• DOLAR 34.607
  • EURO 36.359
  • ALTIN 2930.896
  • ...
Ramazan'da 30 Güne 30 Altın Tavsiye!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

RAMAZAN’DA YAPILACAK 30 ŞEY Bütün Azalarına Oruç Tuttur
Oruç, içimizdeki nefis canavarını zabt u rabt altına alan ve böylelikle insanın derûnundaki merhamet ve şefkat duygularının inkişâfını sağlayan rûhî bir disiplindir. Orucun Hak katında makbûl olması için mîdenin açlığına ilâveten dil, göz, kulak gibi diğer uzuvlara da oruç tutturulmalıdır.

Muhtaçları Sevindir
Ramazan’da yoksul, yetim, kimsesiz, çaresiz, hasta ve muhtaçların gözetilmesi, yüreklerin böyle kimselere uzanması ve onlarla bir gönül beraberliği yaşanması Ramazan-ı Şerîf’in fazîletini yücelten en mühim müessirlerdendir. Zîrâ bu ibâdetler, yâni ehline verilen zekât ve sadaka gibi amel-i sâlihler, Cenâb-ı Hakk’ın afv ü mağfiretini coşturur. Feyiz ve bereketlere gark eder. Rahmet-i ilâhiyyenin kapılarını aralar. Azâbın yolunu kapatır. İnâyet-i ilâhiyye kapılarını açar. Yardım için bu linkten istifade edebilirsiniz https://umutkervani.org.tr/bagis/

Sükûtunu Artır
Oruçlu iken ağza bir şey girmemesine dikkat edildiği gibi ağızdan çıkan her kelimeye de dikkat edilmelidir. Lisânımız rahmet dili olmalı ki kalplere saplanan bir diken olmasın. Gıybet sebebiyle de mânen insan eti yiyerek haramla iftar edilmemelidir. (Hucurât, 12)

Tefekkürünü Artır
Allah Teâlâ kullarından, gerek îmânın, gerekse ibâdetlerin yüksek bir şuur ve idrâk içinde tezâhürünü istemektedir. Bu da ancak ilâhî azamet ve kudret akışlarını tefekkür ile mümkündür. Tefekkürde derinleşmek ve böylece rûhu inkişâf ettirmek, kulun en mühim mes’ûliyetlerinden biridir. Böylece ibâdetlerde huşûya, kalbin rikkat kazanmasına, muâmelâtta nezâkete ve ahlâkta kemâle erebilmek mümkün olacaktır.

Zikrini Artır
Ramazan Ayında Rabbimizi zikretmeye daha çok önem verilmelidir. Âyet-i kerîmede buyrulur: “Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle, sabah-akşam Rabbini an. Gâfillerden olma!” (el- A’râf, 205) Bu konuda Allâh Resûlü şöyle buyurur: “Allâh’ı sevmenin alâmeti, Allâh Teâlâ’yı zikretmeyi sevmektir.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, II, 52)

Beş Vakit Namazı Camide Kıl
Hz. Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem cemaatle namaz kılma husûsunda ileri sürülen hiçbir mâzereti kabûl etmemiş, Müslümanların hâllerini ve şartlarını ezâna göre ayarlamalarını istemiştir. Nitekim Abdullâh bin Ümm-i Mektûm radıyallâhu anh Resûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem’e gelerek: “–Yâ Resûlallâh! Gözlerim görmüyor ve evim de câmiye uzak. Bir kılavuzum var, o da bana yardımcı olmuyor. Namazı evimde kılmama izin verir misiniz?” diye sordu. Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm: “–Ezânı duyuyor musun?” diye sordu ve “–Evet” cevâbını alınca: “–Senin için (cemaate gelmemen husûsunda) bir ruhsat bulamıyorum.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 46/552)

Teravih Namazı Kıl
Ebû Hüreyre’den radıyallahu anh rivayet edildiğine göre Resûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim Ramazan’ın faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek terâvih namazını kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân 37 ; Müslim, Müsâfirîn 173, 174.) Yine Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurur: “Allâh Teâlâ Ramazan’da orucu farz kıldı, ben de (terâvîh) namazını sünnet kıldım.” (İbn-i Mâce, Salât, 173)

İftar Ver
Ramazan’da bir oruçluyu iftar ettirmenin ecri büyüktür. İftarı verme hususunda Zeyd İbni Hâlid el-Cühenî’den radıyallahu anh rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî, Savm 82)

Umre Yap
İmkânı olanlar için Ramazan ayı içerisinde umre yapmak çok faziletlidir. Nitekim Abdullah İbni Abbâs’tan radıyallahu anh rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ramazan ayında yapılan umre, tam bir hac sayılır, yahut da benimle birlikte yapılmış bir haccın yerini tutar.” (Buhârî, Umre 4)

İftariyelik Dağıt
Hz. Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim bu ayda bir oruçluya iftar verirse, bu onun günahlarının bağışlanmasına, cehennem azâbından kurtulmasına ve kendi mükâfatından hiçbir şey eksilmeden bir oruç tutma sevâbına daha nâil olmasına vesîle olur.” Bunu işiten sahâbîler: “–Ey Allâh’ın Elçisi! Hepimiz bir oruçluyu doyuracak kadar yiyeceğe sahip değiliz.” dediler. Resûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz bunun üzerine: “–Kim bir oruçluyu bir hurma ile veya içecek su ile veya tadımlık bir süt ile iftar ettirirse, Allah ona bu sevâbı verir.” buyurdu. (Ali el-Müttakî, VIII, 477/23714)

Bir Yetim Sevindir
Resûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem, üç yetim yavrunun ihtiyaçlarını karşılayan kişinin, gecelerini ibadet, gündüzlerini oruçla geçiren ve her şeyini fedâ ederek gece-gündüz Allah yolunda koşan kişi gibi sevap kazanacağını beyan etmiştir. (İbn-i Mâce, Edeb, 6) Yine şöyle buyurmuştur: “Bir kimse, Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde, Allah Teâlâ onu mutlakâ cennete koyar.” (Tirmizî, Birr, 14/1917) “Bir kimse sırf Allah rızâsı için bir yetimin başını okşarsa elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap yazılır…” (Ahmed, V, 250)

Sahurları İhmal Etme
Hz. Enes’ten radıyallahu anh rivayet edildiğine göre Resûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır.” (Buhârî, Savm 20; Müslim, Sıyâm 45)

Kur’an Hatmi Yap
Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, bilhassa Ramazan ayında Kur’ân-ı Kerîm’e daha fazla ehemmiyet verirdi. Dostu Cebrâil Aleyhisselam ile bu ayda her gece Kur’ân-ı Kerîm’i mukàbele ederlerdi. Vefâtından önceki Ramazan’da ise bu mukàbeleyi iki kere yapmışlardı. (Bkz. Müslim, Fedâil 50.) Resûlullah, Kur’ân-ı Kerîm’i, Cebrâil Aleyhisselam’dan sonra bâzı sahâbîleriyle de mukàbele ederdi. (Ahmed, I, 405)

Duanı Artır
İbâdetlerin özü olan duâ, kulun benliğinden sıyrılarak Rabbine sığınmasıdır. Allâh ile kul arasında en mühim bir mânevî bağ durumundadır. Bu bağı koparanlar, Hak katındaki değerlerini de zâyi etmiş olurlar. Ramazan ayında bilhassa gecelerde ve oruçlu iken rabbimize yalvarmalı ve ona sığınmalıyız. Nitekim âyet-i kerîmede buyrulur: “(Resûlüm!) De ki: Sizin (kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?” (el-Furkân, 77)

İftar Davetine Git
Hz. Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem: “Müslümanın Müslüman üzerinde altı hakkı vardır” buyurdu. Ashab'ın bunların neler olduğunu sormaları üzerine şöyle devam etti: “Karşılaştığın zaman ona selâm ver; seni davet ettiği zaman davetine git; senden öğüt istediği zaman ona öğüt ver: aksırdığı zaman “elhamdülillah” derse yerhamükellah (Allah sana rahmet etsin!) de; hasta olduğu zaman onu ziyaret et, öldüğü zaman cenazesinde bulun." (Tirmizî, Edeb,1; Nesâî, Cenâiz, 52; İbn Mâce, Cenâiz. 1)

Teheccüd Kıl
Allah Teâlâ, teheccüd namazını Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’e husûsî olarak farz kılmıştır. Bizler de Ramazan-ı Şerif içerisinde sahura kalktığımızda en az 2 rekat teheccüd namazı kılmaya gayret etmeliyiz. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Gecenin bir kısmında da sâdece sana mahsus bir fazlalık olmak üzere Kur’ân ile teheccüd namazı kıl. Umulur ki Rabbin seni Makâm-ı Mahmûda eriştirir.” (el-İsrâ 17/79) Teheccüd namazı ile ilgili Resûlullâh buyurdular: “Gece namazına devam ediniz. Zira bu sizden önceki salihlerin ibadetidir. Çünkü gece ibadeti, Allah’a yakınlık günahlara kefaret olup insanı bedeni hastalıklardan korur ve günahlardan uzaklaştırır.” (Tirmizi, Deavât, 101)

İtikâfa Gir
İbni Ömer radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Ramazan’ın son on gününde i’tikâfa çekilirdi. (Buhârî, İ’tikâf 1, 6; Müslim, İ’tikâf 1-4.) Hz. Ayşe’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmiştir. Vefatından sonra eşleri itikâfa girmeye devam ettiler. (Buhârî, İ’tikâf 1; Müslim, İ’tikâf 5.)

Küsleri Barıştır
Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’in beyânına göre; pazartesi ve perşembe günleri kulların yaptıkları işler Allah Teâlâ’ya arz edilir. Din kardeşi ile arasında düşmanlık bulunan kişi hâricinde, Allâh’a şirk koşmayan her kulun günahları affedilir. Meleklere; “Şu iki kişinin af edilmesini birbirleriyle barışıncaya kadar erteleyin!” diye tembih edilir. (Müslim, Birr, 35-36; Ebû Dâvud, Edeb, 47) İslâm kardeşliğini zedelemenin, Allâh’ın merhametinden mahrum bırakan ağır bir îman zaafı olduğu da, âyet-i kerîmelerde şöyle ifâde buyrulur: “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki esirgenesiniz.” (el-Hucurât, 10) “…Siz (gerçek) mü’minler iseniz Allah’tan korkun, (mü’min kardeşleriniz ile) aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlü’ne itaat edin.” (el-Enfâl, 1)

Her Güne Bir Sadaka Ver
Bir adam Hz. Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem‘e gelerek: “-Yâ Resûlallâh! Hangi sadaka ecir bakımından daha büyüktür?” diye sordu. Allâh Resûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem: “-Ramazan-ı Şerîf’de verilen sadaka…” (Tirmizî) buyurdular.

İftar Açmakta Acele Et
İftar açarken acele etmek gerekir. Nitekim Ebû Hüreyre’den radıyallahu anh rivayet edildiğine göre Resûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Kullarımın bana en sevgili olanı, oruç açmakta acele davranandır.” (Tirmizî, Savm 13)

Salat ü Selamı Artır
Ahirette Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’e yakın olmak için her daim salavat getirmelidir. Ramazan-ı Şerif’te salavatlarımızı çoğaltabiliriz. Nitekim ayet-i kerîmede buyrulur: “Şüphesiz ki Allâh ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey müminler! Siz de O’na salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin!” (el-Ahzâb, 56) Abdullah bin Mesut Hazretlerinden rivâyet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur: “Kıyâmet günü insanların bana en yakın olanı, bana en çok salât ü selâm getirenidir.” (Tirmizî, Vitir, 21/484)

İşlediğin Hayırla Sevin
Hz. Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, sahip olduğu şeyleri sadaka olarak verme husûsunda hiçbir insana benzemezdi. O’nun sadaka verişi, fakîrlikten korkmazcasına bir verişti. Sadaka vermek, kendisi için en büyük bir hazdı. O’nun vermekten duyduğu sevinç, ihtiyacı olup da O’ndan alanın duyduğu sevinçten kat kat daha fazlaydı. Hayır işlemede insanların en cömerdiydi. Sağ eli bereket saçan bir rüzgâr gibiydi. Bir ihtiyaç sahibi, O’na derdinden söz açtığı zaman çok duygulanır, onu kendisine tercîh eder, bazen yemeğini, bazen de üzerindeki elbisesini verirdi.

Son On Geceyi İhya Et
Aişe validemiz radıyallahu anh şöyle dedi: “Ramazan ayının son on günü gelince, Resûlullah geceleri ibadetle ihyâ eder, ailesini uyandırır, kulluğa soyunup paçaları sıvardı.” (Buhârî, Leyletü’l-kadr 5)

Çocukları Oruca Alıştır
Ramazan’da çocuklarımızı oruca alıştırmakla ilgili bir gündemimiz de olmalı. Bu konuda insanımızın zaman içerisinde bulduğu uygulamalardan faydalanabiliriz. Mesela çocuklarımıza tekne orucu tutturabiliriz. Anadolu’da eskiden Ramazan ayında oruç tutan yaşlılar ve çocukların, zorlandıkları durumlarda mutfaklardaki büyük ekmek teknesinin arkasına geçerek yemek yiyip, oruçlarına kaldıkları yerden devam ederler, buna da “Tekne Orucu” derlerdi. Yine mesela çocukların oruçlarını satın alarak onları teşvik etmek ve sevindirmek de oruca ısınmalarına vesile olacaktır.

Tevbeni Artır
Ramazan ayı af ve mağfiret ayıdır. Ramazân-ı Şerîf’i lâyıkıyla ihyâ edenler, sayısız nîmetlere nâil olurlar. Ona duyarsız kalanlar ise, dehşetli bir mahrûmiyete dûçâr olurlar. Zîrâ hadîs-i şerîfte Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurur: “Cebrâîl Aleyhisselam bana göründü ve; «Ramazan’a erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun!» dedi. Ben de «Âmîn!» dedim…” (Hâkim, IV, 170/7256; Tirmizî, Deavât, 100/3545) Yine Hazret-i Peygamber: “Ben, günde yüz kere istiğfâr ederim…” (Müslim, Zikir, 42) buyurmuşlardır.

Bayramın, Başkasına Bayram Olsun
Gerçek bayram, geniş bir rahmet ve ğufrân iklîmi, sonsuz bir afva mazhar olan müslümanların derin bir îmân heyecanı içinde birbirleriyle kaynaştığı muhteşem hâtırâlarla dolu mübârek bir gün olmalıdır. Bayram, büyük-küçük, muzdarip-sıhhatli, zengin ve fakîrin müşterek bir sürûr günüdür. Onların hepsinin memnûn olması, bayramların gerçek mânâsının yaşanması ile mümkündür. Bu îtibarla bayram, yaradandan ötürü bütün mahlûkâta sevgi, şefkat, nezâket ve muâvenete vesîle olan bir gündür. Rabbimiz, dünyâ hayatını bizler için bir Ramazan-ı Şerîf eyleyip kıyâmet sabahını hakîkî bir bayram eylesin!

Fitre Ver
Ramazan Bayramı’na yetişen ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü bulundukları mâlî ibadete fitre denir. Ramazan ayı içinde fitreleri vermek gerekir. Abdullah İbn Ömer’den radıyallahu anh şöyle dediği nakledilmiştir: “Hz. Peygamber fıtır sadakasını (fitreyi) köle, erkek, kadın, küçük ve büyüklere farz kılmış ve insanlar (bayram) namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir.” (Buhârî, Zekât, 76; Müslim, Zekât, 12 .)

İnfakını Artır
İbni Abbâs radıyallahu anh şöyle dedi: “Rasûllullah insanların en cömerdi idi. Onun en cömert olduğu anlar da Ramazan’da Cebrâil Aleyhisselam’ın, kendisi ile buluştuğu zamanlardı. Cebrâil Aleyhisselam, Ramazan’ın her gecesinde Hz. Peygamber ile buluşur, (karşılıklı) Kur’an okurlardı. Bundan dolayı Rasûlullah, Cebrâil Aleyhisselam ile buluştuğunda, esmek için engel tanımayan bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı.” (Buhârî, Bedü’l-vahy 5, 6, Savm 7, Menâkıb 23, Bed’ul-halk 6, Fezâilü’l-Kur’ân 7, Edeb 39)

Orucunu Zedeleme
Allah Resûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem bir gün: “–Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle (nefsânî arzularla) zedelenmedikçe (tutan için) bir kalkandır.” buyurdu. Ashâb-ı kiram: “–(Oruçlu) onu ne ile zedeler?” diye sorunca Resûl-i Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem: “–Yalan ve gıybetle… (yani diliyle…)” cevabını verdiler. (Nesâî, Sıyâm, 43) Yine Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem buyurur: “Oruç tutan kimse; yalan, dolan ve bu gibi şeylere başvurmamalıdır. (Zira) insanları (sadece) yemek ve içmekten alıkoyacak bir oruca Cenâb-ı Hakk’ın ihtiyacı yoktur.” (Buhârî, Kitâbu’s-Savm; Tirmizî, Bâbu’s-Savm; Ebû Dâvûd, Savm, 236; İbn-i Mâce, 122)

İhlasını Artır
İbâdetlerin kemâlini artıran; kalp temizliği, niyet berraklığı ve samîmiyettir. Nefsânî menfaat düşüncelerinin karıştığı, Hak rızâsından gayrı gâyelerin ortak edildiği ibâdetlerden bir hayır umulamaz. Nitekim bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulur: “Nice oruç tutanlar vardır ki orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Geceleri nice namaz (terâvih ve teheccüd) kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine kalan, yalnız uykusuzluktur.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21) Altınoluk Dergisi

Ramazan’a hazırlık nasıl olmalı?
Vücudunuzu Ramazan’a hazırlamanın yolları nelerdir? İftarda ve sahurda nelere dikkat etmek gerekir? Ramazan’a hazırlık hakkında merak ettiğiniz her şey bu dosyada!

Ramazana sayılı günler kala yapacağımız değişiklikler vücudumuzu ramazana hazırlayacaktır. Bu sene de yaz günlerine denk gelen ramazan ayı, normal beslenme düzenimizin dışına çıktığımız, öğün sistemimizin değiştiği ve açlık süresinin uzadığı bir dönemdir. Yaz sıcaklarında tutacağımız oruca kendimizi alıştırmak için beslenme düzenimizde değişiklikler yapmak gerekecek.

Okan Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Derya Fidan, Ramazan ayını daha zinde bir metabolizma için yapmamız gerekenleri sıraladı.
Dyt. Derya Fidan, “Ramazan’a girmeden yapacağımız en önemli bir diğer hazırlık ise porsiyonlarımızı küçültmek olur. Ramazan’da kurulan büyük sofralarda kendimizi kaybetmemek için şimdiden porsiyonlarımızı iyi ayarlamalıyız. Yeterli ve dengeli beslenebilmek için bütün besin gruplarından az miktarda tabağımıza almalıyız. Sağlıklı besinleri doğru pişirme yöntemleriyle pişirmeye başlayarak hem damak tadımızın bu değişikliklere alışmasına hem de Ramazan’da oluşabilecek mide rahatsızlıklarının önüne geçmemize fırsat tanıyacaktır. Sebzeler ve meyveler mide ve bağırsak işlevimizi artıracağından sindirim sistemimizi rahatlatacaktır. Bu günden başlayarak salata tüketimimizi artırırsak Ramazan’da bu düzeni devam ettirmek daha kolay olacaktır. Yağlı ve tuzlu yemekleri günlük yaşantımızda da tercih etmediğimiz gibi ramazanda da bizim için risk grubunda olarak görmeliyiz. Kilo almamızın başlıca sebeplerinden olan bu yemeklerden ramazana girmeden uzak durmaya başlamalıyız. Et, tavuk, balık yemeklerini fırında, ızgara ve ya haşlama yöntemleriyle yapmamız, yediğimiz besinlerden en iyi şekilde yaralanmamızı sağlayacaktır. Uzun süreli açlık sonrası tüketeceğimiz tatlılar kan şekerimizde hızlı oynamalara sebep olacağı için şimdiden tatlı tüketiminde aşırıya kaçmamaya dikkat etmeliyiz. Tatlı ihtiyacımızı taze ve kuru meyve gibi doğal yollarla karşılamalıyız. Ramazan öncesinde, ramazanda ve sonrasında tüketmememiz gereken asitli içecekleri, hazır meyve sularını ve kalorisi yüksek sıvı içecekleri hayatımızdan çıkarmak için en iyi zaman şimdi. İçtiğiniz suları çeşnilendirerek hem daha rahat içilebilir forma getirebilir hem de ramazan öncesi toksinlerden arınabilirsiniz. Harekete geçmek için geç kalmayın!’’ açıklamasını yaptı.

Ramazana hazırlık için toksin atıcı mucizevi içeçek:
2.0 lt su
2 adet yeşil elma
1 adet limon
1 tatlı kaşığı tane karanfil
1 tatlı kaşığı top karabiber
1 adet orta boy kabuk tarçın
Tüm malzemeleri bir tencereye koyun, kaynamaya başladıktan sonra 15 dk bekleyip altını kapatın, içindeki malzemeleri süzdükten sonra gün boyu bu suyu tüketebilirsiniz. Bu tarif sizi hem toksinlerden arındıracak hem de yağ yakımının aktive ettiği için ramazan ayına daha fit girmenize yardımcı olacaktır.

Ramazan’ı 8 adımda sağlıklı karşılayın!
Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayça Güleryüz, 8 adımda Ramazan’ı sağlıklı karşılamanın yollarını anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Pek çok evde Ramazan hazırlıkları yapılıyor; kimileri iftar ve sahurda kolaylık olsun diye sarmalar sarıp, börekler açıp dondurucuya koyuyor, kimileri kıştan yıpranan, mevsim geçişiyle dengesi bozulan vücudunu yaklaşık 17 saat sürecek oruç sürecine hazırlamaya çalışıyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayça Güleryüz, cuma gecesi kalkılacak ilk sahurla birlikte başlayacak uzun açlık ve susuzluk süreci öncesi metabolizmanın işleyişini Ramazan’a hazırlamanın faydalı olduğunu belirtiyor. Bunun için beslenme alışkanlıkları ve uyku düzeninde birkaç gün önceden bazı değişiklikler yapmak gerektiğini söyleyen Ayça Güleryüz “Uzun süren açlık ve susuzluk başta mide sağlığı olmak üzere sindirim sisteminde değişikliklere neden olmaktadır. Ramazan’a 3 gün kala bu değişikliklere adaptasyonu bazı basit ama etkili önerilerle sağlamak mümkün” diyor.

Kahvaltınızı daha erken yapın
Kahvaltı gün boyu kişiyi zinde tutan en önemli öğün. Kahvaltı yapmama alışkanlığınız varsa mutlaka oruç öncesi şimdiden kahvaltı yapmaya kendinizi alıştırın. Kahvaltınızı düzenli yapıyorsanız her zamankinden daha erken saatte yapmaya başlayın.

Ağır yiyeceklerden kaçının
Ramazan öncesi yağlı, şekerli ve tuzlu besinleri azaltın. Lif içeriği yüksek sebze ve meyve tüketin. Böylece sindirim sisteminiz rahatlayacak ve uzun açlık sürecine daha kolay uyum sağlayacaksınız. Meyvelerdeki şeker oranının da yüksek olduğunu hatırlayın ve günde bir iki porsiyon ile sınırlandırın.

Mide sorununuz varsa mutlaka doktora danışın
Kişi acıktığında midesinde asit salgısı ve sindirim sisteminin hareketliliği azalıyor. Uzun süreli açlık aktif mide ülseri, oniki parmak barsağı ülseri ve gastriti olan hastalarda yakınmaların artmasına neden olabiliyor. Midenizde ülser veya başka bir rahatsızlık varsa mutlaka doktora danışın. Sürekli asit baskılayıcı mide ilacı kullanan reflü hastaları ilaçlarını sahurdan 30-60 dakika önce almalı.

Porsiyonlarınızı küçültün
Oruca sayılı günler kala özellikle öğle yemeklerinde porsiyonları küçültün, salata gibi hafif yiyecekleri tercih edin, ara öğünleri azaltın. Böylece uzun süren açlığa vücudunuzun daha kolay adapte olmasını sağlayacaksınız.

Uyku düzeninizi ayarlayın
Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayça Güleryüz “Ramazan; iftar ve sahur saatleri nedeniyle oruç tutanların biyolojik saatinin değiştiği bir dönem. Ramazan öncesi normal uyku saatinizden 1-2 saat önce uyumanız bu süreçte sahura kalkmanızı kolaylaştıracak ve gün içerisinde uykusuzluğa bağlı halsizlik ve yorgunluk hissetmenizi önleyecektir” diyor.

Su tüketiminizi artırın
Birçok kişi için Ramazan’da en büyük sorun açlıktan çok susuzluk oluyor. Üstelik yaz aylarında terleme ve idrar yolu ile su atılımı artıyor. Ramazan ayı öncesi su tüketmeyerek susuzluğa alışılacağının düşünülmesi oldukça yanlış. Günde en az 8-10 bardak su tüketin, su kaybını artıran kafeinli içeceklerin tüketimini sınırlandırın.

Ağrı kesici ilaçları sık kullanmayın
Ağrı kesici ilaçların kullanımı midede tahriş ya da ülser oluşumunu kolaylaştırıyor. Bu nedenle bilinçsiz ağrı kesici kullanmamak, ağrının nedenini ortaya çıkarmak için doktora gitmek gerekiyor. Oruç tutacak kişilerin de şimdiden bilinçsiz ilaç kullanımına son vermesi şart.

Sahurda ve iftarda doğru beslenme adımları
Şişli Florence Nightingale Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Tuba Kayan Tapan, sahur ve iftara özel önerilerde bulundu.

Oruç tutarken sağlıklı ve çeşitli besin seçenekleri ile yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması esas olmalıdır. Ramazan ayında bireylerin yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivitelerine göre günlük almaları gereken enerji, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral oranlarının değişmediği ve bu süre zarfında da sağlığın korunması açısından yeterli ve dengeli beslenmenin gerekli olduğu unutulmamalıdır.

Yeterli ve dengeli beslenmenin ramazan ayında da sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümünde en az üç öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak gerekir. Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Tuba Kayan Tapan öğünlerin sahur ve iftarda 2 ana öğün ile iftardan sonra 1-1.5 saat aralıklarla 2 ara öğün olarak düzenlenmesini ve azar azar küçük porsiyonlar şeklinde beslenilmesini öneriyor.

Sahura mutlaka kalkılmalı!
Sahurda sadece su içerek niyetlenmenin, yatmadan önce hiçbir şey içmeden niyetlenmenin veya gece yatmadan önce yemek yemenin zararlı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü bu beslenme tarzı yaklaşık 12 saat olan açlığı, ortalama 18 saate çıkarmaktadır. Bu da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Besin alımının az öğünler şeklinde fakat yüklü alınması tüketilen besinlerin daha çok depolanmasına, kan şekerinde dengesizliklere, reflü şikayetlerini artmasına ve uzun sürede kilo artışına neden olmaktadır.

Sahura mutlaka kalkılmalı ve bu öğünde protein içeren süt içilmeli, yoğurt, peynir gibi gıdalar yenmeli yanına mutlaka tam tahıllı ekmek eklenmelidir. Protein ve lifli gıdalar mideyi geç terk ettiği için doygunluk hissi yaratacak ve erken acıkmayı geciktirecektir. Yiyecek olarak da çorba, zeytinyağlı yemekler veya hafif kahvaltılardan birini seçmek en doğrusu olacaktır.

Örnek sahur menüsü:
1 bardak süt
2 dilim çavdar veya tam buğday ekmeği
2 dilim az tuzlu peynir
1 haşlanmış yumurta
Domates, salatalık, maydanoz
2-3 ceviz
1 porsiyon meyve
2 -3 bardak su
Kimler için oruç tutmak sakıncalıdır?
Özel Optimed Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Diyetisyen Sinem Kaya, oruç tutması sakıncalı olan kişiler hakkında bilgiler verdi.

Oruç, metabolizmada bazı değişikliklere sebep olmaktadır. Örneğin uzun süreli açlık sonucu metabolizma az enerji harcamaya başlar, vücut hareketleri yavaşlar, bazal metabolizma hızı düşer. Eğer oruç döneminde beslenme düzenine dikkat edilmezse fazla kilo alınır ve vücut yağ oranı artar. Tüm bunlara ek olarak bazı kişiler için oruç tutmak oldukça sakıncalıdır. İşte o kişiler:
Şeker hastaları: Oruç tutmak sağlıklı insanların metabolik dengesini değiştirmez, ancak şeker hastaları için oruç tutmak son derece sakıncalı olabilir. Şeker hastaları azar azar ve sık sık yeme şekline dayanan bir beslenme programı uygularlar. Ramazan’da ise uzun süre aç kaldıklarından şeker düşmesi sonucu hayati tehlike söz konusu olabilir. İnsülin yetersizliği ve şeker kullanımında dengesizlik iftardan sonra hiperglisemi komasına neden olup felç veya ölümle sonuçlanabilir.
Hamileler: Hipoglisemi, bayılmalar, bebek sağlığı açısından da oldukça risklidir.
Emzirenler: Sıvı alımı azalacağından süt salınımı etkilenmektedir ve bebek yeterince anne sütü alamamaktadır.

Bu haberler de ilginizi çekebilir