• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
`Kendimizi sorgulamak zorundayız`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
VAN- Recep ayının ilk Cuma günü olan Reğaib Kandili,  bu gece tüm dünya Müslümanları tarafından ihya edilecek.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı başkanı  Prof. Dr. İsa Yüceer, bu gibi mübarek gün ve gecelerin önemine dikkat çekerek, Müslümanların bu zaman dilimlerinin farkında olması gerektiğini ifade etti.
Reğaib’in kelime anlamı olarak rağbet edilen, kendisine ilgi gösterilen anlamına geldiğini hatırlatan Yüceer, Allah-u Teâlâ’nın bazı zamanları bazı zamanlardan üstün kıldığını, üç ayların ilki olan Recep ayının da de aylar içinde önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.
 
“Müslümanların feraset sahibi olması gerekir”
Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in (sav) bu zaman dilimlerinde ibadete yoğunlaştığını söyleyen Yüceer, Müslümanların da bu gibi zaman dilimlerini bilincinde olması gerektiğini söyleyerek “Bu zaman diliminde Müslümanların kazanımlarının farkında  olması gerekmektedir. Bu da haliyle günahlardan uzak olmak ve sevap kazanmak şeklindedir. Zamanı değerlendirme haliyle ibadetlerle olacaktır. Bunu sadece nafile ibadetleri yerine getirmekle değil, bilgi yoğunluğuna ermek, bilgi noksanlığını gidermek. Müslümanların hangi noktada noksanları varsa bunu telafi etme şeklinde algılamaları daha doğru olacaktır. Şüphesizi nafile ibadetlerin insana bir çok kazanımı vardır; fakat günümüzde ortaya çıkan husus şudur. Müslümanlarda çok ileri düzeyde bir bilgi noksanlığı vardır. Bunun mutlaka telafi edilmesi gerekmektedir. Bunlarda birisi de siyaset bilimidir. Müslümanların çevresinde dönen dolaplar, hazırlanan tuzaklar, oynanan oyunlar. Batının haçlı seferiyle Müslümanların üzerine gelişi, yapılan sinsi tuzakların farkında olması gerekmektedir. Müslümanların basiret ve feraset sahibi olması gerekmektedir” dedi.
İslam dininin sadece belirli zamanlarda yerine getirilen ibadetlerden ibaret olmadığını ifade eden Yüceer, esas olanın insan hayatı boyunca İslam’ın ve vahyin sunduğu hususların farkında olmak olduğunu kaydetti.
 
“Kendimizi sorgulamaktan başka çaremiz yoktur”
Müslümanların kendilerini sorgulamak zorunda olduğunu aktaran Yüceer konuşmasını şöyle sürdürdü: “Recep ayının gelişi ve bu güzel gecelerin gelişi münasebetiyle kendimizi sorgulamanın zorunlu olduğu kanaatindeyiz. Bunu yapmaktan başka çaremiz yoktur. Hangi vazifeleri yerine getirdik ve neleri ihmal ettik. Hangi görevlerde hangi noksanımızı ve kusurumuz var. Mutlaka bunların incelenmesi ve kişinin kendini hesaba çekmesi gerekmektedir. İnsan gaflet içindedir. Müminin bu gafletten uyanması ve kendini sorgulaması zorunludur. Aksi takdirde karşılaşacağımız hesap çok çetin ve ağırdır. Özellikle kul hakkı.  Ahrette o insanlar hakkını bizden alacak. Namazı sevabı,  orucun sevabı… o haksızlık ettiğimiz insanlara gidecek ve biz orda müflis durumuna düşeceğiz.  Öyleyse orada Allah’ın huzurunda,  Peygamberin huzurunda,  sahabelerin huzurunda, Allah dostlarının huzurunda rezil ve rüsva olmamak için dünyada hesapların doğru yapılması gerekmektedir. Karar vermeliyiz. Hz. Peygamberin ve onun dostlarıyla mı olmak istiyoruz; yoksa firavunlar nemrutlar, Ebu Cehillerin safında mı olmak istiyoruz.
 
Allah’ı mı razı ediyoruz yoksa şeytanı mı?”
Biz ne kadar vahyin çizgisindeyiz. Vahye ne kadar bağlıyız. Hz. Peygambere ne düzeyde ümmet olabildik. Allah’ın emirlerini hangi düzeyde yerine getirebildik? Biz Allah’ı razı eden bir kul muyuz, yoksa şeytanı memnun eden bir kimse miyiz? Bizim yaptıklarımızdan Hz. Peygamber hoşnut mudur?  Bu vb. soruların sorulması ve hayatımızın sorgulanması gerekmektedir. Hakkın hukukun ihlal edildiği bir âlemde yaşamaktayız. İnsanların birbirine zarar ve ziyan verdiği ve güçlünün zayıfı ezdiği bir âlemde yaşamaktayız. Öyleyse Müslüman başkasına zarar vermemeyi hak ve hukuka riayet etmeyi kendine şiar edinecektir.
 
“Müslüman’ın artık uyanması gerekir”
Reğaib Kandili’nde yapılması gerekenlerin başında tefekkür ve  tezekkürün geldiğini bildiren Yüceer, “İnsan, nefsine uymakta ve şer güçleri insanı yanlış yollara teşvik etmektedir. Bu kadar şer karşısında iki milyara yaklaşan Müslüman’ın artık uyanması bilinçlenmesi, şuurlanması ve durduğu ilahi huzurda kendini sorgulaması gerekmektedir. İbadetlerini yerine getirirken kalbiyle, ruhuyla bedeniye bu ibadeti yerine getirmesi gerekmektedir”  dedi
 
“Yapılacak tek şey Allah’a firar etmektir”
Böyle güzel gün ve gecelerde günahlarımızdan  tevbe ve istiğfar ederek bir daha o günahlara dönmemeye karar vermemiz gerektiğine dikkat çeken Yüceer, “Din fedakarlık istemektedir, özveri istemektedir. Bu da farzlarla beraber nafileleri de yapmakla olacaktır. Biz dinin bizden istediği samimi mümin olmak, gerçek mümin olmak, ihlaslı mümin olmakla yükümlüyüz. Bunu hayatın her alanına yansıtacağız. İbadetin her birimine yansıtacağız. Nafileler ise kişinin farzlarının dışında Allah için yaptığı şeylerdir.  Böyle önemli gün ve geceler buna vesiledir. Öyleyse biz secdelere kapanıp günahlarımız ne kadar büyük olursa olsun Allah’tan af ve mağfiret dilemek zorundayız. Allah’tan kaçış yoktur. Yapılacak tek şey Allah’a firar etmektir. Böyle güzel günler ve geceler vesilesiyle  günahlarımızı tevbe ve istiğfar etmek , pişmanlık duymak. Bir daha onlara dönmemeye karar vermek ve Allah’a  kullukta içten olmakla yükümlüyüz. Bu vesileyle Allah-u Teala böyle mübarek bir zaman dilimini,  dünya Müslümanlarının huzuru,  mutluluğu ve saadeti için vesile kılmasını dilerim” şeklinde konuştu.  
 (Fırat Arslan-İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir