• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız

Salgın süreci ile birlikte İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelinde ciddi oranda yükselen emlak fiyatları, cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faiz oranlarının düşeceğine yönelik açıklamasının ardından yeniden tırmanışa geçti.

Yıllarca çalışıp bir miktar para biriktirerek bir ev sahibi olma hayali kuran dar gelirli aileler, maalesef son zamların ardından artık ev alabilme ihtimalleri sadece hayalde kaldı.

Yaşanan fahiş fiyat artışlarıyla ilgili İLKHA muhabirine konuşan İstanbul Umum Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Nizamettin Aşa, son yıllarda inşaat malzemelerinde yaşanan artışların emlak fiyatlarına zam olarak yansıdığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sıfır konut alımlarında faiz oranlarının 120 ay süre ile 0.99 olarak uygulanacağını açıklamasının ardından ise fırsatçıların konut fiyatlarını arttırdığını, bunun iktisadi değil ahlaki bir durum olduğunu ifade etti.

"İnşaat maliyetleri üçe katlandı"

Aşa, "İnşaat fiyatının en büyük sebebi inşaat piyasasının yüzde 70 dış borçla çalışmasıdır. Birçok inşaat malzemesi de dövize endeksli olduğu için son dönemde piyasayı olumsuz etkiledi. İkinci en büyük sebebi de arsa bulunmamasıdır. Şehir merkezlerinde şu anda neredeyse arsa yok gibi. Olanların da fiyatları oldukça yüksek. Eskiden bir evin inşaat maliyeti 100 bin lira hesaplarken arsa maliyetini de 50 bin, 100 bin hesaplardık. Şimdi ise bu maliyet ikiye üçe katlandı." dedi.

"Kentsel dönüşüme hız verilmeli"

Pandemi dolayısıyla tüm dünyada değişen bir ekonomik sistem olduğunu söyleyen Aşa, "Tüm dünyada böyle bir sıkıntı var ama bizde biraz daha fazla yaşanıyor. 2 yıldan bu yana düzgün bir inşaat projesi yok. Eskisi gibi boy boy inşaat görmüyorsunuz. Elde mevcut olanlar da tükendi. Onun için bir kıtlık başladı. Talep oluştu ama talebe cevap verebilecek ev yok. Olmayınca da otomatik olarak fiyatlar yükselmeye başladı. Çözüm yeniden inşaatların başlamasıdır. İnşaatların başlaması için teşvikler uygulanması, kentsel dönüşümde engel çıkaran bazı belediyelere icap ederse bakanlığın müdahale etmesi gerekir. Çünkü sadece İstanbul'da son 7-8 ay içerisinde kentsel dönüşümden dolayı 15 bin bina yıkıldı ve henüz yapılamadı. 15 bin bina en kabataslak hesapla 250-300 bin hane halkı demektir. Bu 250-300 bin hane halkı inşaatlar tamamlanıp evlerine dönse bir kapasite ortaya çıkmış olacak." diye konuştu.

"Hiçbir sebep yokken bir anda fiyatlar yükselmesi iktisadi değil ahlakidir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan faiz oranları ve sonrasında yaşanan gelişmelere de değine Aşa, "Cumhurbaşkanlığımız açıkladığı faiz oranları maalesef halkımızın yine fırsatçılığını ön plana çıkardı. 2019 yılının sonunda da bunu yaşamıştık. Faizler indiğinde fiyatlar hemen yükselmişti. 2020'deki o kampanya döneminde fiyatlar ikiye, üçe katlanmıştı. Hepsi bu fırsatçı yaklaşımdan kaynaklandı. Onun akabinde yeteri inşaatın yapılmaması ve Cumhurbaşkanının faiz oranlarını düşürmesi kararı iştah kabarttı. Hiçbir sebep yokken bir anda fiyatlar yükseldi. Bu durum iktisadi değil ahlakidir. Ben de bir iktisatçıyım ve arz talep ilişkisini çok iyi bilirim. Kişi malına çok fiyat isteyebilir ama gündüz bir milyon istediğiniz daireye akşam bir milyon 500 bin isterseniz bu iktisadi değil ahlaki bir sorundur. Bu sebeple biz sayın cumhurbaşkanımızın açıkladığı paketlerden faiz kısmından ziyade üçüncü pakete önem verdik. Bu paket aslında bizim çizdiğimiz bazı çözüm önerilerinin aslında reçetesidir. İnşaatlar yapılmalı, kentsel dönüşüm hızlanmalı. TOKİ devlet eliyle sosyal konutlara ağırlık vermeli. Bu işin başka çözümü yok. Faizin düşmesiyle ancak gayri ahlaki durumlar ortaya çıkar. İnşaat yapılmadığı, farklı seçenekler sunulmadığı müddetçe bu işin önünü alamazsınız." şeklinde konuştu.

"Sadece bir tapu müdürlüğünde 3 bin 500 tane harç iadesi yapıldı"

Faiz oranlarının açıklanmasıyla ev sahiplerinin bir anda fiyatları arttırdığını, bunun da mağduriyetlere sebebiyet verdiğini vurgulayan Aşa, "Devletin elini taşın altına koyduğu, vatandaşına yüzde 50 oranında imkân sağladığı olayı fırsatçılar kendi ceplerine atmaya çalışıyor. Arkadaşlarımız bu anlamda çok sayıda tapu iptali olduğunu söylediler. Sadece bir tapu müdürlüğünde 3 bin 500 tane harç iadesi yapıldı. Yani adam tapu harcını ödemiş, daireyi alacağım demiş, satıcı satacağım demiş ve iş bir tek imzaya kalmış ama satıcı '500 bin fazla vermezseniz satmam' diyor, işlem iptal oluyor. Burada en çok mağdur olan meslek grubu emlakçılar. Biz maliyeden belediyeye, tapuya kadar her şeyi yapıyoruz, alıcıya istediği gibi bir gayrimenkul tedarik ediyoruz ama son dakikada 'bana 300 bin verin, 500 bin verin veya ben dairenin fiyatını bir milyondan 2 milyona çıkarıyorum' diyor. Bu sefer bizi de mağdur ediyorlar. Alıcıların kimisi aracını, altınını, dövizini satıyor, gidip bankadan da kredi alıyor ama satıcı 'ben bu fiyattan vermem' diyor. Dediğimiz gibi bu iktisadi değil ahlaki bir olay haline dönüştü." dedi.

"Devlet fahiş fiyat uygulayanlara cezai işlem uygulamalı"

Yaşanan olumsuz durumun önüne geçmek için yaptıkları çalışmalara da değinen Aşa, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Vergi Dairesi Başkanlığı, İstanbul Ticaret Odası ve Emlakçılar Odası mali işbirliğiyle bu işin kamuoyunu oluşturmak, fahiş fiyat uygulayan alıcıya bir şekilde hizmet vermemek, mevcut portföyünü iade etmek ve yeni portföy almamak gibi bir çalışma içerisindeyiz. Bununla ilgili de tavsiyemiz tüketici kanununda yapılacak değişiklik ile fahiş fiyat uygulaması yapmak isteyene belli cezalar gelecek. Biz kimsenin malının düşmanı değiliz. Kimsenin malının fiyatına müdahale etmiyoruz ama bir gün içerisinde fiyat sabah bir milyonken 'cumhurbaşkanı açıklama yaptı. Benim fiyatım bir buçuk milyona çıktı' diye yükseltirseniz bunun adı gayri ahlaki bir olaydır, fırsatçılıktır, mevcut durumu kötüye kullanmaktır. Biz bunlarla mücadele etmeye başladık. Çünkü emlak ve inşaat piyasası çok önemli bir piyasa. Şu anda 250 tane alt ve yan sanayiye iş ve istihdam sağlıyor. Milyonlarca kişi bu işten geçimini sağlıyor. Milyonlarca aile bu işten geçiniyor. Devletin sağladığı bir avantajı kendi lehine çevirip piyasayı kitlemeye kalkarsan devlet de buna gereken müdahaleyi yapmalıdır. Dünya bu kadar sıkıntı içerisindeyken, bu kadar yangın yerine dönmüşken bundan fayda sağlamaya çalışanlara devletin hukuken bir şeyler yapması ve bunu engellemesi gerekir." (İLKHA)









Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız