HOŞ GELDİN YA ŞEHR-İ RAMAZAN
Onbir ayın sultanı Ramazan’ı Şerif’in bugün ilk günü. İçerisinde Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni barındıran, mukabele ve teravih namazlarının salavatlar eşliğinde camilerde kılındığı rahmet iklimi başladı. İlk teravih namazı dün akşam kılındı. İlk sahur dün gece yapıldı. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan bu mübarek ay hakkında Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: “Kim Allah'a inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” Yapılan her salih amele kat be kat sevabın verileceği bu rahmet ayından Müslümanlar olarak en iyi şekilde istifade edebilmek temennisiyle biz de 'Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan' diyoruz.
Mehmet Tahir Özsoy/ Doğruhaber
Müslümanlar arasında sevinç ve heyecana sebep olan mübarek Ramazan ayı ile ilgili gazetemize konuşan İTTİHAD-UL ULEMA Üyesi Molla Mehmet Ali Altun, bu aydan en iyi şekilde istifade edilebilmesi için bazı tavsiyelerde bulundu. Konuşmasına hamd ederek başlayan Altun, “Bütün Müslümanlara tavsiyemiz şudur: Bunu iyi bir fırsat olarak, son bir şans olarak görüp o şekilde değerlendirmeye yönelmemiz lazım. Kur’an-ı Kerim’de Ramazan’ın Kur’an ayı olduğu belirtiliyor. Özellikle Rabbimizin mesajının en iyi şekilde anlaşılabileceği bir aydır. Çünkü gönüller, kalpler, ruhlar biraz daha maneviyat iklimiyle dolup taştığı için bu mesajı da anlama konusunda seferber olmalıyız. Özellikle en çok yoğunlaşacağımız konuların başında elbette ki Kur’an-ı Kerim geliyor. Daha sonra hani Ramazan’ın hayır ve bereketi malumunuz hadis-i şerifte de zikrediliyor; ‘Başı rahmet ortası bereket, sonu af ve mağfiret’tir. Bir yıl içerisinde, bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz günahlardan, onların kirinden temizlenmek, arınmak için Ramazan’ı bir arınma ayı, bir tezkiye ayı, tevbe ve istiğfar ayı olarak da ilan etmemiz lazım. Çünkü hem tevbe olarak, hem de af ve mağfiret olarak Allahu Teala’nın insanlara, Müminlere sunduğu bir fırsattır Ramazan. Bu açıdan da iyi değerlendirmemiz gerektiği konusunda sanki bir seferberlik içerisinde olmamız makul olan olacaktır.” şeklinde konuştu.
“NEFSİ, RUHİ VE AHLAKİ OLARAK KENDİMİZİ TERBİYEDEN GEÇİRMEMİZ LAZIM”
Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) hayatının iyi anlaşılması için bu ayda siyer-i Nebi’yi özellikle okumak gerektiğinin altını çizen Altun, şöyle devam etti: “Çünkü bu ay birçok açıdan İslam’ın öne geçtiği, zaferler kazandığı bir aydır. Bu manada Peygamber Aleyhisselamın da o yüce ahlakını, uygulamalarını, sünneti seniyyesini, iyice anlayıp hayatımıza aktarma mücadelesini vermemiz lazım. Bununla birlikte tabii ki Müslümanlar arasındaki sosyal diyaloğun, merhametin, yardımlaşmanın ve şefkat için Müslümanlar seferberlik içerisine girmelidir. Hassaten fakir-fukaranın hal hatırını sormak, onlara yardımcı olmak, kapılarını çalmak, gönüllerini hoş edip makbul olan dualarına ortak olmak için bir programa tabi olmamız lazım. Bununla birlikte nefsi, ruhi ve ahlaki olarak kendimizi bir terbiyeden geçirmemiz lazım. Yani nefsi muhasebemizi iyi yapmamız lazım. Bir yıl içerisinde şöyle veya böyle kararttığımız, tahribata maruz bıraktığımız kalbimizi imar etmek için imanla inşa etmek için, ibadetle tekrar özümüze dönmek için bu Ramazan’ı bir sıçrama tahtası olarak görüp, bundan iyice istifade etmemiz gerekiyor.”
“KENDİMİZİ TEPEDEN TIRNAĞA GÖZDEN GEÇİRMELİYİZ”
Ramazan’ın çok iyi bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Altun, son olarak şunları ifade etti: “İftar sofralamıza mutlaka varsa komşularımızı ve akrabalarımızı davet etmek suretiyle iftarın bereketine hem kendi ailemizi, maddi ve manevi olarak iştirak etmeleriyle kazanacağımız o uhrevi sevaplara nail olmak, iftar programları hazırlamak, küskünlerle barışmak, kendimizi tepeden tırnağa tekrardan gözden geçirerek ‘nerede yanlış yaptık?’ bunun telafisi için Ramazan’ı çok iyi bir fırsat olarak değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum. Tavsiyem budur. Ramazan bir muhasebe ayıdır ve bir yılın manevi gıdasını alabileceğimiz güzel bir atmosfere sahip olan bir aydır Ramazan.”
“RAMAZAN AYINDAN EN İYİ ŞEKİLDE İSTİFADE ETMELİYİZ”
Mübarek Ramazan ayıyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan vatandaşlar da, bu ayı en iyi şekilde değerlendirmek gerektiğinin altını çizdiler. Bu ayda zihnen, kalben ve ruhen dünyevi kirlerden arınarak Allah (c.c.)’a yönelmenin önemine değinen Nurullah Özsoy, “On bir ayın sultanı Ramazan ayını Allahü Teala bizim için daha hayırlı kıldıysa bunun hikmetinin farkında olarak, bu mübarek ayın her anında bunun hikmetinin arayışında olmalıyız. Ramazan ayında şeytanların bağlanması bile, Rabbimizin bizim için hikmet arayışını kolaylaştırmayı istemesidir. Bir dahaki Ramazan’a ulaşamayacakmışız gibi davranıp her anlamda arınmalı; zihnimizi, kalbimizi, ruhumuzu dünyevi kirlerden temizlemeli ve İlahi dergaha yönelmeliyiz. Rahmet ve bereket ayı olan Ramazan ayından en iyi şekilde kendimiz ve ailemiz istifade etmeliyiz. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesini içerisinde barındıran bu bereketli iklimde hatimler indirmeli, mümkün oldukça teravih namazlarına iştirak ederek dolu dolu geçmesini sağlamalıyız. Bu vesileyle tüm İslam aleminin mübarek Ramazan ayını tebrik ederim. Allah Teala en iyi şekilde bu aydan istifade etmeyi ve günahlarımızdan arınmış bir şekilde bayrama ulaşmayı bizlere nasip etsin inşallah.” cümlelerini kullandı.
“BU YIL DAHA BİR HEYECANLIYIZ”
Ramazan’ın rahmet ve bereketinin tüm İslam âlemine hayırlar getirmesi temennisinde bulunan Hamza Durmaz ise, “Ramazan ayı rahmet ve bereket ayıdır. Her yıl Ramazan’ı heyecanla beklerdik. Ancak bu yıl daha bir heyecanlıyız. 2 yıldır süren koronavirüs salgını ve yasakları nedeniyle yaşadığımız kısıtlamalar bizi bu ayın güzelliklerinden mahrum bırakıyordu. İftarlarda bir araya gelemiyorduk. Teravih namazlarını camide cemaatle kılamıyorduk. Elhamdülillah bu Ramazan ayında yasakların olmadığı, misafirlerimizin rahat bir şekilde gelip gidebilecek olması ve teravih namazlarının camilerde kılınması sevincimize sevinç katıyor. Biz de bu güzelliklerden en iyi şekilde istifade edebilmek için; Ramazanı mukabele ile, iftarlarımızı misafirlerle, namazlarımızı da camilerde kılmak için anlaştık. Son olarak şunu da belirtmek isterim ki; etrafımızda olan yardıma muhtaç ihtiyaç sahibi ailelerimizi düşünelim, fitre, zekât ve sadakalarımızı durumu olmayanlara verelim.” şeklinde konuştu.
“ÇOCUKLARA RAMAZAN BİLİNCİNİ, AŞKINI AŞILAMALIYIZ”
Ramazan ayına kavuşmanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getiren Ensar Velioğlu ise şunları kaydetti: “Rabbime sonsuz şükürler olsun ki bir daha bizleri Ramazan’a kavuşturdu. Çok sevinçliyiz. Her Ramazan’ın gelişiyle içimizi huzur ve mutluluk kaplıyor hamdolsun. Bu ay, içerisinde çok güzel müjdeler, çok önemli mesajlar barındırıyor. Rabbim bizlere bu aydan en güzel şekilde faydalanmayı nasip eylesin. Biz bu ayda özellikle ailece mukabele şeklinde Kur’an okuyacağız, teravihlere gideceğiz. Ramazan coşkusunu sadece kendimiz değil, çocuklarımızla en güzel şekilde yaşamaya gayret göstereceğiz. Oruç tutmaya güçleri yetmese dahi ufak çocuklarımızı sahura kaldırıp, ailece bir arada sofra başında oturup sahur bereketi yaşamalıyız. Çocuklara tekne orucu dediğimiz yarım günlük oruçlar tutturarak Ramazan bilincini, aşkını aşılamalıyız. Bu bilinçle bir nesil yetiştirmeye gayret göstermeliyiz. Ramazan’da özellikle komşularımızla, arkadaşlarımızla iftarda bir araya gelerek bu bereketi, mutluluğu paylaşmalıyız. Şu anda Ümmet olarak bazı sıkıntılar yaşıyor olsak da bu bizim Ramazan ayını en güzel şekilde karşılamamıza, yaşamamıza engel olmamalıdır. Rabbimizin Müslümanlara hediyesi olan bu ayı en güzel şekilde geçirmeliyiz. İslam ümmeti için dua etmeli ve bir an önce Müslümanlar arasında birliğin oluşması için Rabbimize yakarmalıyız. Rabbim bu Ramazan’ı İslam ümmetinin uyanışına ve vahdetine vesile kılsın İnşallah.”