Mustafa Karakaş/Doğruhaber

Elbette dünyanın hiçbir yerinde savaş olmamalıdır ve tüm savaşlar sivillere zarar verir.

Ne var ki bu ülkede ve Batı'da son derece etik değer sahibi görünümlü ahlaksız, bilgiç görünümlü cahil ve vatansever görünümlü ırkçılar sosyal medyada ölümleri bile yarıştırabiliyor.

Savaşın ilk günlerinde son derece alçakça "Ukraynalı kadınlar ülkemize gelsin" diyen ahlak ve onur yoksunu bir kesimin varlığı elbette unutulmadı.

Ama bir kesim daha vardı.

Hani şu Suriyeliler bir şey yapsa da çullansak havasında yaşayan.

Üzerine vatanseverlik sosu serpiştirilmiş ırkçılar...

Bu kafa ısrarla 'Suriyelilerin korkak olduğunu, Ukraynalıların ise cesur ve kahraman olduğunu' işledi.

İlginç olan bu küflenmiş kafa, savaşan Suriyelilere ise 'terörist' diyordu.

Suriyeli savaşsa 'terörist', savaştan kaçıp başka ülkeye sığınsa 'korkak!'

Nefret tartan ırkçı bir terazi bu!

Peki Ukraynalılar savaştan kaçmıyor mu?

BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths'e göre  Ukrayna nüfusunun dörtte biri ülkeden ayrıldı.

Elbette amacımız ırkçılığın düştüğü lanet çukura tersten düşmek değil.

Biz de tutup 'Suriyeliler cesur, Ukraynalılar korkak' diyecek değiliz.

Elbette başlarına bombalar yağan, infaz edilen insanlar -hele hele kadın, çocuk ve yaşlılar- güvenli bir yer arayacaktı.

Savaş felakettir.

Savaş insanın huzurunun kaçması, şehirlerin bombalanması, efendilerin köle olması, kadınların ve çocukların erkeklerden çok daha fazla acı çekmesi demektir.

Irkçılık ise en az savaş kadar zararlıdır.

Savaş bedenleri; ırkçılık ise beyinleri öldürüyor!