Vaize Kılınç: Dijital terörizme teslim olmaya başladık
Adıyaman İl Vaizesi Gül Hicran Kılınç, dijital dünyanın yanlış kullanımı sonucu mahremiyet, utanma duygusu ve birlikteliklerin kalmadığını belirterek, "Yavaş bütün dünyayı ele geçirmeye başlayan bir dijital terörizme teslim olmaya başladık." dedi.
Adıyaman Aile ve Dini Rehberlik Merkezi tarafından kadınlara yönelik "Dijital dünyada değerleriyle aile olmak" konulu seminer düzenlendi.
Belediye Konferans salonunda kadınların yoğun katılımıyla gerçekleşen seminer, İl Müftü Yardımcısı Hatun Özmen'in yaptığı açılış konuşması ile başladı.
Programda konuşan İl Vaizesi Gül Hicran Kılınç, sanal medya ve internet dünyasının yanlış kullanımı sonucu mahremiyet, utanma duygusu ve birlikteliklerin kalmadığına dikkat çekti.
Kılınç, dünyevileşen Müslümanların ehl-i dünyanın yaptığı çılgınlıklara kılıf uydurarak benzer etkinlikler yapmaya çalıştıklarının acı bir gerçek olduğuna vurgu yaptı.
"En modern cahiliyeyi yaşıyoruz"
Kur'an-ı Kerim ve Hazreti Peygamber'in aile olmaya ve evliliğe önem verdiğini dile getiren Kılınç, "Her çağın bir imtihanı vardır. Her çağın bir peygamberi, her çağın bir belası vardır. Biz son Peygamberin ümmete olarak bu çağda değişik imtihanlarla imtihan oluyoruz. Diğer peygamberlerde görülen bütün imtihanlar günümüzde mevcuttur. En modern cahiliyeyi yaşıyoruz. Şuayb peygamberin, Nuh aleyhiselamın, Hud aleyhiselamın, Lut aleyhiselamın ümmeti gibiyiz. Biz bütün Peygamberlerin imtihanını şu anda yaşıyoruz. Yaşadığımız imtihanların en mühimlerinden bir tanesi de sanal medya yani dijitalizmdir. Biz modern dünyayı, teknolojiyi seviyoruz. Gerçekten de dünyamıza büyük rahatlıklar kattı. Radyo veya televizyonla tanıştık. Teknolojiyle tanıştığımızda değerlerimizi muhafaza ettik, hemen kendimizi ona teslim etmedik. Kullandık ama kendimizi kullandırtmadık. Teyzelerimizi haber spikerleri haber sunacağı zaman başını örter ve sırtını dönerek izlerdi. Torunu 'Nine niye böyle yapıyorsun?' dediğinde haber spikerinin erkek olduğunu söylerdi. 'Ama o seni görmüyor ki' dediğinde. 'Ben onu görüyorum.' derdi." ifadelerini kullandı.
"Bizler teknolojiyle ilk tanıştığımızda değerlerimizi muhafaza ettik"
Teknolojik gelişmelerin zamanla toplumu ahlaki değerlerden soyutladığının altını çizen Kılınç, "Bizler teknolojiyle ilk tanıştığımızda değerlerimizi muhafaza ettik. Hemen yenilmedik. Ama zamanla teknoloji yavaş yavaş bizleri ele geçirdi. Hayatımıza büyük kolaylıklar sundu. Biz kadınlar olarak çamaşır makinası, bulaşık makinasını sevdik. Daha sonra bilgisayarla hayatımıza girmeye ve yavaş yavaş bütün dünyayı ele geçirmeye başlayan bir dijital terörizme teslim olmaya başladık." dedi.
Kılınç, konuşmasının devamında, "Peki, biz bu teslimiyetin nasıl anlıyoruz? Bugün dünya genelinde sempozyumlar düzenlenmeye başlandı. İnsanlar artık alarm vermeye başlıyor. Teknolojinin olumlu yanlarında hepimiz hemfikiriz. Teknoloji bize çok faydalar sağladı ama bir elektrik olmadığı zaman bize herhangi bir fayda sağlamayacak. Bizden alıp götürdükleri olacaktır. Ailemizi içten ve dıştan sarsmış olacak. Bizler İslam dinine mensup Müslümanlar olarak ilmi severiz, teknolojik gelişmeleri severiz. Bizler bilim yanlısıyız, bilim olarak çalışanların yanında yer alır, teşvik ederiz. Bizler teknolojinin olumsuzluklarını internet denilen alet, salgınla birlikte yavaş yavaş bizi ele geçirmeye başlayınca fark ettik. Eskiden M.Ö ve M.S kavramları vardı şimdi pandemiden önce (P.Ö) ve pandemiden sonra (P.S) kavramları artık konuşmaya başlanacak. pandemiden önce bu kadar farkında değildik. Fakat pandemiden sonra herkes eve kapandı insan ilişkileri sıfıra düştü ve o alem iyice bizi ele geçirince bir şeylerin ters gittiğini anladık. Pandemiden sonra değişen hal ve hareketlerimiz, boşanma oranlarının artması, insanların aşırı agresif olması, depresyona girmesi, bencilleşmesi bizleri uyarmaya başlamış oldu." şeklinde konuştu.
"Çocuklarımız internetin önünde intihar etmeye başladı"
İnternetin kontrolsüz kullanımı ve İslami değerlerden uzak olmasının zararlarını dile getiren Kılınç, "Artık şekil olmuşuz. Instagram'da vaaz veriyoruz, 'Hocam caiz mi?' diyorlar. Biz, caiz mi değil mi, diye diye çocuklarımız internetin önünde intihar etmeye başladı. Veyahut sapıkların ellerine düşmeye başladı. Bacağının fotoğrafını çekmeye, vücudunun fotoğrafını çekmeye başladı. Oyunların önünde putlara tapmaya başladı. Oyun yöneticileri emir vermeye başladı. Bazı görevler yerine getirilirse puan alıyor. İntiharlar artmaya başladı. Bunlar caiz ama bizim internet alemini evlere ulaşacak şekilde, gençlerin elinden tutacak şekilde çalışmaya çalışmamız zinhar haram oldu! Herkese mübah ama bize günah oldu! Artık öyle bir zamanda yaşıyoruz ki çocuklarımızı dışarıda koruyoruz. Oturduğu internette kimden koruyacağız. Öylemi bir âleme açılıyor, öyle bir oyunlar oynuyor ki tehlikenin frakında bile değiliz." dedi.
"İtikafa girmekten zevk alan, uzleti seven, kendimizle barışık birileriydik"
Dijitalleşmenin bireyleri ve toplumları yalnızlaştırdığına değinen Kılınç, "Sanal medyanın, dijital dünyanın bazı zararları vardır. Bu Zaraların ilki yalnızlaşmadır. Bu alanla tanışan insanlar da bir yalnızlaşma oluyor. Bizler komşularıyla münasebeti olan, itikafa girmekten zevk alan, uzleti seven, kendimizle barışık, kendimizle baş başa kalmaktan mutlu olurduk. Bugün kendimizden de toplumdan da nefret ediyoruz." ifadelerini kullandı.
"Bu dünyanın Rabbi olan Allah sanal medyanın da Rabbi'dir"
Müslümanın Rabbini her yerde hatırlaması gerektiğini belirten Kılınç, "Bu dünyanın içerisinde olan haram ve helaller sanal medyada da geçerlidir. Buradaki haramlar orada yoktur diye bir kaide yoktur. Her iki âlemin sahibi ve maliki Allah'tır. Müslüman hangi âleme girerse girsin o âlemde mahremiyet kavramına uyacaktır. Aile kavramı diye bir şey hak getire, hepsini yerle yeksan etmişiz. Bunlar bize çok masum geliyor. Bebeklerin yaş günlerini, nikâh ve nişan törenlerini ve daha birçok günü kutlama adına İslamileştirmesek çatlarız. 'Baby shower' yapamıyoruz. Ama ne yapıyoruz. Bebek mevlitleri yapıyoruz. Bu da İslami Baby Shower oluyor. Bunlar bize çok çok basit geliyor. Evlerin perdeleri yok. Evlerde güneşlik kalkıyor. İnce perdeler var. Evin içini gösterme gayreti var. Evlerimizin her tarafını açıyoruz ve en özel günlerimizi, kına gecelerimizi, düğünlerimizi paylaşıyoruz ve bununla da gurur duyuyoruz. Her kes tebrik ediyor altına yorumlar yazıyor. Ne olmuş işte, bizim aslan parçası geliyor! Sanki ümmetin çocukları olmuyor, herkes o çocuğu bekliyor gibi bir havayla en mahremlerini sosyal medyada paylaşıyorlar. Mahremiyeti götürüyor." şeklinde konuştu.
"Artık tabletsiz, bilgisayarsız, internetsiz, cep telefonsuz çocuk kalmadı"
Çocukların ebeveynler için ahirette bir kazanç olması gerektiğini dile getiren Kılınç,"Allah defaatle çocuk ve ebeveyn ilişkisini anlatıyor. Kur'an-ı Kerimde örnekler veriyor. Peygamber Efendimizin sünnetini yaşıyoruz. Yarın öldüğümüzde amel defterlerimizi kim açık bırakacak? Evlatlarımız, sadaka-i cariyelerimiz... Arkada salih bir evlat bırakmak salih amel, sadaka-i cariyedir. Bugün evlatlarımız oyunların önünde kambur oluyor, duruş bozuklukları oluşuyor. İngilizce, Fransızca küfür etmeyi öğreniyor. Allah'ın sana emaneti olan çocuğu tehlikeli bir alana sürmüşsün. Kısıtlama, zamanlama, başında durma, videoları beraberce izleme yok. Artık tabletsiz, bilgisayarsız, internetsiz, cep telefonsuz çocuk kalmadı." ifadelerini kullandı.
Kılınç, özellikle kadınların ailelerine sahip çıkması gerektiğine değinerek, "Peygamber Efendimiz komşusu olan bir sahabesinin kendisine, Cennet'te Kur'an-ı Kerim okuduğunu rüyasında görüyor. Ve o sahabe efendimize soruyor, 'Ya Haris ben seni gördüm Cennet'te Kur'an-ı Kerim okuyordun. Bunun sebebi nedir? Sonra Peygamber Efendimiz araştırıyor bakıyor ki Haris annesine çok saygılıdır. İnternette, sanal âlemde anne babaya saygı mı anlatılacak? Anne baba hukuku mu anlatılacak? Çocuk kalkıp da Kur'an videoları seyreder mi? Onun dikkatini oyunlar çeker. Şeytani düzenler evlatlarımızı, eşlerimizi aldı. Ailemizi darmadağın etti. Planlı bir şekilde çalışıyorlar ailemizi koruyalım." dedi.
Program Kur'an kursu hocalarının ve öğrencilerinin ilahi ve ezgi dinletisiyle sona erdi. (İLKHA)