekiyor. Bu bakımdan benim kanaatime göre de Türkiye'de sivil bir anayasanın normal zamanda rahat, düşünülerek hazırlanmış anayasanın hazırlanması zorunludur. Bunun şu güne kadar başarılamamış olması üzücüdür. Türkiye'deki bütün siyasi partiler bunun başarılamamış olmasından sorumludur. Tabi milletimiz kimlerin bu konuda samimi, gayret gösterdiğini; kimlerin buna karşı çıktığını, engel olduğunu net olarak biliyor." dedi.
"Tüm kesimlerin görüşü alınarak bir hazırlık süreci olmalıdır."
Türkiye'nin yeni hazırlanacak bir anayasa sürecinde; hem uluslararası hukuk hem diğer devletlerin anayasaları hem de inançlar, gelenekler, örfün esas alınarak mükemmel bir anayasa yapılması açışından şanslı olduğunu belirten Şamlı, "Olağanüstü bir dönem değil, hamd olsun darbe tehdidi söz konusu değil dolayısıyla böyle bir ortamda; sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekküllerinin ve mümkünse geniş halk kitlelerinin görüş, tavsiye ve önerileri de alınarak bir hazırlık süreci olmalıdır. Dünyada anayasacılık tarihine baktığımız zaman çeşitli anayasa yapma yöntemleri var. Şöyle de bir şey yapılabilir; siyasi partilerin tamamı bu noktada anlaşmış olsalar ve anayasayı yapma noktasında samimi olmuş olsalar 'beyaza yazma yöntemi' diye bir yöntem var. Bu sistemde anlaşılan maddeler yazılarak onlar anayasa haline getirilerek, üzerinde anlaşma olmayan maddelerin dışarda bırakılması yöntemidir. Bu dahi uygulanabilir." şeklinde konuştu.
"Kısa, çerçeve, hak ve özgürlüklerin lehinde sınırını çizen ve devletin organlarının uyumlu çalışmasını sağlayabilecek ana ilkelerin konulması yeterlidir"
Yapılacak yeni anayasanın çerçeve bir anayasa olması gerektiğini dile getiren Çamlı, "Kanunun ortaya koyduğu tafsilatları ortaya koymaması lazım. Hak ve özgürlükleri esas alması lazım ve madde sayısı itibariyle çok sayıda madde olmaması lazım. Kısa, çerçeve, hak ve özgürlüklerin lehinde sınırını çizen ve devletin organlarının uyumlu çalışmasını sağlayabilecek ana ilkelerin konulması yeterlidir. Burada birçok düzenleme kanunla da yapılabilir. Her şeyi anayasada yazmaya gerek yoktur." ifadelerini kullandı. (İLKHA)