• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
TOÇ BİR-SEN Genel Başkanı Öztürk: Vahşi sulamadan vazgeçilerek damla sulama yaygınlaştırılmalıdır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Ülke genelinde yağan kar ve yağmur suları ile beslenen yer altı ve yer üstü su kaynaklarının tarımsal faaliyetler için yeterliliği konusunda ümit verici bir tablonun varlığını görmek güzel olduğunu vurgulayan Tarım-Orman Çalışanları Birliği Sendikası (TOÇ BİR-SEN) Genel Başkanı Hüseyin Öztürk, üretim sezonu boyunca arzu edilen dengeli yağışın oldukça önemli olduğuna dikkat çekti.

Kuraklığın tarım sektörüne etkisinden bahseden Öztürk, "Bitkilerde normal bir şekilde büyüme ve gelişme sağlanabilmesi için suya mutlak ihtiyaç vardır. Bitkilerin suya ulaşmada sorun yaşadığı şartlar kurak alanlardır. Kurak kavramı, yağışın uzun yıllar ortalamasına göre azalması sonucu oluşan su kaynaklarının olumsuz etkilenmesi ve suyun eksikliğini ifade etmektedir. Kuraklığın ortaya çıktığı alanlarda çevresel, ekonomik ve sosyal problemler ortaya çıkabilmektedir. Kuraklığın ekonomik problemlerinin başında da tarımsal kuraklık ön plana çıkmaktadır. Bitkisel üretimde su vazgeçilmez temel girdidir. Özellikle bitkilerin topraktan çıkış, büyüme, gelişme ve dane doldurma dönemlerinde bitki kök bölgesinde ihtiyaç duyulan suyun olması ve gelişme dönemine göre de yağışın düzenli dağılışı hayati bir öneme sahip olup verime doğrudan etki etmektedir." dedi.  

Açıklamasının devamında Öztürk, "Ülkemiz şiddeti değişmekle birlikte, zaman zaman kuraklık riskiyle karşılaşmaktadır. Çiftçilerimiz en son 2021 yılında bu anlamda kuraklıktan dolayı ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır. Özellikle hububat ve baklagil üretim alanlarında kuraklığın etkisi üretimde düşüşleri beraberinde getirmiştir. Meteoroloji Genel Müdürlüğünün yayımladığı raporlarda özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2021 yılında son 20 yılın en kurak yılı olarak tespit edilmiştir. Oluşan kuraklıkla beraber tarım ve bağlı sektörleri haliyle olumsuz etkilenmiştir." ifadelerine yer verdi.

"Şanlıurfa ve Mardin arasında kalan alandaki yağış eksikliği göze çarpmaktadır"

Bu kış yağan kar ve yağmurların yeterli olup olmadığı ile ilgili de bilgi veren Öztürk, şunları kaydetti:

Bu yılın son üç aylık Standart Yağış İndeksi Raporuna bakıldığında (Aralık 2021-Ocak 2022) kışlık ekim dönemi sonrası, çimlenme ve sürme dönemindeki yağışlar dikkate alındığında; sadece Şanlıurfa ve Mardin arasında kalan alandaki eksiklik göze çarpmaktadır. Bu alan dışında, yağış ortalamaları açısından şiddetli kuraklık yaşanan başka bir alanın olmadığı görülmektedir. Ülkemizde tarımsal üretim açısından oldukça önemli yeri olan ve her sene fazla su kullanımı nedeniyle obruk oluşumları ve su kısıtı ile ön plana çıkan Konya, Karaman, Aksaray, Niğde arasındaki alan ise kar yağışları nedeniyle oldukça nemli bir görünüm sergilemektedir. Bu ekstrem değerlerin dışındaki ülke sathındaki yağış çoğunlukla normal ve üzeri yağış değerlerine sahip olduğunu görmek sevindiricidir.

"Artacak üretim gıda politikaları ve tüketiciler lehine de olumlu sonuçlar doğuracaktır"

Öztürk, "Ülkemizde yağan kar ve yağmur suları ile beslenen yer altı ve yer üstü su kaynaklarının tarımsal faaliyetler için yeterliliği konusunda ümit verici bir tablonun varlığını görmek güzel. Bununla beraber üretim sezonu boyunca dağılmış arzu edilen dengeli bir yağış rejimi de üretim açısından oldukça önemlidir. Umarım ihtiyaç duyulan yağışları öncelikle nisan-mayıs döneminde bahar yağışlarıyla ve sonrası dane doldurma döneminde de görmeye devam ederiz. Nihai olarak gerek kuru tarım yapılan alanlar ile gerek sulu ve sondaja dayalı tarım alanlarımız için yeraltı suları ve düzenli yağışlar hem verimi büyük oranda artıracak ve hem de çiftçilerimiz ekonomik anlamda ellerini güçlendirecektir. Tarıma dayalı istihdamın yüksek olduğu ülkemizde çiftçinin ekonomik kazancı ve üretimin artması ile hem ekonomik hem de sosyolojik olarak etkisini hissettireceği gibi artacak üretim gıda politikaları ve tüketiciler lehine de olumlu sonuçlar doğuracaktır." diye belirtti.

"Hâlihazırda yağan yağışlar ile yerüstü ve yeraltı su kaynaklarımız beslenmektedir"

Bu yağışlara rağmen kuraklık tehlikesi olup olmadığına ilişkin bilgiler paylaşan Öztürk, "Hâlihazırda yağan yağışlar ile yerüstü ve yeraltı su kaynaklarımız beslenmektedir. Yağış suları ile beslenen yer altı kaynakları sonucu taban su seviyesinin yükselmesi ile gerek sondaj ile yapılan tarımsal faaliyetler, gerekse yeraltı kaynaklarımızdan beslenen doğal su kaynaklarımızın olumlu yönde etkileyeceği muhakkaktır. Bitkisel üretimimiz için kuru ve sulu tarım alanlarında yetişme sürecinde yağacak yağışlar ülkemiz için stratejik bir öneme sahip hububat üretimi başta olmak üzere bitkisel üretimde verimi olumlu olarak etkileyecektir. Hali hazırda gerçekleşen yağış rejiminin ilerleyen dönemde de sürmesi oldukça önemlidir. Değişen iklim şartları nedeniyle bahar aylarının ortadan kalktığını gördüğümüz geçmiş yılların aksine bu sene mevsim normallerini gördüğümüz günlerin devam etmesini umut ediyoruz. Kuraklığın, dünya sıcaklık ortalamalarının giderek arttığının konuşulduğu ve ekstrem sıcaklık ortalamalarını ölçüldüğü yaz aylarında her zaman bir tehdit olarak karşımızda durduğu unutulmamalıdır. Bugünkü yağışlar önemli olsa da gelecekte oluşacak eksiklikler ülkemizi tekrar kuraklık riski ile bir anda karşı karşıya getirebilir." dedi.

"Su kaynakları üzerinde yağışlar oldukça önemli katkı sağlamaktadır"

Yağışın kar veya yağmur şeklindeki bir ayrımın tarıma yansımaları hakkında aktarımda bulunan Öztürk, "Tarımsal sulamada kullanılan suyun kaynağı; kapalı bir su havzasında rezervlerde toplanan yerel yağışlar ile bu havzaya diğer havzalardan akışa geçmiş su kaynaklarıdır. Bitkilerin suya olan ihtiyaçları ise bitki tür ve çeşitlerine, bulunduğu bölgenin iklimi, toprak ve topografik şartları gibi çok sayıda etmene göre değişiklikler gösterir. Özellikle kuru tarım alanlarında yağışlardan eksik kalan su, başka bölgelerden sağlanarak karşılanamadığında ya da aküferdeki temel kaynak beslenmediğinde ve üretim sırasında suyun daha derinden çekilmesi sonucunda da obruk oluşumu gibi başka sorunlar ortaya çıkmaktadır. Su kaynakları üzerinde yağışlar oldukça önemli katkı sağlamaktadır. Mevsimlere ve aylara göre farklılık gösteren yıllık toplam yağışın bölgesel bitki tür ve çeşitliliğinde farklılıklar oluşturmakla beraber her yağış da bitki yetiştirme yönünden aynı önemi taşımaz. Dolayısıyla yağışların tarımsal üretime etkileri, yağışların uzun süreli, kısa süreli, şekli ve yoğunluğu ile çok yakından ilişkilidir. Bu manada şiddetli sağanaklarda yüzey akışa geçip uzaklaşan bir yağış şekli yerine daha uzun süreli ve toprağı doyuracak bir yağmur veya kar daha faydalıdır. 'Kar ekinin yorganıdır' diyen atalarımız, kar yağışının tarımsal üretimde vazgeçilmez bir önemi olduğunu ve 'kar yılı var yılı' olduğunu bize hatırlatmaktadır." dedi.

"Ülkemiz su zengini olan bir ülke değildir"

Suya yönelik üretim politikalarının nasıl olması gerektiğini dile getiren Öztürk, "Ülkemiz su zengini olan bir ülke değildir. Dünya ülkelerinin su fakirlik indeksine göre Türkiye, 147 ülke arasında 78. sırada yer almıştır. Dolayısıyla sadece 2021 yılı kuraklık sürecini geldi geçti algısının ötesinde, dünya genelinde yaşanan olumsuz iklim şartlarının göz önünde bulundurularak mevcut kaynaklarımızı en ekonomik şekilde kullanımına ilişkin ülke olarak önlemlerimizi almalı ve iklim şartlarını göz önünde bulunduracak şekilde tarımsal üretim stratejilerini en iyi şekilde uygulamalıyız. Her şeyden öte yerli yerinde ürünler yetiştirmek, bitkilerin suya olan ihtiyaçları temel alınarak, bölgelerdeki su kısıtı dikkate alınarak üretim planlaması yapılması ve değişen iklim şartlarının da göz önüne alınarak uygun ürün deseni seçilmesi, vahşi sulamadan vazgeçilmesi ve damla sulama gibi verimli sulama tekniklerinin yaygınlaştırılması gerekmektedir. Bu konularda ülkemizin çok önemli bir iş gücü ve üretim çarkını oluşturan çiftçilerimizin de bilinçlendirilmesi ve desteklenmesine devam edilmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığımız bu anlamda havza bazlı ürün destekleri ile bölge şartlarına göre üretim stratejisini uygulamakta ve kırsal kalkınma yatırımları kapsamında da damla sulamaya yönelik çeşitli destekler sağlamakta ve desteklemelerde temel olarak su kısıtını dikkate alan destekleme planlamaları yapılmaktadır." ifadelerine yer verdi.

"Üretimde su etkin ve verimli bir şekilde kullanılmalı"

Tarım orman alanında yetkili sendika olarak bu konudaki misyonları hakkında da bilgi veren Öztürk, "Yetkili sendika Toç Bir-Sen olarak bizler üretimde suyun etkin ve verimli bir şekilde kullanılmasının gerektiği, tarım ve orman alanında doğrudan üretime rehberlik eden üyelerimizin bu konudaki hassasiyetimizi çalışma alanlarında da dikkate almalarını, sorumluluklarını hatırlatmak ve bu konuda farkındalıklarını artırmak için gayret göstermekteyiz. Yaşadığımız toplumun sivil toplum temsilcisi olarak; gerek su israfı, gerek gıda israfı gibi son derece hassas ve hayati öneme sahip bu konulara dikkat çekmek, farkındalık oluşturmak için sosyal medya platformlarında, web sitemizde, yazılı ve görsel yayınlarımızda da suyun ve gıdanın yeterli ve dengeli olarak kullanılması gerektiğini vurgulayarak toplumun tüm kesimlerinde bu bilincin oluşmasına yönelik çalışmalara katkılar sunuyoruz." dedi. (İLKHA)



Bu haberler de ilginizi çekebilir