Bazı durumlarda sağlık açısından faydalı olabildiği kadar zararlı da olabilen ve birçok kafa karışıklığıne neden olan besinler bulunuyor. Bir tür lahana turşusu olan kimchi de bu besinlerden biri.

Tuzlanmış ve fermente edilmiş sebzelerden oluşan bir tür geleneksel Kore garnitürü olan kimchi, ülkemizde de lahana turşusu olarak biliniyor.

Yüksek sodyum içeriği nedeniyle kan basıncını artırdığı için tansiyonu yükselttiği düşünülse de doğru tüketimde fermente olması nedeniyle yoğun probiyotik içeriği sayesinde oldukça etkili olduğu ortaya kondu.

NHS (Ulusal Sağlık Servisi), probotikleri, çeşitli sağlık yararları olduğu öne sürülen canlı bakteri ve mayalar olarak adlandırıyor.

Genellikle yoğurtlarda ve gıda takviyelerinde bulunurlar ve iyi veya dost bakteri olarak tanımlanırlar.

Probiyotiklerin, hastalık nedeniyle bozulan bağırsaktaki bakterilerin doğal dengesini geri kazanmasına yardımcı olduğu biliniyor.

Ayrıca probiyotikler, ishali önlemede veya irritabl bağırsak sendromu semptomlarını hafifletmede yardımcı olabileceğine dair bazı kanıtlar bulunuyor.

Kimchi (lahana turşusu) ürettiği bakterilerin doğası gereği doğal ve etkili bir probiyotik formu olarak kabul ediliyor.

Ayrıca yüksek sodyum içeriği nedeniyle kan basıncının artmasına neden olabilir ve bir kişinin hipertansiyon geliştirme riskini artırabilir.

Kore Üniversitesi'nden bilim insanları ise, bir çalışmada, düşük tuz oranına sahip olan laha turşusunun yan etkisiyle karşılaşmadan tüketmenin en iyi yolu olduğunu belirtti.

Araştırmacılar, düşük sodyum (tuz) oranına sahip kimchi (lahana turşusu) tüketmek, yüksek tansiyon hastası kişilerde bile kan basıncını ve kalp fonksiyonunu olumsuz yönde etkileme problemini ortadan kaldırabilir.

Birmingham Üniversitesi'nden yapılan yeni bir araştırma ise ruh sağlığının kalp hastalığı ile nasıl bağlantılı olabileceğini belirledi.

PLOS Medicine Dergisi'nde yayınlanan araştırmada, araştırmacılar, şizofreni gibi ciddi zihinsel sağlık bozuklukları olan kişilerin genel popülasyona oranla daha yüksek kardiyovasküler hastalık oranları yaşadığını tespit etti.

Elde edilen son verilere göre; şizofreni hastalarının kardiyovasküler hastalık geliştirme olasılığının iki katı olduğunu tespit ettiler.

Her ne kadar bu sonuçlar şaşırtıcı olsa da, araştırmacılar obezite ve sigara içme gibi tüm olası risk faktörlerini keşfetmenin mümkün olmadığını da belirtti.