Bingöl'de Mavi Marmara sempozyumu düzenlendi
Bingöl Üniversitesinde düzenlenen "İdrak ve İman Boyutu ile Mavi Marmara Meselesini Anlamak ve Yaşamak" konulu sempozyumda konuşan Mavi Marmara gazisi Muhittin Gili, o gece gemide yaşananları anlattı.
Bingöl Üniversitesi Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda düzenlenen program, Dr. Öğretim Üyesi Servet Kılıç'ın Kuran tilaveti ile başladı.
Mavi Marmara gemisinde yaşananlar ve Mavi Marmara seyahatinin muhtevasını anlatan sinevizyon gösteriminin yapıldığı sempozyumda, Mavi Marmara gazisi İHH Bingöl Başkanı Muhittin Gili, Mavi Marmara seyahatinin önemine vurgu yaparak saldırıda yaşananları anlattı.
Sempozyumda konuşan Gili, Mavi Marmara hadisesinin imanî ve İslami boyutunun olduğuna vurgu yaparak, siyonist işgal rejiminin; Filistin topraklarını işgal eden, Filistinlileri katleden, yetmiş yıllık zulmün mimarı ve asrın zalimi olduğunu söyledi.
"Marmara seferi çok kutlu bir seferdir. israil Filistin'deki toprakları işgal etti, Filistin'deki insanları öldürdü ve dünyaya şunu söyledi, 'Ben haklıyım, onlar haksız" diye lanse etti. Ama Mavi Marmara bir şeyi başardı. Yetmiş yıllık zulümkâr olan, asrın zalimini dünyaya haykırdı ve dedi ki israil haksızdır. "ifadelerini kullandı.
Mavi Marmara hadisesinin dünyaya, siyonist işgal rejiminin asrın zalimi olduğunu dünyaya haykırdığını bir kez daha haykırdığını dile getiren Gili, "Biz canlı yayınlarla dünyaya bunu tescillendirdik. Hamdolsun Mavi Marmara seferinden sonra israil ben haklıyım diyemiyor." dedi.
"En büyük tedbirimiz yayın frekanslarımızın olmasıydı"
"Mavi Marmara, israilin sonunun başlangıcıydı." diyen Gili, Mavi Marmara gemisinde aldıkları tedbirlerden bahsetti.
Gili, "Biz gemi yolculuğuna giderken, insanlar ise sizin tedbiriniz yok muydu? diye soruyorlardı. Müslümanların yapacağı her iş organizeli olmalıdır, tedbirli olmalıdır. Biz organizemizi yaparken tedbirliydik, tedbirle gitmiştik. Eğer tedbirli olmasaydık haklı olarak çıktığımız yolda dünyanın gözünde haksız olarak geri dönecektik. Ama frekanslarımız sayesinde 24 saat yayın yapıyorduk. Müslümanlar bir sefere çıktıklarında elbette tedbirli çıkacak. Tedbirsiz hiçbir şey olmaz. İşte bizim en büyük tedbirimiz canlı yayın frekanslarımızdı. Ve neticede baskın gecesi herkes ne yapacağını çok iyi biliyordu." dedi.
"Bulunduğumuz gruptan 3 kardeşimiz şehid oldu"
Kendi gruplarından üç şehid verdiklerini ifade eden Gili, "Diyarbakır grubundan bir kişi yara almazken on kişi tarandık. Bu gruptan üç şehidimiz vardı. Ali Haydar Bengi, İbrahim Bilgen ve Fahri Yaldız. Ben şanssızdım çünkü sadece bir kuşun yedim. Dokuz kurşun yiyen kardeşimiz vardı. Bu Allah'ın bir mucizesiydi. Delik deşik olmuş ama yaşıyor. Çelebi Bozan adlı kardeşimizin iç organları dökülmüştü o da yaşıyor. 19 yaşındaki Furkan Doğan beş kurşunla şehid oldu. Suçu gazeteciler gibi kamerasının olması, gece görüşlü kamera ile her detayı kaydetmesiydi." ifadelerini kullandı.
Baskın gecesi Şehid Ali Haydar ile aralarında geçen son konuşmayı aktaran Gili, "Saat gece 12 oldu. Şehidimize, 'Ali haydar sabah namazına 4 saat var, iki saat sen uyu iki saat de ben. Nöbet tutalım.' dedim. O bana, 'Muhittin abi uykum yok, söz veriyorum uykum gelirse iki saat ben uyurum iki saat sen. Uykum geldiği gibi seni kaldırır, ben uyurum.' dedi. Şehadetine çok az bir süre kalmıştı ki gözlerini uyku tutmuyordu. Sabah namazında uyandım ki ayakta telsizi elinde, 'Ali Haydar niye kaldırmadın beni?' dedim, kendisini uykunun tutmadığını söyledi. Bu son konuşmamızdı. Sonra ben namaza indim." dedi.
"Canlı yayın olmasaydı, siyonist işgalciler bizi silah taşıyor gösterip haksız çıkaracaktı"
Şayet canlı yayın frekansları olmasaydı, siyonist işgalcilerin gemiye silah doldurarak tüm dünyaya servis edeceğini kaydeden Gili, "Bu gemiye, HAMAS'a silah götürürken baskın yaptık" diyerek kendini dünyaya haklı göstereceğini ama alınan tedbir sayesinde siyonist işgalcilerin planının bozulduğunu söyledi.
"Saldırı anında işgalcileri oyaladık"
Saldırı anını anlatan Gili, Allah'ın apaçık yardımını gördüklerini ifade ederek, "Saldırı anında helikopterlerle halat indirdiklerinde bir taraftan onları gemiye bağlayıp oyalamak, helikopterin dengesini bozmak için çaba harcarken diğer taraftan da yedek frekanslarımızın aktif olması ve yayın yapması için zaman kazanmaya çalışıyorduk. Halatları tutan iki kişiyi şehid verdik. Gemi kan gölüne dönmüştü. Canlı yayın olmasaydı biz hala belki siyonist işgalcilerin zindanlarında yargılanıyor olacaktık. Yayınlar ve kayıtlar olmasaydı haksız duruma düşmüş olacaktık. Normal yayın akışı frekansı 10 dakikayken Allah'ın yardımı ile 6 dakikada yayın başladı. Bu Allah'ın lütfuydu. Gemideki siyonist işgalciler, 'beyaz ve yeşil elbiseliler'i arıyorlardı, 'onlar neredeler?' diyorlardı. Onlar Allah'ın yardımıydı. Mavi Marmara seferinin amacı; Gazze'deki mazlumlara yardım ulaştırmaktı sadece." ifadelerini kullandı. (İLKHA)