HÜDA PAR İstanbul İl Gençlik Kolları "Şehidler Gecesi" programı düzenledi
HÜDA PAR İstanbul İl Gençlik Kolları, 6-8 Ekim, 15 Temmuz, Mavi Marmara, Bosna, Filistin ve Mısır'da şehidlerinin anıldığı ve birçok ülkeden İslami camia temsilcilerinin katılımıyla "Şehidler Gecesi" programı düzenledi.
Bağcılar Kadir Topbaş Halk Sarayı'nda düzenlenen programa, HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin, Genel İdare Kurulu Üyesi Cemil Genç, İl Başkanı İsa Güvendik, İl Kadın Kolları Başkanı Meryem Kiraz, Filistin Vakfı Başkanı Zeki Abdullah İbrahim Ararawi, Mavi Marmara Derneği yetkililerinden Recep Seyyar, 15 Temmuz Şehidi Türkan Tekin'in eşi Ramazan Tekin, 15 Temmuz Şehidi Mehmet Ali Kılıç'ın babası Abdullah Kılıç, Bosna Şehidi Selami Yurdan'ın ağabeyi Recai Yurdan ve çok sayıda STK Temsilcisi, partili ve vatandaş katıldı.
"Şehidler Müslümanları bir arada tutan önemli etkenlerdir"
Molla Abdülbari Çelik'in Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programın açılış konuşmasını gerçekleştiren HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı İsa Güvendik, "Öncelikle doğum tarihi olup da ölüm tarihi olmayan aziz şehidlerimizin yakınlarıyla bir arada olmaktan dolayı Allah'a hamd ediyorum. Hem ülkemizden hem de İslam coğrafyalarının farklı bölgelerinden şehidlerimizi anmamız şunu gösteriyor ki şehidler aynı zamanda Müslümanları bir arada tutan önemli bir etkendir. Şehidlerin varlığı, ödediği bedeller boşa gitmemiştir. Yıllar da geçse bizi bir araya getiriyor, ayakta tutuyorlar." dedi.
"Filistin için yapılması gerekenler ümmet üzerine farz-ı ayn'dır"
Filistin Vakfı Başkanı ve aynı zamanda Kassam Tugayları saha komutanlarından şehid Mahmud Faris'in kayınpederi Zeki Abdullah İbrahim Ararawi, "Şehidler aramızda olmasalar da ruhları aramızdadır. Her zaman şehidlerin nefesini aramızda hissediyoruz. Şu anda Filistin, HAMAS'ın öncülüğünde direniş göstermektedir. Allah'ın lanetinin üzerlerine olduğu Yahudiler ile oradaki Müslüman kardeşlerimiz savaşıyorlar. Ümmetin Filistin'e yönelik yapması gerekenler farz-ı ayn'dır." diye konuştu.
Şehid olan damadı Mahmud Faris'in insansız hava aracı üreten mühendislerden olduğunu belirten Ararawi, damadının Seyful Kudüs savaşı sırasında Ramazan ayında oruçlu bir şekilde şehadete kavuştuğunu söyledi.
Ararawi, yaptığı konuşmanın ardından şehid Faris'in 3 çocuğundan ikisini sahneye çıkardı.
Mavi Marmara Derneği yetkililerinden Recep Seyyar da, "Mavi Marmara'nın şehid olan 10 insan elbette ki şehidler kervanının ne ilk ne de son şehidleridir. Bizim için ehemmiyetleri 90 küsur yıl sonra Türk'ü ile Kürd'ü ile birlikte en son hilafetin emrindeki orduda Gazze'de kurşun sıkanlardan sonra bir kez daha Kudüs için sefere çıktılar ve bu yolda şehid oldular. 15 Temmuz gecesinde verdiğimiz şehidlerin mesajı '1940'lardan bu yana bu memlekette İslam adına bir şey kalmamıştır' diyenlere bir cevap olmuştur. 15 Temmuz gecesi kanını dökerek siyonizme ve onların uşaklarına bu memleketi terk etmediler. Bu organizasyonla farklı dillerden Müslümanları bir araya getirerek ittihad oluşturanlardan Allah razı olsun." şeklinde konuştu.
Programda birer konuşma yapan 15 Temmuz Şehidlerinden Türkan Tekin'in eşi Ramazan Tekin, Mehmet Ali Kılıç'ın babası Abdullah Kılıç, Bosna Şehidi Selami Yurdan'ın ağabeyi Recai Yurdan da birer konuşma yaparak şehidlerin şehit oldukları günde yaşananları duygu dolu anlarla aktardılar.
Medineli Müslümanların Akabe Biatı ile verdikleri sözü Uhud Savaşı'nda yerine getirerek şehid oldular
Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi Vesellem)'in Mekke'den hicret etmeden önce yapılan "Akabe Biatı" ile peygambere ensar olan ve anlaşma gereği inandıkları peygamberi canları pahasına koruyarak Uhud Savaşı'nda şehid olanlarla ilgili konuşan İlahiyatçı Yazar Mehmet Göktaş ise şu ifadeleri kullandı:
"Uhud Savaşı'nda Müslümanlar bozguna uğradı. Sadece tepeyi tutan okçular değil diğerleri de bozguna uğradı. Bunun kabul edelim. Maalesef Müslümanlar dağıldı. Zaten bin kişilik bir ordu yola çıkmıştı ve bunlardan 300 münafık geri döndü. Geride kalan 700 kişi perişan oldu. Kınama için değil bu gerçektir. Efendimizin etrafında 12 kişi kalmıştı. Tüm kâfirler peygamberimizin olduğu yöne hücum ediyorlardı. Çünkü onlara göre kim Muhammed'i (Sallalahu Aleyhi Vesellem) öldürürse en büyük mükâfatı o alacaktı. Üstelik sevmedikleri, putlarına hakaret eden din de ortadan kalkacaktı. Gruplar şeklinde efendimize hücum ediyorlardı. Efendimiz, 'şu hücum edenlere karşı kim beni koruyacak. Kim beni korursa ona cennet var' diyordu. Birisi ben deyip öne atılıyor. Meşhur biri olmadığı için defalarca okumama rağmen adını ezberleyemedim. Kâfirlerle mücadele ede ede şehid oluyor. Ardından bir hücum daha geliyor. Gelen saldırılarla sadece bir noktada 17 Medineli Müslüman şehid oluyor. Peygambere canları pahasına kendisini koruma sözü verdikleri için düşünmeden şehadete koşuyorlardı. Allah'a karşı verdikleri sözü yerine getirmek için canlarını Allah resulü için feda ediyorlar. Toplamda 80 Medineli Müslüman şehid oluyor. Bugün eğer İslam diye bir din bize kadar ulaşmışsa bu şehidlerin sayesindedir." (İLKHA)