Bu ne ilkesizlik!
Türkiye’de siyaset tüm renklerini kaybetmeye başladı. Karşı mahalleden oy alabilmek için kendi tabanını küstürme pahasına gariplikler yaşanıyor. Ak Parti tabanı Anıtkabir’e CHP’liler başörtü takma yarışına girişmiş durumda. Herhalde en tuhafı İYİ PARTİ Genel İdare Kurulu Üyesinin Ben sosyalist devrimci bir ülkücüyüm" demesi oldu
MUSTAFA KARAKAŞ/DOĞRUHABER
Türkiye’de siyaset o kadar garip, rengi, kokusu ve hatta tadı olmayan bir şeye dönüştü ki.
Evet doğru tanımlama “şey”
Zira partilerin ne ideolojisi kaldı ne durdukları bir yer.
Herkes her şey olmuş durumda
AK Partililer yıllardır en Atatürkçü Parti’nin kendileri olduğunu, ispatlamaya çalışıyor. Devleti yönetenlerin Anıtkabire’ gitmesi resmi bir durum olsa da sıradan halk, başörtülüsü sakallısı 10 Kasım’da Anıtkabir’e koşturuyor.
Bugünün bazı sağ, muhafazakâr partileri “Atatürk yaşasaydı bizim partili olurdu modunda.
Oysa Atatürk yaşasaydı bu halleriyle bile birçok sağ partiyi kapatırdı.
Şüpheniz olmasın bugünkü AK Parti’yi de… Muhafazakâr Demokrat olan AK Parti gençliği hızla CHP gençliği gibi eğlenen, onlar gibi müzik dinleyen bir kitleye dönüşüyor. Haksızlık etmeyelim oldukça dindar ve “dava” dertleri olanlar da var. Ama az… Pek çoğu kıyıda, kenarda…
CHP farklı mı?
O da muhafazakarları ne kadar sevdiğini ispatlamakla meşgul. Deniz Baykal’ın çarşaf açılımlarını Z kuşağı bilmez tabii
Seçim zamanı çarşaflılara rozet takan ama başörtü yasakçılığını sonuna kadar savunan CHP bile değişti.
Avukat Sevgi Kılıç ilk başörtülü olarak CHP’nin Parti Meclisine girdi. Öyle ki CHP lideri seçim sürecinde gittiği her yere başörtülü avukatı yanında götürdü.
Bu, kitlelere biz artık başörtü karşıtı değiliz mesajıydı.
Sadece bu mu?
Her gün Cuma’ya giden adaylardan seçim zamanında camide Kur’an okuyan adaya kadar CHP sağ muhafazakâr seçmeni etkileyebilmek için elinden geleni yaptı.
Sol Sağ’a yanaştıkça Sağ da Sol’a yaklaştı
Giresun’un Çanakçı ilçesinin Saadet Partili Belediye Başkanı Tuncay Kasım ailesinin CHPli kendisinin ise devrimci olduğunu beyan ederken neyi amaçladı aslında çok da sır değil!
Devrimci sosyalist söylemler kullanan HDP’nin Altan’dan, Ayhan Bilgen’e, Hüda Kaya’ya kadar eski İslamcılardan bir koro kurması da siyasi partilerin fikir birliğinden ziyade oy arttırmak için neler yapabileceğine dair bir örnek.
Nitekim Bilgen Partisini kurdu Altan Tan ise HDP’den önce Saadet Partisinde idi.
Şüphesiz bunların bir kısmı transfer, bir kısmı ise makyavelist ve ilkesiz bir siyasetin sonucu ama herhalde en kallavi tanımlama İYİP Genel İdare Kurulu Üyesi Arzu Önşen’ ait
Enver Aysever'in programına konuk olan Önşen kendisini sosyalist devrimci bir ülkücü olarak tanımladı…
Yaşı 60’ları bulan okuyucumuz herhalde bir şok yaşıyordur.
Bu tanımlama bir insanın ben Müslüman bir ateistim demesi gibi saçma bir tanımlama.
Ama o da oldu
Aslında sorun siyasetçilerde değil halkta.
Partiler kendi tabanlarını çantada keklik gördükleri için öbür mahalleye yaranmak için bu çeşit tuhaflıklar yapabiliyorlar.
Keşke parti tabanları bu konuda partilerinden hesap sorabilse de ilkeli ve omurgalı bir siyaset görebilsek.
Ama zor.
Toplumda “bizim parti iktidar olsun da isterse Şeytanla ittifak kursun” söylem ve duruşu varken siyasilerin daha pek çok yanar dönerliğine şahit olacağız gibi.