İlahiyatçı Yazar İmamoğlu: Rusya'nın Ukrayna'yı işgali kutuplar arasındaki mücadelenin yansımasıdır
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini değerlendiren İlahiyatçı Yazar İmamoğlu, ABD'nin Rusya'yı Ukrayna'yı işgal etmeye zorlayan siyasi manevra ve hamlelerinin olduğunu ifade etti.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi dünya çapında tepkilere neden olurken, Rus birliklerinin Ukrayna'da ilerleyişi devam ediyor.
İlahiyatçı Yazar Abdullah İmamoğlu, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali'ni İLKHA'a değerlendirdi.
ABD'nin Rusya'yı Ukrayna'ya saldırması konusunda kışkırttığını belirten İmamoğlu, ABD ve Rusya'nın adli sicilinin temiz olmadığını vurguladı.
"Amerika'nın Rusya'yı Ukrayna'nın işgaline zorlayan siyasi manevraları ve hamleleri oldu"
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etme sürecini yakından takip ettiklerini vurgulayan İmamoğlu, "Süreci birkaç ay öncesinden takip ediyorduk. Birkaç gün öncesinde de fiili olarak bir işgal başladı. Şu anda 100'lere ulaşan mahsum insanın öldüğü haberleri geliyor. Bu duruma biraz daha geniş siyasi bir perspektiften bakmak gerekiyor. Yani lokal ya da en azından çok daha böyle dar alanda hapsedilmiş bir siyasi tahlil ötesinde çok daha geniş bir perspektiften bakmak gerekiyor. Bu aslında kutuplar arasındaki bir mücadelenin yansımasıdır. Örneğin yine siyasi tahlil bakımından öncesini irlediğimiz zaman; Amerika'nın, Rusya'yı Ukrayna'ya müdahalesi ile alakalı kışkırtmalarını, provokasyonlarını ya da en azından buna ilişkin gündemleştirdiği haberleri biliyoruz. Amerika'nın her şeyden önce Rusya'yı Ukrayna meselesine ya da işgaline zorlayan siyasi manevraları ve hamleleri oldu." şeklinde konuştu.
"Rusya, Suriye'de, idlib'de yapmış olduğu katliamlarla maruftur"
Rusya-Ukrayna arasındaki savaşı farklı bir şekilde tahlil eden İmamoğlu, "Konu, Çin konusundan uzak değildir, bunu öncelikle ifade etmek lazım. Yani Amerika'nın aslında Rusya'yı Ukrayna'da meşgul etme gayreti tamamen Çin politikasından uzaklaştırmak ile alakalıdır. Ukrayna'ya karşı Amerika'nın söylemleri özellikle Avrupa ile birlikte Ukrayna'ya sahip çıkacağız ifadeleri ile şunu da görmüş olduk. Rusya'nın işgali ile birlikte Zelenski'nin 'Maalesef ihmal edildik, bize sahip çıkılmadı' gibi ifadeleri basına yansıdı. Bu açıkça Amerika'nın ve Avrupa'nın Zelenski'nin yanında durmadığını, ona vaat ettiği şeyleri yerine getirmediğini haber veriyor. Rusya'nın şu anda fiili olarak fazlasıyla Kiev'e kadar ulaştığı ile alakalı haberler var. Bu işin bir boyudu, bir de belki Müslümanlar biraz daha alakalı da bir konu şudur: Şu anda Rusya fiili bir işgal yapıyor; ama biz Rusya'nın işgaline ilk defa tanık olmuyoruz. Rusya, daha düne kadar, birkaç sene önce Suriye'de, idlib'de yapmış olduğu katliamlarla maruftur. Rusya'da, Suriye'de taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadılar." diye konuştu.
"İşgalden dolayı Rusya'yı kınayan Amerika, milyonlarca insanı Irak'ta katletmedi mi?"
En büyük işgali ve terörü ABD, Rusya ve İngiltere'nin yaptığını belirten İmamoğlu, "Amerika, Rusya'nın işgalini kınıyor; ama Amerika'nın adli sicil kaydı çok mu temiz? Bugün yaptığı işgalden dolayı Rusya'yı kınayan Amerika, milyonlarca insanı Irak'ta katletmedi mi? Afganistan'da milyonlarca Müslüman'ı evinden barkından ve yurdundan etmedi mi? Dolayısıyla bu iki yüzlülüktür. En büyük işgali, en büyük terörü; Rusya'nın, Amerika'nın, İngiltere'nin ve sömürgeci kafirlerin yaptığını çok iyi biliyoruz. Amerika, Rusya'nın işgalinden şikayetçi; ama diğer taraftan da büyük bir paradoks ortaya koyuyor. Milyonlarca Müslüman'ı katleden de bizzatihi kendileri olmuştur. Peki çözüm nedir? İnsanlığın müreffeh bir hayat standardına ulaşabilmesi, güven ve huzur atmosferinde yaşayabilmesi ancak kendilerini insan olmaları vasfıyla koruyacak olan bir devlet ve bir siyasi otorite ile mümkündür. Bu da ancak İslam devleti ile gerçekleşecektir." şeklinde konuştu.
"Güven şemsiyesi altında yaşayabilmenin yegane garantörü raşid-i hilafet devletidir"
Yakın tarihten Müslümanların eminliği ile ilgili bir örnek veren İmamoğlu, "Almanlar, Slovakya'da egemen iken tarih kitapları insanların her an, her şey başına gelebileceği düşüncesiyle ellerinde silahları ile gezdiklerini yazıyor. Osmanlı'nın oraya asker göndermesi ya da Osmanlı'nın oraya hakim olmasıyla birlikte Slovak tarihçinin ifadesi ile insanlar artık evlerinden rahatça silahsız, korumasız, güvenli bir şekilde çıkabilmeyi başlamışlardır. Dolayısıyla güven şemsiyesi altında yaşayabilmenin yegane garantörü raşid-i hilafet devletidir. Allah bu ümmete böylesi bir devleti acilen ikram etsin diyorum." ifadelerini kullandı. (İLKHA)