Putin Deli Petro olmak istiyor
Putin 19. yüzyılda başlayan Panslavizm politikalarını yeniden canlandırıyor. Bu yayılmacı politika her ne kadar edebiyat ve sanat merkezli doğdu idiyse de sonraki yüzyılda bir Rus İmparatorluğunun kurulmasına neden olmuştu. Putin tekrar ideolojik Panslavist/Ortodoks/Sömürgeci bir süreci harekete geçirdi
Mustafa Karakaş
Rusların Deli Petro ve başlattığı 2. Katherina ile şekillendirdiği sıcak denizlere inme hülyası Putin’in Suriye’yi yardım adı altında ablukaya alması ile gerçekleşti.
Osmanlı devletinin tüm gücünü tüketen bu “inme” politikasının bir sonucu olarak Panslavizm doğdu.
Panslavizm Osmanlı’nın Balkanlarda çökmesine neden olmuştu.
Ekim Devrimi sonrasında Rusların Kapitalist ülkelerin saldırısına uğramamak için çevre ülkelere gösterdiği Güleryüz politikası (bu politikanın bir parçası olarak Kars Ardahan Batum 1918 yılında Osmanlı’ya bırakıldı) Stalin ile beraber sona ermişti.
Stalin bir buldozer gibi halkların üzerinden geçti. Rus asimilasyonu tüm orta Asya’ya, tüm Türki ve Müslüman halklara uygulandı.
Dışarıya “yaşasın halkların kardeşliği” mesajını veren Stalinist politika içerde ise Ruslaştırıyordu.
Çarlık Rusya’sının Ruslaştırma politikası aynen devam etti.
SSCB yıkıldıktan sonra Boris Yeltsin’in çapsız yöneticiliğinden sonra Vladimir Putin’in baskıcı dönemi başladı. Bu aynı zamanda Putin’in emperyalist politikalarının ilk adımı idi.
Çeçen halkının liderlik kadrosu FSB eli ile katledildi.
Halkına ihanet eden Kadirov yönetici olarak atandı.
2008 yılında Gürcistan’ı parçaladı. Osetya ve Abhazya’yı tanıyarak emperyal politikalarının ikinci hamlesini yaptı
2014 yılında Kırım’ı ilhak etti. Putin’in önü iyice açılmıştı artık
Putin, Deli Petro gibi Katherina gibi Stalin gibi tarihsel bir şahsiyet olmak istiyor. Bunu yaparken gah Çarlık Rusya’sına atıfta bulunuyor gah Stalin’den besleniyor
PEKİ BUNDAN SONRA NE OLUR?
Donbass bölgesini orada Ruslar (Slavlar) var gerekçesi ile tanıyan(aslında işgal) Rusların Panslavist Politikalara yöneleceği çok açık. Zira 19. Yüzyıl Panslavizm tanımlamasına göre Sırplar, Hırvatlar, Slovenler, Çekler, Slovaklar, Lehler (Polonya), Bulgarlar, Karadağ, Bosna, Pomaklar Slav’dır…
Ve Slavların birleşmesi gerekir.
Bu sadece ırk birliği değildir aynı zamanda mezhep birliğidir. Bu halklar Boşnaklar hariç genelde Ortodoks’tur.
Panslavist/Ortodoks Birliğin tarihsel adı Bizans’tır
Dolayısı ile orta ve uzun vadede Bizans’ın başkenti olması hasebi ile İstanbul; Brest Litowsk ile (savaşmadan) kazanılan Kars, Ardahan, Batum (Gürcistan'da) Rusların ileride üzerinde hak iddiasında bulunacağı topraklar olacaktır.
Öyle ki Panslavizm’in güçlü olduğu yıllarda Kuzey İran toprakları ile Kudüs için bile hak iddiasında bulunulmuştur.
Nitekim İran toprakları 1824 yılında işgal edilmiştir.
Toparlayacak olursak Katolik Dünya askeri olarak çöktü... Korona ile beraber iktisadi olarak da çökecek. Enerjide dışa bağımlı...
İstanbul Bizans'ın başkenti idi.
Panslavist Ortodoks yayılma durdurulmazsa İstanbul bile tehdide uğrar. Müslümanlar acil bir şekilde bir savunma hattı kurmazsa, ortak bir ordu, ortak bir ekonomi inşa etmezse Ortodoks/Panslavist istila uzak ihtimal değildir.