Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın: Bir düzenleme yasal olabilir ama her yasal olan meşru olmayabilir
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, yasal düzenlemelerin doğuştan gelen haklara aykırı olmaması gerektiğine dikkat çekerek kamuda hak ve özgürlüklerin önemine dikkat çekti.
Memur-Sen Bingöl İl Divan Kurulu Toplantısına katılan Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, sözleşmeli personellerin sorunlarından göçmen sorununa, sığınmacı karşıtlığına yönelik tutumlardan Türkiye'ye yönelik operasyon çekme girişimlerine kadar gündeme dair birçok konular hakkında konuştu.
Ömer Faruk Argiş'in moderatörlüğünü yaptığı program, Kur'an-ı Kerim kıraati ile başladı. Açılış konuşmasını Memur-Sen Bingöl İl Başkanı Yunus Kava'nın yaptığı program, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın'ın konuşmasıyla devam etti.
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Memur-Sen Bingöl İl Başkanı Yunus Kava, 28 Şubat'ta, 27 Nisan e-muhtırasında, 15 Temmuz'da, 17/25 Aralıkta, Gezi Vandalizmi'nde Memur-Sen olarak her zaman taşın altına ellerini koyduklarını söyledi.
"Sivil iradeye ve milli iradeye en anlamlı omuzu biz verdik"
Sendikal mücadelede Memur-Sen ailesi olarak 30'uncu yılı yaşadıklarını dile getiren Kaya, bugün gelinen noktada birçok noktada sorunları geride bıraktıklarını, birçok kazanıma imza attıklarını belirtti.
"Uluslararası büyük bir örgütlenmeye dönüşme gayretindeyiz"
İl Divan Kurulu Toplantısına katılan ve burada bir konuşma gerçekleştiren Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen'in; ulusal örgütlenmeden uluslararası örgütlenmeye doğru yol aldığını söyledi.
Kamu görevlilerinin toplu sözleşmeyi Memur-Sen sayesinde aldığını hatırlatan Yalçın, "Ne aldıysak Memur-Sen sayesinde, ne gördüysek Memur-Sen sayesinde' denilecek cümlenin tarihe kaydedilmesini sağlayıp alınan tüm kazanımların altında yerimizin, terimizin, imzamızın olduğu bir zemini bu bereket ve heybetle oluşturduk." dedi.
"Sendikacılığı diğerlerine göre değil, değerlerine göre yapan bir anlayıştayız"
Yalçın, "Sendikacılığı diğerlerine göre değil, değerlerine göre yapan bir kadroyuz derken, bunu hamaset olarak değil hakikat olarak ifade ediyoruz. Çünkü bizim yokluğumuz ve yaşadığımız travmaların bedeli örgütlü olmayışımızdandır. Sendikacılığı köhne zihniyetin sopası, korsan gemilerin limanına dönüştürüp kendi arkaik düşüncelerini millete dayatıp ve örgütlü yapıyla toplumu sindirmeye çalışanların, millet iradesini iktidardan uzaklaştırmaya yönelik beşli çetelerle bir araya getirip topuk selamıyla ihaleyi devralanların, en kritik zamanlarda mikser görevi görenlerin ve bu ülkede on yılda bir kargaşanın yaşanmasına kaynaklık teşkil edenlerin bakiyesi ve kirli fotoğrafıdır." dedi.
"Cuma vakitlerinde mesai olmazsa dünya yerinden mi oynar?"
Kamu personellerinin önceki dönemlerde yaşadığı Cuma namazı ve Hac ibadeti konusundaki sıkıntılara değinen Yalçın, "Cuma vaktinde mesai olmasa da insanlar rahatça ibadetlerine gitse dünya yerinden mi oynar, Türkiye zarar mı görür, rejim tehlikesi mi yaşanır? Yok! Ama o bir mühendislik, o bilinçli bir hareket… Yıllarca konuştuk, söylendik durduk ama söylenmek ile söylemek arasındaki fark örgütlülükten geçiyor. Toplu sözleşmede iki satır yazıyla iş düzeldi. Memur-Sen olarak toplu sözleşme kararında, 'Cuma vaktinde kamu görevlileri ibadet izni konusunda serbesttir' dediğimiz anda, kararı yazdığımız ve resmî gazetede yayımlandığı anda konu bitti. Demek ki söylenmek değil söylemek gerekiyor, söylemenin yolu da örgütlü olmaktan geçiyor. Yıllık iznini kullanan adama Hac çıkıyor ama mazeret izni bitmiş, nasıl olacak? Diyorlar ki rapor al. Yani 'Hacca gideceksin sahtekârlıkla git' demeye geliyordu." dedi.
"Bir şey yasal olabilir ama meşru olmayabilir"
Kamusal alanda tesettür serbestiyeti konusunda yıllarca yaşanan zulümlere değinen Yalçın; "Bizim ortaya koyduğumuz iradeyle bugün kamusal alan yalanını geride bıraktık. Yoksa başörtülü arkadaşlarımıza kamuya girerken 'Başınızı açar mısınız?' denmeye devam edeceklerdi. Çünkü yıllarca öyle dediler. Yıllarca aynı şeyi söylediler. Kamusal alan var, buranın kuralları ayrı. Oranın kurallarını kim belirliyor, ayet mi, gökten mi indi? Kenan Evren hazretleri öyle buyuruyor. Darbe sonrası 82 model yönetmelikle 'Kamuda Kılık Kıyafet Yönetmeliği' çıkarılarak 'Yönetmeliğe uymak zorundasın çünkü resmi yönetmelik böyle diyor.' dediler. Bir şey yasal olabilir ama meşru olmayabilir. Her yasal düzenleme meşru değildir. Meşru olan şeyler doğuştan gelen haklarımızdır. Doğuştan gelen haklarımızı yasal zeminle kapatıyorsa orada meşru olmayan bir yasal düzenleme vardır." dedi.
"Türkiye'de birileri operasyon çekiyor"
Yalçın, göçmen karşıtlığı üzerinden Türkiye'de yeni bir oyunun sahnelenmeye çalışıldığını ve bunun üzerinden de birilerinin Türkiye'ye yönelik operasyon çekmeye çalıştığını söyledi.
Yalçın, "Türkiye'de bugünlerde göçmen karşıtlığı tartışılıyor. Sığınmacı karşıtlığı… Türkiye'de birileri operasyon çekiyor. Çok net söylüyorum, senin ötekileştirdiğin Halepli adam… Çanakkale'de git şehitliği gez, en fazla Bursalı, ikinci Halepli var. O buraya zamanında gelip şehit oldu, Çanakkale geçilmesin diye. Orası daha dün senin vilayetindi. Halepli gelip Çanakkale'de şehit olduğunda, şehitlikte ismini saydığında iftihar edeceksin, ümmet diyeceksin, İslam diyeceksin ama bugün o duruma kayıtsız kalacaksın. Kayıtsız kalma şansı yok Türkiye'nin. Suriye Türkiye'nin sınırı. Suriye'deki her türlü kargaşa Türkiye'yi de ilgilendirir. Onun için Rahmetli Erbakan Hoca, siyonizmden, büyük israilden, arz-ı mevud'dan bahsederken derdi: 'Bir gün Mesele Suriye olduğunda hedef Türkiye'dir" diye. Boşuna demedi. Orada bir koridor oluşturmaya çalışanlar yıllardır orda silah yığınaklarıyla birbirlerine kırdırıyorlar. Bunlar hiç değişmedi, bunlar hep böyledirler." ifadelerini kullandı.
"Sabit gelirlilerin alım gücü daha fazla aşağı düşmemeli"
Gündemin diğer bir maddesi olan enflasyon ve alım gücü konusuna da önemli bir yer ayıran Yalçın; "Özelde işimiz üyemiz, genelde ülkemiz, evrensel anlamda yer küremiz iddiasıyla üç sac ayak üzerinden yürüyoruz. Buradan çağrımızı bir kez daha basın yoluyla yineliyoruz; bu konu gündeme alınmalı ve bu konu bir an önce hayatı geçmeli. Çünkü kamu görevlisinin, sabit gelirlinin, asgari ücretlinin daha fazla alım gücü aşağı doğru düşmemeli. Enflasyon istikrar sağladığında bu konu yeniden tartışılabilir. Ama böyle ortamlarda mutlaka enflasyonda disiplini sağlayana kadar, düşük enflasyon temin edilene kadar böyle ortamlarda alım gücünü korumak gerekir. Böyle ortamlarda mutlaka sabit gelirlileri korumak gerekir." dedi.
"Önümüzde iki kritik gündem var"
Yalçın; "Birisi 3600 Ek Göstergelerin düzenlenmesi konusu, diğeri ise sözleşmeliler ile ilgili kadro taleplerimizin yerine getirilmesi. 3600 Ek Göstergede sadece imam, öğretmen, hemşire ve polis dörtlüsünün üzerinden hareket etmek son derece hatalı olur. Burada tüm kamu görevlisini içerisine alacak bir çerçeve için uğraşıyoruz. Herkesin emekli maaşına dokunacak hakkaniyetli bir düzenleme için masada varız. Temel beklentimiz; adaletli bir zemin temin etmek ve kamuda çalışma barışını bir kez daha bozacak düzenleme yerine, herkesin adalet duygusu içerisinde 'Allah razı olsun bizim de emekli maaşımıza ve emekli ikramiyemize dokunuldu' cümlesinin duyulmasıdır." dedi.
"Batı Çalışma Grubu okullarda işlemesin diye taraf olmalısın"
Konuşmasına devamla Yalçın, şu ifadeleri kullandı:
"Bir daha bu ülkede on yılda bir darbe yaşanmasın, millet iradesi örselenmesin' diyenlerin tarafısın. Bir daha üniversite bahçesi kışla olmasın, koca koca prof. ünvanlı adamlar siyah cübbeler giyip 'ordu göreve' pankartlarıyla yürümesin. Kemal Alemdaroğlu, Kemal Gürüz, Ferit Bernay, Yücel Aşkın, Nur Serter ikna odalarında onların kimliğiyle, kişiliğiyle oynayıp onları imha ve travmaya sokmasın. Sen tarafsın! Milli güvenlik dersi altında okula vesayetin eğitim üzerindeki 'biri bizi gözetliyor' kamerası olarak başa gelip topuk selamıyla öğretmenlerin mendil ve tırnak kontrolü yapar gibi davranıp akşam karargâha fişleyip götürmesin. Batı Çalışma Grubu okullarda işlemesin, sen onun tarafısın. Temel dini bilgiler, siyer Kur'an-ı Kerim derslerinin üçünü de verdiğin önergeyle geçiren ve bu ülkede eğitimle ülkenin medeniyetini ve köklerini barıştıran tarafsın. Cuma namazını, hac iznini gündeme getiren toplu sözleşme kararıyla yıllardır yürüyen tartışmayı bitiren tarafsın.
17/25 Aralık'ta, gezi Vandalizmi'nde, MİT'e karşı yapılan operasyonda, ordu göreve çağrısı yapıldığında, 15 Temmuz ihanetinde, 6/8 Ekim'de beyaz Kürtlerden ve (genel olarak) bu ülkede beyaz Türklerden çok çektik. Beyaz Kürtlerin de Yasin Börü'leri katletmeye çalıştığı o süreçte 'kral çıplak' deyip millet iradesinin yanında duran ve tekere çomak sokan tarafsın sen. Kendini kenara çekme, unutma, yağmurlu havada sana bir damla su vermezler. Bunların merhameti olsaydı bu ülkeye merhametli davranırlardı." şeklinde konuştu. (İLKHA)