Prof. Dr. Akın: İnançsız, cinsiyetsiz ve intihara eğilimli bir nesil isteniyor
Prof. Dr. Ahmet Akın, gençliği ifsad eden projelere dikkat ederek aileler çocuğa gerekli ilgiyi göstermediğinde çocuk ya inançsız ya cinsiyetsiz olacak ya da intihar edecek şeklinde konuştu.
Toplumun değerlerine aykırı bazı dizi ve filmler, sosyal medya fenomenleri ve sözde festivallerde sahnelenen rezaletler ahlaki yozlaşmaya yol açıyor.
İnançsızlığı ve cinsiyetsizliği yaymaya çalışan bazı odaklar; dini değerleri, aileyi, kültürü, medeniyeti özgürlüğün ve eğlencenin önünde engel görerek ifsad projelerini kadın, hayvan hakları, doğa sevgisi özgürlük ve eğlence kavramları üzerinden yaymaya çalışıyor.
Prof. Dr. Ahmet Akın İLKHA muhabirine yaptığı açıklamada; söz konusu lobilerin tuzağına düşen gençlerle özellikle aileleri başta olmak üzere birebir ilgilenmek gerektiğini dile getirdi.
"Emperyalizm bizim gençliğimizi, potansiyelimizi bizden daha iyi biliyor, okuyor ve tuzaklarını ona göre kuruyor"
Aile ve gençlik konusunda ciddi sorunlar gözlemlediğini ve bu sorunların Türkiye'ye özgü olduğunu belirten Akın, "Özellikle emperyalizm, birçok oyunu bizim gençlerimize yönelik planlıyor. Kötü olan şu; bu oyunlardan kaçmak için gençlerin çok fazla hareket alanı yok. Bir şekilde bu tuzağa ve oyuna düşüyorlar. Neden ülkemize özgü olduğunu sorarsanız bunu incelettim; Almanca da Felemenkçe de sosyal medyada bu kadar yoğun bir influncer, youtuber, haber kanalları veya bir takım dijital mecralarda bu kadar yoğun bir şekilde az sonra söyleyeceğim üç sorun var mı diye o ülkelerde dostlarıma incelettim. Bu bahsettiğim şeyleri yaymaya çalışan bir influncer, youtuber var takipçisi 5-10 bin bizde ise milyonlara ulaşan ve organize şekilde hareket eden bir lobi faaliyeti yapıldığını düşünüyorum. Peki bu üç sorun nedir? Birincisi inançsızlık sorunudur. Bu ülkede özellikle Anadolu insanı dediğimiz insanlar, bu ülkenin büyük çoğunluğu Anadolu insanıdır, Anadolu insanının kızları uzun yıllar okutulmadı. Aileler de buna destek oldu zaten sistemde özellikle dindar ailelerin çocuklarının okutulmasına çok fazla müsaade etmiyordu. Burada nüfusun yüzde 50'sini düşmeniz gerekiyor. Aileler; erkek çocuklarında yüzde 50'sini de daha garanti işler olan ticarete, esnaflığa yönlendirdi. Bu ülke bu günlere Anadolu insanının yüzde 25'ini okutarak geldi. Hep beyaz, elit bir kesim vardı; bürokrasi, yargı onlardaydı, vesayetler üzerinden bunu sağlarlardı. Şu anda emperyalizm bunu çok iyi biliyor; bu ülkede bir ailede 5 çocuk varsa 5'i de okuyor. Bu kadar engellemelere rağmen bugünlere geldiyse ülke olarak bunun önünü almazsak, bu çocukları onların elinden almazsak artık bize bu dünyada yaşama hakkı yoktur. Emperyalizm böyle biliyor ve bizim gençliğimizi, potansiyelimizi bizden daha iyi biliyor, okuyor ve tuzaklarını ona göre kuruyor." dedi.
"Aileler çocuğa gerekli ilgiyi göstermediğinde çocuk ya inançsız ya cinsiyetsiz olacak ya da intihar edecek"
İnançsızlığın önemli bir tuzak olduğuna dikkat çeken Akın, "İnançsızlığı yayan lobiler var. İnançsızlığı sevdiren; aileyi, kültürü, medeniyeti, dini özgürlük ve eğlence önünde engel gören bazen bunu kadın hakları üzerinden, bazen hayvan hakları üzerinden, bazen özgürlük ve eğlence kavramından, bazen de doğa sevgisi üzerinden yapıyorlar. Bu ana temaları, bu çağın gençlerinin temalarını kullanarak bunları bizden alıyorlar. Peki burada ailelerin payı nedir? Ailelerde maalesef isteyerek veya istemeyerek bu projenin içinde yer alıyor, aileler de çocuğunu itiyor. Ailenin çocuğunu bu çağda her haliyle kabul etmemesi durumunda çocuğunun şu üç şeyi yaşayacağını unutmaması lazım; birincisi evden soğuyacak, ikincisi ailenin vermediği değeri kim verirse ona gidecek, üçüncüsü de bunun sonu çok kötü olacak aileler bunu unutmasın. Aileler çocuğa gerekli ilgiyi göstermediğinde çocuk ya inançsız ya cinsiyetsiz olacak ya da intihar edecek. Bu çağda bunların hepsi için ayrı ayrı çalışan lobiler var. İnançsız, cinsiyetsiz ve intihara eğilimli bir nesil isteniyor ve şu anda hızlıca işliyor." diye belirtti.
"İnançsızlığı ve cinsiyetsizliği yayan insanlar masum insanlar değildir, bunlar fonlanıyorlar"
Geçtiğimiz günlerde Enes Kara isimli gencin intihar ederek hayatına son verdiğini, Kara'nın ateist bir arkadaşı tarafından yönlendirildiğine dair mesajların ortaya çıktığını hatırlatan Akın, "Çünkü inançsızlık bencilliktir. Allah inancı, ahiret inancı, kader inancı olan insanlar başkalarına yardım etmek, destek olmak ister. Allah, 'Ey iman edenler iman ediniz.' diyor. Bizim imanımızda da belki bu anlamda bir sorun olabilir, gözden geçirmemiz lazım. İnançsızlığı ve cinsiyetsizliği yayan insanlar masum insanlar değildir, bunlar fonlanıyorlar. Bunu bizim yaptığımız gibi; 'Allah rızası için' yapmıyorlar. Onlar bunu parayla yapıyorlar. Yurtdışından; medyası, lobisi, sosyal medya fenomeni böyle fonlanıyor. Ailesi tarafından kabul görmeyen, reddedilen, itilen Anadolu insanın çocuklarını, ailelerinin ellerinden almak için çaba sarf ediyorlar. Sayısı 1 milyon olan girdaptaki çocukların hepsi bizi bekliyor. 1 milyon problem yaşayan kardeşimiz varsa 1 milyonun ortaya çıkması lazım ve birebir bu kardeşlerimizle ilgilenmesi lazım. Çünkü bunlar huzur arıyor. İnançsızlıkta huzur yok, cinsiyetsizlikte huzur yok, intihar zaten ölüm demektir. Hepsi birbirini destekliyor. Mesela Güney Kore'den K-POP geliyor, Japonya'dan anime geliyor Amerikan projesidir. Anime intihara, K-POP cinsiyetsizliğe özendiriyor. Bizim tek tek çalışmamız lazım ve bu konularda huzursuzluk, bunalım yaşayan kardeşlerimizin elinden tutmamız gerekiyor. Birebir çalışıldığında o kardeşimiz 15-20 günde gereken olumlu tepkiyi veriyor ve tekrar ailesine, kültürüne, medeniyetine, dinine dönüyor." şeklinde konuştu.
"Herkes sosyal medyada alkolün eğlenirken olan kısmını gösteriyor; kimse alkol aldığı için tacize uğrayanı, sarhoş olduktan sonra kusmuk içinde yatanı, birini bıçaklayanı veya öldüreni göstermiyor"
Son günlerde gündemde olan bazı üniversite ve belediyelerin düzenlediği sözde festivaller hakkında konuşan Akın, "Üniversitelerde etkinlikler, eğlenceler adı altında; alkolün ve başka kötü alışkanlıkların yaygınlaştığını görüyoruz. Şuna şaşırıyorum; en eski kurumumuz olan Yeşilay, Dünya Sağlık Örgütü alkol sağlığa zararlı derken bu çocuklara alkolü nasıl sevdiriyorlar ve bunu nasıl bir eğlenceye dönüştürüyorlar. Herkes sosyal medyada alkolün eğlenirkenki kısmını gösteriyor; kimse alkol aldığı için tacize uğrayanı, sarhoş olduktan sonra kusmuk içinde yatanı, birini bıçaklayanı veya öldüreni göstermiyor. Buda ayrı bir furyadır, gençlerde müthiş bir alkole eğilim var. Bunu da devlet yasalarla durdurabildiği kadarıyla durdurabilir. Aileler çocuğu kazandığında, aile çocukla ilgilendiğinde çocuk ne alkole ne uyuşturucuya ne cinsel sapmalara gider ne de intihar eder. Yine bu da ailenin ilgisizliğinin bir yansımasıdır. Bunu destekleyen, fonlayan belediyeler var. Onların hayali; alkolik, uyuşturucu kullanan, cinsel sapmaları olan bir gençliktir. Muasır medeniyetlerden anladıkları budur. Buna da kim destek oluyorsa bu ülkenin evladı değildir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)